Analiz

Müyesser Yıldız’dan ”Esad’ı Meclis’e davet edin!..”

Gazeteci ve 12punto yazarı Müyesser Yıldız ”Bir el de biz yükseltelim: Teröristbaşını değil Esad’ı Meclis’e davet edin!..” isimli köşe yazısında adı konmayan ‘çözüm süreci’ne ilişkin önemli tespitlerde bulundu.

Gazeteci ve 12punto yazarı Müyesser Yıldız, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli2nin PKK elebaşı Öcalan’a yönelik yaptığı ”Tecridi kaldırılsın TBMM’de DEM Parti grup toplantısında konuşsun PKK’yı lağvettiğini açıklasın” çağrısının ardından yaşanan gelişmelere ve yapılan açıklamalara ilişkin çok önemli tespitlerde bulundu.

Müyesser Yıldız, hükümet ve İmralı arasındaki görüşmelerin çok öncesinden başladığını kaydederek şunları belirtti: 

”Ekim ayının ilk haftası PKK ve hamilerine yakın gazetecilerden Amberin Zaman, Al-Monitor’da, hükümet ile İmralı arasında fiili müzakerelerin yeniden başlaması için istikşafi görüşmelerin başladığı, bu kapsamda da terörisbaşının, Kandil’deki teröristlerle doğrudan görüşmesine izin verildiğini ve Öcalan’ın onlara, “silahlarını bırakmayı müzakere etmenin zamanın geldiğini” söylediğini iddia etti.

Ankara’dan bunu yalanlayan oldu mu? Sadece Aydınlık’ın sorusu üzerine Adalet Bakanlığı kaynaklarının, “teröristbaşının Kandil’le telefonla görüştürüldüğü” şeklindeki iddiaları yalanladığı belirtildi.”

Müyesser Yıldız yazısının devamında HÜDA PAR’ın Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun “Elde ettiğimiz bilgiler şudur: İmralı’da bazı görüşmeler yapılmış. Bazı devlet yetkilileri görüşmüş, bazı aracılar göndermişler. Silah bırakma çağrısı yapması için. Bunun karşılığında da bazı şeyler söylemiştir.” açıklamalarına da dikkat çekti. 

ERDOĞAN’IN UNUTAMADIĞI İSİM: ”PROJE 15-16 AYDIR HAZIRLANIYOR”

Müyesser Yıldız Temel Strateji Araştırma Merkezi Başkanı, geçmiş dönemde MAZLUMDER yönetim kurulu üyeliği yapan Abdürrahim Temel Semavi’nin açıklamlarına da yer vererek yazısını şöyle sürdürdü: 

İşte bu kişi, Bahçeli’nin çıkışından sonra Barzani medyasına verdiği röportajda, “Türk hükümetinin 15-16 aydır hazırladığı bir proje”den söz edip özetle şu iddialarda bulundu:

“[İmralı’ya] Geçen yıl Haziran ayında gitmeler başladı. Temmuz ayında da görüşmeler oldu. Son zamanlarda üç gün üst üste gidiş geliş oldu… Giden heyetteki isimleri şu an açık edemeyiz. Bir süre sonra devlet kimlerin gittiğini ve bu ziyareti yaptığını açıklayacak… Sadece bu sorunun çözümüne odaklanan birçok insanın gelip gittiğini söyleyebilirim… Sayın Bahçeli bu sözleri tek başına söylemedi. Bu sözler bugün için değil. Bu sürecin hazırlıkları 7 Ekim 2023 öncesinde yapıldı… Sayın Bahçeli’nin de Sayın Erdoğan’ın da bu süreci gündeme getireceğini 2 ay önce açıkça belirtmiştim… Mektuplar gönderildi. Toplantılar, telefon görüşmeleri yapıldı. PKK’ya, Rojava’ya mektuplar ulaştı, birçok yere ulaştı. Öcalan’ın düşünceleri o mektuplarda var. O mektupları bizzat Öcalan yazdı… Şu anda mektupların içeriğini dile getiremem. ‘Türkiye’ye karşı adımlarınızı ortaklaştırın. Süreç için adım atın ve diyalog kurun” deniyor. Önümüzdeki günlerde Kandil ile Rojava arasında bir heyetin gelip gideceğini düşünüyorum… Kürtlerin varlığının Anayasa’da tanınması, Kürtçe eğitim; bu projede bunların hepsi var. Kürtler ‘kardeş ve eşit bir millet’ olarak anayasaya dahil edilecek. Adım adım okullarda Kürtçe hayata geçirilecek. Türk hükümeti adım atarken pazarlığa girişmeyecek, kendisi adımlar atacak.”

Bitmedi. Semavi dahasını da şöyle anlattı:

“Bu proje sadece Türkiye’deki Kürt sorununun çözümüne yönelik değil. Projeye göre, Ortadoğu Kürtleriyle büyük bir ittifak kurulacak; doğu, batı ve güney, kuzey Kürtleriyle ittifak kurulacak… Proje 5 yıl içinde yapılacak. Türkiye halkı ve Kürtler projeye hazır olana kadar proje adım adım inşa edilecek… 5 yıl içerisinde sadece Kandil’de olanlar değil, diasporada yaşayanlar da geri dönecek ve onlara da geri dönüş yolu açılacaktır… Bahçeli’nin ‘Kandil’dekiler gelsin teslim olsun’ açıklamaları siyasi. Bu tür adımlar atılmayacaktır. Bahçeli, 10 yıl önce Erdoğan’a da çok sert sözler söylemişti… Bu sözler önümüzde büyük bir sorun değil. Öcalan bir gün TBMM’ye gidecek ve konuşacak, mesajını verecek… Rojava’nın statüsü yok edilmeyecek. Türkiye ile birlikte statüsü belirlenecek. Öcalan onlara bu yolu açacaktır. 5 yıl içinde Ortadoğu’da Suriye diye bir devlet olmayacak, tarihte de var olmayacak, Şam ve Lazkiye’de Suriye diye küçük bir devlet olacak. Suriye devleti yok diyebiliriz.”

60 MADDELİK LİSTE VARMIŞ

Kürdistani Partisi’nin kurucusu İbrahim Halil Baran’ın “8-9 ay öncesinden Öcalan çıkacak demiştim” hatırlatmasına da yer veren Müyesser Yıldız sürece dair konuşulan 8 madde hakkında bilgiler verdi: 

“Üzerinde konuşulan 8 madde var. Öcalan’nın Nevruzda serbest bırakılmasında anlaşılmış… Öcalan’a siyaset yasağı getirilmesi bekleniyor ve Güney Kürdistan’da Erbil’e yerleştirilmesi tavsiye ediliyor… Listenin ikinci maddesi, 88 kişi Türkiye’ye gelemeyecek. 34’ünün güney Kürdistan’da Öcalan’la birlikte kalabilme durumu var. Diğerlerinin Norveç veya Yunanistan’a gönderilmeleri konusunda bir anlaşma var. Geriye kalanların ise pişmanlık yasasından faydalanmaları bekleniyor. Bu, Öcalan’la Türk devleti arasında yapılan bir anlaşma, PKK ile Türk devleti değil. Ağırlaştırılmış müebbet alanların cezası 20 yıla, geriye kalanların cezası 18 yıla indirilecek ve süreyi tamamlamışlarsa adli kontrol şartıyla serbest bırakılacaklar. Belediyelerin iki dilli yönetime geçmesi, güçlendirilmiş yerel yönetimler ve Kürtçenin 8’inci sınıfa kadar okutulması var. Ana dilde eğitim mi, ders sayılarının arttırılması mı, bu net değil. Bütün Kürt partileri Demokratik Bölgeler Partisi’nde toplanacak ve Kürt partisi olarak tanınacak. Öcalan’ın fikirleri ekseninde siyaset, yani Türkiyelileşme.”

DEMİRTAŞ İÇİN 22 YIL

Müyesser Yıldız, İbrahim Halil Baran’ın aynı zamanda Selahattin Demirtaş ile ilgili olarak “Öcalan ve Erdoğan ısrarla bir önceki sürecin günah keçisi olarak onu seçtikleri” için Selahattin Demirtaş’ın “22 yıl cezaevinde kalması” kararlaştırılmış!.. ifadelerine de köşe yazısında yer verdi.

Müyesser Yıldız, yazısında İbrahim Halil Baran’ın Suriye’deki Demokratik Suriye Güçleri (DSG) yapılanması üzerine dile getirdiği iddialara geniş yer ayırdı. Baran’a göre, PKK, DSG görünümlü bu yapının resmen tanınmasını talep ediyor. Ancak Türkiye, bu teklife karşı çıkarak, DSG’nin terörist başı Mazlum Kobani’nin görevden alınmasını ve DSG ile Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) birleşmesini önerdi. Türkiye’nin sunduğu alternatif plan ise, Mazlum Kobani’nin bu birleşmeyi kabul etmemesi durumunda Esad’ın ordusuna katılmasını içeriyor.

ABD ve PYD/YPG

Baran’ın ifadelerine göre, Türkiye’nin bu yaklaşımı, ABD’nin yıllardır denediği planlardan pek de farklı değil. ABD’nin geçmişte Atlantic Council, Henry Barkey ve David L. Phillips gibi aktörlerle önüne koyduğu bu stratejiler, PKK’nın pazarlık gücünü artırmayı ve “Barzanistan”ın tanınmasını sağladı. Yıldız, bu planın ABD ve İsrail’in İran’ı kuşatmayı hedefleyen büyük stratejisi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.

”MÜSLİMİSTAN” MI GELİYOR?

Yıldız’ın yazısında dikkat çeken bir diğer ifade, Salih Müslim’e atıfta bulunarak “Müslimistan” terimini kullandı. Bölgedeki bu yeni yapının Türkiye tarafından kabul ettirilmesi sürecinin bir adım ileri götürüldüğünü ve bu durumun Bahçeli’nin son çıkışlarının ardındaki sebeplerden biri olabileceğini öne sürdü. Yıldız, ABD ve İsrail’in bu planları çerçevesinde Türkiye’yi sıkıştırmaya çalıştığını belirtti.

ESAD’I KONUŞTURUN!

Müyesser Yıldız, yazısını çarpıcı bir öneriyle sonlandırdı: “Madem bu tehlike bu kadar yakın, bir el de biz yükseltelim: Teröristbaşını değil, Esad’ı Meclis’e getirip konuşturun!”.(12Punto)

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu