Politika

Meral Akşener: “HDP ve İYİ Parti, birbirine karşı yöneticileri anlamında en dürüst iki parti”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “hem İYİ Parti’nin hem HDP’nin, birbirlerine karşı kurumsal olarak, yöneticileri anlamında en dürüst iki parti olduğunu” söyledi.

Akşener, Medyascope canlı yayınına katılarak, Ruşen Çakır’ın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

13. Cumhurbaşkanının altılı masadan çıkacağını ve parlamenter sisteme geçişin yol haritasının hazırlandığını ifade eden Akşener, “13. Cumhurbaşkanı, o altılı masadan çıkacak. Sonrasında hızlı bir biçimde parlamenter demokrasiye geçiş yapacağız. Onun da yol haritası çalışılıyor şu anda. Şimdi böyle bir durumda başbakanlık makamı kendiliğinden doğuyor. Ama o başbakanlık makamını ne Sayın Kılıçdaroğlu ile ne de diğer arkadaşlarla herhangi bir pazarlık ve konuşma yapmadım. Bu bir iddiadır. Başbakanlık makamı olsun veya olmasın, sizin partiniz birinci çıktığı zaman siz başbakansınızdır. Bu seçim, hepimiz için, parlamenter demokrasiye geçişin konuşulduğu son seçim. Bir daha bunu konuşamayacağız. Ondan sonra, bu ucube sistemin, gelecek seçimde gerekleri üzerinden propaganda yaparak bir kişi seçeceğiz” dedi.

“HDP ve İYİ Parti, birbirine karşı yöneticileri anlamında en dürüst iki parti”

Akşener, Diyarbakır’a esnaf ziyareti yapmaya gidip gitmeyeceği sorusuna, orada da bir seçim çalışması yürütecekleri yanıtını verdi.

HDP üzerinden sürekli kendilerine soru sorulduğunu aktaran Akşener, “HDP’ye de İYİ Parti üzerinden soru soruluyor mu bilmiyorum. Ancak hem HDP hem İYİ Parti, birbirine karşı kurumsal olarak, yöneticileri anlamında en dürüst iki parti. Tavır, davranış biçimi olarak birbirine karşı en dürüst davranan iki parti.” dedi.

Akşener, AK Parti’nin yöneticileriyle ilgili birçok şey söylediklerinde 20 milyonun üzerindeki seçmeninin bundan hiç rencide olmadığını, HDP’nin yöneticilerinin tutum ve davranışlarına dair eleştiri ortaya koyduklarında ise 6,5 milyon seçmenin incitildiğine dair vaveyla koptuğunu söyledi.

Hem İYİ Parti’nin hem HDP’nin, birbirlerine karşı “kurumsal olarak ve yöneticileri anlamında en dürüst iki parti olduğunu” belirten Akşener, “Hem İYİ Parti hem HDP, birbirlerine karşı kurumsal olarak, yöneticileri anlamında en dürüst iki parti. HDP’nin kurumsalına ve yöneticilerine dair bir eleştiri ortaya koyduğunuzda birden, 6,5 milyon seçmenin incitildiğine dair bir vaveyla kopuyor. Benim bunu anlamam mümkün değil. Ne bizim partinin ne başka bir partinin seçmeni kimsenin marabası değildir. Diyelim siz bir Kürt’sünüz. Ben, iktidar olduğumuzda diyeceğim ki ‘Ne istiyorsunuz’. Siz söyleyecekseniz. Sonra siz bana soracaksınız. ‘Siz ne istiyorsunuz’ diye. Sonra ikimiz ‘nasıl yani’yi konuşacağız. Kürt’ün ve Türk’ün temel problemleri nedir diye baktığınız zaman çok aynı şeyler görüyorsunuz. Açlık, eğitime erişme, yoksulluk, çocuklarda bodurluk görüyorsunuz. Yani sınıfsal anlamda baktığınız zaman Kürt’ün ve Türk’ün dertleri birbirine benziyor” diye konuştu.

“Çok uzun zamandır dini temsil eden bir güruh var bu ülkede”

Ruşen Çakır’ın, 6 yaşındaki çocuk istismar edilmesine ilişkin sorduğu soru üzerine de Akşener, şöyle devam etti:

“Bunun takibini yapmazsam şerefsizim, namerdim, ahlaksızım. Bunu bizzat yapacağım. Biz, bu davaya parti olarak aynı zamanda müdahil oluyoruz şimdi. Bahadır Erdem, partimiz adına katılacak. Her şeyini takip edeceğiz. 6 yaşında bir çocuğu, ben Öğretmen Okulu’nda okurken ilkokula veremezdiniz. Okul öncesi eğitimdi. Siz evlendiriyorsunuz. Utanmadan o, çocukla karı-koca ilişkisi kurabiliyor. Bunu benim anlamam, havsalamın alması mümkün değil. Anne, baba, eş diyemeyeceğim o adam, cemaat midir, tarikat mıdır, vakıf mıdır, dernek midir ne ise her biri mutlaka takip edilmeli. İfade mi alınacak, ne yapılacaksa ince bir işçilikle takip edilmelidir ki caydırıcılığı olsun. Bunun dini manada da konuşulmasını hiç doğru bulmuyorum. Bizim dinimizde de böyle bir durum yok. Ama çok uzun zamandır dini temsil eden bir güruh var bu ülkede, dinin her şeyini bildiğini iddia eden. Sayın Erdoğan, utan. Bu sapıklığın mutlaka cezası verilmelidir. Hukuk içinde öyle verilmelidir ki bir daha buna cesaret edilememelidir. Çeşitli yerlerdeki çocuklara uzanan eller kırılmalıdır. Şimdi anlıyorum ki ben, İstanbul Sözleşmesi bunları engelleyen hukuki bir altyapıydı. Bu güruhların, bu zihniyetteki insanların talebiyle Sayın Erdoğan, siz İstanbul Sözleşmesi’nden çıktınız. Biz gelir gelmez ilk imza, İstanbul Sözleşmesi’ne imza atmak olacak.”

Related Articles

Back to top button