Analiz

Roj Pêşmergeleri -vs- “Rojava Devrimi”

Batı Kurdistan’daki PKK-PYD-YPG örgütlenmesine DAÎŞ ile mücadele sürecinde göz yumulmuş olsa da, günümüz reel-politik değer yargıları ile örtüşmeyen köhnemiş Stalinist-Kemalist-Baas modelinde ısrar ederek, Batı Kurdistan’ı sırası ile kantonlara bölüp, en başından beri Esed destekli göstermelik özerkliğe ve en sonunda da Kuzeydoğu Suriye olarak değiştirdiklerini yakın geçmişten hatırlayacaksınız.

Sömürgecilerinden öğrendiği bütün tekçi ve dikta uygulamaları, işkence ve hapis tekniklerini DAÎŞ ile mücadele maskesini kullanarak, tek partili Nazî Almanyası ve Türkiyenin ilk 30 yıllık CHP pratiğine rahmet getirircesine kendi halkına karşı kararlılıkla uygulamıştır. Kürd’lere, Türkiye’nin toprak bütünlüğü içerisinde Türklerle kardeş halk olmalarını, Sûrîye’de Kurdistan adından ısrarla imtina ederek yine Apo’nun telkinleri ile Suriye’nin Toprak bütünlüğü içerisinde Esed rejimi ile danışıklı hareket etmesi, ABD,Rûsya ve diğer Koalîsyonlarla yapılan bütün ittifakları medya ya yansıdığı kadarı ile biliyoruz.

Vakti zamanında “Eşme Ruhu” şiarı ile Süleyman Şah Türbesinin taşınması operasyonunu TSK ve PKK-YPG’nin beraber yaptıklarını belgeleri ile izledik. Yukarıda saydığım ittifaklara ek olarak Sömürgeci İran ve Irak ile yapılan ittifakları, Şengal bölgesinin Kurdistan Federe Devleti’nin sınırlarının dışına çekilerek Bağdat’a bağlanması için Haşdî Şabî ve türevi terör örgütleri ile yaptığı ittifaklarıda ekleyelim. Kurdistan’ın neredeyse her karışında provakatif şiddet eylemleri yaparak, Kurdistan Federe Devleti’nin iç ve dış ilişkilerini, huzurunu sabote etmek için her yolu denediğini, ve bunu düşmanlık derecesinde alenen yaptığını bilmeyen yok.

Kürd’ler haricinde bütün sömürgecilerinin hassasiyetlerine saygı duyan PKK-PYD-YPG Söz konusu Kurdistan Ulusu, Devleti ve Bayrağı ve bağımsızlık referandumu olduğunda açıktan red, înkar ve yeminli düşmanlık yapmayı tercih ederek, bunları beslemek için Apo’nun ağzından zihinleri bulandırmak ve asimilasyonun gerçekleşmesi için zaman kazandırarak, Kürd gençlerinin kanı ile beslenen sosyo-politik doktrinler türetmiştir. ENKS ve TEVDEM adları ile, Hewlêr ve Duhokta yapılan mutabakatların üzerindeki imza kurumadan, PKK-PYD-YPG’nin Suriye Kuklası Salih Mûslim MİT ile Îmralı ve Ankarada Eşme anlaşması imzalayarak Güney Kurdistan`a düşmanlığa devam etmişti.

PKK-PYD-YPG, Bugün yaşanan bu katliam karşısında, en büyük tokadı Kuzey Kurdistan’dan tepkisizlik olarak yemiştir. Kuzey Kurdistan ve Uluslarası kamuoyu, APO-PKK vahşetinin terörist damgalı bu unsurlarlarına, şüphe ile yaklaşmakta, oyalamakta, ciddiye almamakta ve güvenmemektedir. PKK-PYD-YPG, Îran-Bayîk ve Ankara-Apo dan gelen emir komuta güdümünde Kuzey Kürdistandaki “Toprak” sorununu anadil sorununa indirgedikleri gibi, UKM ve çakma Rojava devrimini çöpe atarak, Sûrîyênin Toprak bütünlüğünün bekçisi olmayı kabul etmiştir.

Rojava devrimi ile ellerinde Devlet kurma fırsatı varken Batı Kurdistanı Apoizm’in gereği olarak kan ve gözyaşı ile Türkiye ve Suriye ye teslim etmiştir. Birkaç bin kişiden fazla olmayan, PKK kadrolarının Batı Kurdistan’daki faaliyetlerine, Sömürgeci Türkiye’nin işgalini bahane ederek Apoculuk virüsünün legalize edilmesine bilinçli ya da bilinçsiz destek verenler, duygusal tepkiler verenler, Hendeklerde verilen kurbanların olduğu kadar, Rojavada dökülen ve ileride Apo putu için dökülecek olan her damla kanın da suç ortağıdırlar.

Kurdistan’ın ulusal değerlerini çiğneyenlerin, Kurdistan Ulusunun tuvaletlerini kullanmasına dahi müsade edilmemelidir. Roj Pêşmergeleri, akan kanı, yaşanan sivil ölümleri durdurmak, Türkiye’nin savaş sebeplerini ortadan kaldırmak adına daha önceki Kobanê tecrübesinden hareketle tampon bölgeye yerleştirilmesi planlanan Uluslarası koruma gücünün bir parçası olarak Batı Kürdistanın korunmasında acilen görev almalıdır.

Jîndar Ax 22.10.2019, Stockholm

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu