Analiz

Yeni süreçte Irak siyasetini bekleyen gelişmeler

Serbest Ferhan Sindi’nin bugünkü Independent Türkçe’de’de yayınlanan yazısında Irak’ta yaşananlara dikkat çekiyor.Sindi,Türkiye’yi oldukça yakından ilgilendiren Irak’ta ki siyasal gelişmelerle alakalı yaptığı analiz oldukça karmaşık bir yapılanma aşamalarından geçen Irak’ı geleceğine dair bir yazıda ele almış

Yazının tamamı şöyle:

Muktada es-Sadr, KDP ve Sünni grupların seçimlerden mutlak galibiyetle çıkması İran’ın bu ülke üzerindeki hegemonyasının kırıldığı ve eskisi gibi at koşturamayacağına dair net bir mesajdır.

Irak’taki son seçimlerin kazananı Irak halkı, kaybedeni ise İran rejimidir.  Bu nedenle yeni süreçte Irak’ın kaderini belirleyecek gelişmeler yaşanabilir.

Sadr İran’a karşı sertleştikçe milisler şiddetle cevap veriyor

Şii gruplar arasında yaşanan anlaşmazlık ve Sadr’ın İran karşıtı tutumundan hiç geri adım atmaması bize bu ülkenin geleceğiyle ilgili çok şey anlatıyor. Sadr, İran’a açık açık bu ülkedeki Haşdi Şabi ve diğer grupları dizginlemesi çağrısı yaptı.

Sadr’a bağlı milletvekilleri 9 Ocak’taki Meclis açılışına kefenleriyle katılarak Tahran’a resmen meydan okudu ve her şeye hazır olduklarını herkese gösterdiler.

Bu gelişmeler olurken önce KDP’nin ardından Meclis Başkanı Muhammed Halbusi’nin başkanı olduğu Sünni Takaddum Partisinin binasına bomba atıldı. KDP’li Meclis Başkan Yardımcısı Şahevan Abdullah’ın da Kerkük’teki Ofisi bombalandı.

Sadr’a bağlı milis gücü Seraya es-Selam (Barış Tugayları) komutanı Müslim Aydan Kabi, Misan vilayetinin merkezinde bir çöp tenekesinde ölü bulundu. Kabi’ye 10 kurşun sıkıldığı tespit edildi.

Sadr bu gelişmeler üzerine İran’a ve Haşdi Şabi gruplarına ültimatom verdi. Hükümete de milis güçlere karşı daha etkili adımlar atması çağrısı yaptı. Sadr: “Direniş çağrısı yapanlar Iraklıları hedef haline getiremezler. Bu güvenlik ortamını bozuyor ve onların imajına da zarar veriyor” dedi.

Tahran’ın Irak’taki hegemonyasına karşı çıkan partilerden Sadr, KDP ve Sünniler seçimlerde en fazla oyu aldı. Bu halkın da bir mesajı olarak okunmalıdır.

Sadr ve KDP ittifakı Irak’ın geleceğini etkileyecek

Irak’ta karakteristik yapı açısından birbirine en çok benzeyen hareketler KDP ve Sadr grubudur. Sadr, mezhep kimliğinin yanı sıra Irak merkezli düşünen ve yabancı müdahalesine karşı diğer oluşumlara göre daha tutarlı bir çizgiye sahiptir.

KDP ise Kürdistan Bölgesinde yerel dinamiklere, Kürtlerin öz gücüne ve tarihsel birikimine dayanıyor. Bölge ülkeleriyle ilişkilerinde de kendi özgünlüğünü ve siyasi duruşunu korumayı başarıyor. KDP Sadr’dan farklı olarak Irak’a bölgesel güçlerin müdahalesine karşı.

ABD’nin ise bölgesel devletleri dengeleyici bir güç olarak Irak’ta kalmasını destekliyor. Ağır aksak da olsa işleyen demokratik sistemde ABD varlığının ciddi bir rolü olduğunu düşünüyor.

KDP ve Sadr’ın temel kalkış noktası Irak’ın kendi öz dinamiklerine dayanması ve ideolojik kalıplara hapsolmadan kalkınma yolunda ilerlemesidir.

Sadr, Kürtler ve Sünniler arasındaki hükümet senaryosu bu nedenle şu an için en güçlü seçenek olarak öne çıkıyor. Bunun yanı sıra Nuri el-Maliki’nin de buna uzak durmayacağını daha önce ifade etmiştik.

İran Kaani’yi Irak’a Amiri’yi Erbil’e gönderdi

Bu senaryonun sahada da karşılık bulması üzerine İran alelacele “sömürge valisi” olarak gördüğü Süleymani’nin halefi İsmail Kaani’yi Irak’a gönderdi. Kaani, Necef’te Sadr’ı ikna etmeye çalışırken Hadi Amiri de Erbil’in yolunu tuttu.

Tahran, kendisine yakın bir başbakan seçtirmek için Kürtler, Sadr ve Sünniler üzerinde baskı kurmaya ve onları ikna etmeye çalışıyor. Mustafa Kazımi ya da onun gibi bir ismin Başbakan olmasını önlemek için yoğun bir görüşme trafiği yürütüyor.

Hükümetin kurulmasının dışında Irak’ı bekleyen bir dizi sorun var. İran bunlardan da yararlanarak bu ülkedeki etkisi artırmak istiyor.

Irak’ta Kürtler, Şiiler ve Sünnilerin kendi ittifakları

Irak’ı bekleyen sorunlar ya da krizler birbirinden daha girift ve mayın tarlası gibi. Bunlar Fav’dan Zaho’ya kadar tüm Iraklıları ilgilendiriyor. Irak’ta 2018’de yaşananların tekrarlanmaması için Kürtler Şiiler ve Sünnilerin her birinin kendi aralarında anlaşması gerekiyor. Sünniler ittifak kurarak bu konuda bir adım önde gidiyorlar.

Kürtler KDP ve KYB, Bağdat’ta birlikte hareket etme kararı aldı ancak Meclis açılışı ve Sünnilerin istihkakı olan Meclis Başkanlığı oylamasında ayrı düştüler. KDP, Şiilerin en büyük grubu Sadr ve Sünnilerin kurduğu ittifak ile hareket ederken KYB İrancı Haşdi Şabi gruplarıyla hareket etti.

Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda da teamül olarak KYB’ye verilen bu makam için KDP Hoşyar Zebari’yi aday gösterdi.

KDP, önceki dönemde de Berhem Salih’in karşısına Fuad Hüseyin’i aday göstermişti ancak İrancı grupların ağırlıkta olması nedeniyle KYB’nin adayı seçilmişti. Fuad Hüseyin ise Dışişleri Bakanı olarak kabinede yer bulmuştu.

Bu sefer dengeler farklı gibi görünüyor. Berhem Salih henüz KYB tarafından da aday olarak ilan edilmiş değil yani KYB’nin kendi içinde de bu konuda anlaşmazlık var.

Irak’ı bekleyen kritik gelişmeler

Irak’ı bekleyen bir diğer sorun da ABD’nin bu ülkedeki askerlerini çekmesi. Irak ile ABD arasındaki son anlaşmaya göre ABD’nin hiç savaşçı gücü kalmayacak ve ülkede bulunacak 2 bin 500 asker de Irak’taki güvenlik güçlerine danışmanlık ve lojistik destek verecek.

İşin aslına bakılırsa ABD askerleri 2018’den bu yana fiili hiçbir çatışmaya girmedi.  ABD’nin 2003 ile 2018 yılları arasında olduğu gibi savaşçı bir gücü kalmamıştı zaten ülkede. Yapılan şey Kazımi’nin rakiplerine karşı elini güçlendirmek için verilmiş bir kozdu. Sahada olan şey masada anlaşmaya dönüştü sadece.

Kazımi, ABD, AB ve Arap ülkelerinin desteğine sahip ancak içeride baskı unsuru olarak kullanacağı bir halk desteği ve kitleden yoksun. Bu nedenle siyasi ve politik açıdan siyasi gücünü arttırabilmek için kullanabileceği kartlara ihtiyacı var. Batılı güçler ve Arap ülkeleri de Kazımi’ye bunu sağlıyor. Sadr-Kürtler-Sünniler koalisyonu da Kazımi’ye sıcak bakıyor.

 Haşdi Şabi Milisleri konusu Irak hükümetinin önündeki en önemli konular arasında yer alacaktır. Eğer sağduyu ve itidal galip gelmezse Sadr ve milis gruplar arasında silahlı çatışmalara da şahit olabiliriz.

Milisler konusuyla bağlantılı olarak Peşmergenin birleşmesi meselesi Kürdistan Bölgesi ve Irak’ın meselesi olmaktan çıktı, uluslararası güçlerin de ilgilendiği bir konu haline geldi.

Peşmergenin birleşmemesi Kürtlerin IŞİD saldırıları, Kürdistan Bölgesinin sınırlarını koruma, bölgedeki sosyal ve siyasi yapıyı savunma noktasında sorun yaşamasına neden oluyor. Irak denkleminde de Sünni ve Şiilere karşı elinin yeterince güçlü olmamasına yol açıyor.

Yeni süreçte Peşmergenin birleşmesi ABD, AB ve Arap ülkeleri ile ilişkiler bağlamında da önemli gündemler arasında yer alacaktır.  Bu konuyla ilgilenen ABD ve AB gibi güçler de sonuç alamadıklarını görünce dosyayı kapatabilirler.

IŞİD’in geri dönmesi riski ve tehdidi hala var. Son birkaç ayda Peşmerge, Irak ordusu ve Haşdi Şabi’ye düzenlenen saldırılar IŞİD’in bittiği yönündeki yorumların doğru olmadığını gösterdi.

IŞİD meselesi sadece terörizm tehdidi değildir, bunun siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel yönleri var.  Erbil ve Bağdat IŞİD meselesine farklı bir pencereden bakarak yeni bir strateji geliştirmelidir.

Arap ülkelerinin Irak’ta aktif olması ve İran’ın hegemonyasının kırılması da bu noktada önemli bir gelişmedir.

ABD, Irak’a girince Arap ülkelerinin birçoğu buradan çekildi ve alan İran’a kaldı. Arap ülkelerinin Irak’a dönüşü, hem bu ülkedeki bazı aktörlerin hem AB’nin hem de ABD’nin istediği bir şey. Burada amaçlanan şey İran’ın Irak’ta dengelenmesi.

Birçok uluslararası aktör, yeni Irak’ın üzerine bina edildiği sistemin başarısız olduğu görüşünde o nedenle ülkede yeni bir modelinin geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorlar.

Terörün artması, ideolojik tutumların keskinleşmesi, milis güçlerin etkisinin artması, hizmet veren kurumların yetersizliği, hükümet erkinin muhtelif yapılara karşı zayıf düşmesi Irak’ın mevcut yönetim modelinin çıkmazda olduğunun göstergeleri.

Perde arkasında ciddi olarak tartışılan bu konuların 2022 yılında daha açık bir şekilde konuşulmasına şahit olabiliriz.

Türkiye ile PKK arasındaki çatışmalar da Irak için ciddi sorunlar arasında ve bu mesele bir devlet ile silahlı örgüt arasındaki savaşı aşan bir noktada. Bu mesele Kürdistan Bölgesi’ne zarar verdiği kadar Türkiye’ye vermiyor.

Kürdistan Bölgesi Yönetimi, PKK ile sıcak çatışmaya girmeden bu sorunun çözülmesini umuyor ancak sahadaki gerçeklik çok farklı. 

O nedenle Kürdistan Bölgesi, önünde kurulan tuzaklara düşmemek için bir mucizenin gerçekleşmesini bekliyor.

Related Articles

Back to top button