Analiz

Yeni bir “Barış Süreci” mi ?

Türkiye de her ne kadar hükümet ve Tayıb Erdogan seçimlerin zamanında yapılacağından bahsediyorsa da,erken veya baskın bir seçim gündemin başında tartışılıyor. Yapılacak cuhur başkanlığı ve genelseçimler de hem AK Parti hem CHP gözlerini HDPye verilen Kürt seçmeninin oylarına çevirmişler.

Konuyla igili AK Partinin Öcalanla uzun bir dönemden bu yana görüştüğü dile getiriliyor. Ancak uzun bir süredir Abdullah Öcalanın mesajları İmralıdan ulaşmıyor. Daha çok Edirneden Selahattin Demirtaşın mesajları kamu oyunda yankı yapıyor. Görünen oki AK Parti artık uzun dönemdir İmralıya endeksli oyununu sahneye koyma hazırlığında.

Konuyla ilgili Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi bı yazı kaleme aldı. Selvinin yazısı seçimler de yani bir dönemin başlangıcı ve siyasi gündem de yeni bir tartışma platformu oluşturacağa benziyor.

Abdulkadir Selvinin yazısı aynı zaman da bir mesaj niteliğin de.

Yazıyı olduğu gibi aktarıyoruz.

Öcalan’a görüş izni verilecek

PKK ve HDP Öcalan’ı yeniden keşfetti. Oysa yerel seçimler sırasında mektubunu yayınlamamışlar, Öcalan’ı diri diri mezara gömmeye çalışmışlardı.

Her nedense son zamanlarda Öcalan’a tecridin kaldırılması için eylem yapıyorlar. DBP’li Salihe Aydeniz’in polise tokat attığı Kadıköy’deki eylemde olduğu gibi gerilime neden oluyorlar. Öcalan yaklaşık 2 yıldır yakınlarıyla görüştürülmüyor. Kulislerden edindiğim izlenime göre Öcalan’ın yakında bir yakınıyla görüşmesine izin verilecek.

İMRALI’YA KİM GİDECEK

Bu isim kardeşi Mehmet Öcalan da olabilir, halen HDP Şanlıurfa Milletvekili olan Ömer Öcalan da İmralı’ya gidebilir.

Öcalan’ın görüşmesine bir defalığına mı izin verilecek yoksa bu belirli aralıklarla devam mı edecek, orasını bilmiyorum. Ama önemli olan bu görüşmeden ne çıkacak? Öcalan, Kandil’e ve HDP’ye bir mesaj gönderecek mi?

YENİ ÇÖZÜM SÜRECİ Mİ

Öcalan’la görüşme konusunu yazınca hemen AK Parti yeni bir çözüm süreci mi başlatıyor şeklinde tartışmalar başlatılabilir. Ama peşin olarak söyleyeyim ki öyle bir çalışma da yok, ben de öyle bir izlenim edinmedim. Yeni bir çözüm süreci başlatılıyor şeklindeki tartışmalar maksadını aşan tartışmalar olur. Zaten Öcalan, Kürt sorunu diye yazarken en çok endişe ettiğim nokta bu oluyor. Hemen birileri alıyor, iktidar yeniden çözüm süreci başlatıyor diye başka bir yerlere taşıyor. Öcalan’a tecrit uygulandığı iddiasıyla PKK-HDP’nin yarattığı gerginliğe son vermek için ailesinden birisiyle görüşmesine izin verileceği söyleniyor.

YANLIŞTI

Yerel seçim döneminde Öcalan’dan mektup getirilmesini ve Osman Öcalan’ın TRT’ye çıkarılmasını doğru bulmayan birisiyim. O gün de eleştirdim, bugün de karşı çıkıyorum. 2 yıl aradan sonra Öcalan’la ailesinin görüşmesine izin verilmesinden siyasi bir beklenti olduğu izlenimi edinmedim. Öcalan’dan gelen mektubun da Osman Öcalan’ın TRT’ye çıkarılmasının da iktidara yararı olmadığı gibi tam aksine ciddi olarak zarar verdi. Öcalan çorabını iktidarın başına kim ya da kimler ördü merak ediyorum. Tekrar altını çizmek istiyorum. Öcalan’a yeniden görüş imkânının sağlanması gerilimi ortadan kaldırmaya ve Öcalan istismarının önüne geçmeye dönük bir girişimden başka bir anlam taşımıyor.

ERDOĞAN’IN SORUSU

Ha bu arada çözüm süreci yanlış mıydı? Yönetilmesinde bazı sorunlar yaşanmasına rağmen doğruydu. Cumhurbaşkanı  Erdoğan  da bölgeye yaptığı gezilerde her defasında şu kritik soruyu soruyor. 9 Temmuz 2021 tarihinde Diyarbakır’da, hafta sonu da Van konuşmasında sordu. Peki o soru ne?

Erdoğan,  “Bunları gördüğünüz her yerde yakalarına yapışın, sorun, sorgulayın. ‘Çözüm sürecini bitirmek için kim size talimat verdi?’ bunu sorun. ‘Hendek ve çukurlarla ülkeyi içsavaşa sokmaya çalışma talimatını kimden aldınız?’ diye sorun”  diyor.

10 numara soru. Ağzından barışı düşürmeyen HDP ve PKK’ya çözüm sürecini bitirmeleri ve içsavaş sürecini başlatmaları için talimatı kim verdi?

KÜRTÇE ŞARKILAR

Kocaeli Derince’de  Aynur Doğan  konserinin iptal edilmesi üzerine iktidar Kürtçe şarkı söylenmesine karşı gibi bir algı operasyonu yürütülmek istendi.  Erdoğan, Kürt sorununun çözümü için Cumhuriyet tarihi boyunca yapılamayanları yapan bir lider. Kürtçe kasetlerin yasak olduğu bir Türkiye’den devlet televizyonunda 24 saat Kürtçe yayın yapılan bir Türkiye onun eseri. Kürtçe müzik üzerindeki yasakları da yine  Erdoğan  kaldırdı.

Aynur Doğan’ın konserinin iptal edilmesi yanlıştı.  Erdoğan’ın Diyarbakır ve Van’da gençlerle buluşmasında Kürtçe şarkılar söylendi. Bu  Erdoğan’ın nerede durduğunu göstermeye yetmiyor mu?

KILIÇDAROĞLU, ARINÇ’IN  ELİNİ SIKMADI

KILIÇDAROĞLU’nun, TDV’nin toplantısında  Bülent Arınç’la tokalaşmamasının görüntülerini izledim.

Kılıçdaroğlu  geliyor,  Arınç’a gelene kadar ön sıradakilerle tek tek tokalaşıyor.  Mustafa Yeneroğlu’nun,  Cihan Paçacı’nın elini sıkıyor. Sonra geri dönüyor, oturmakta olan  Serap Yazıcı’nın elini sıkıyor. Sıra tam  Bülent Arınç’a gelince tokalaşmadan geçiyor.  Arınç’tan sonrakilerin de elini sıkıyor. Hatta ikinci sırada oturanlardan tokalaştıkları oluyor.

Yani bilerek, planlayarak, tasarlayarak, eskilerin deyimiyle taammüden  Arınç’ı es geçiyor. Selam vermekle yetiniyor.

NEZAKETSİZ BİR DURUM

Bülent Arınç, Meclis başkanlığı, başbakan yardımcılığı yapmış bir isim.  Kılıçdaroğlu’nun yaptığı nezaketsiz bir durum.  Kılıçdaroğlu  gibi kibarlığı ile bilinen bir genel başkana yakışmayan bir tutum.

Haberin Devamı

Kılıçdaroğlu, Arınç’ın elini niye sıkmıyor?

Yandaşlık desen tam aksine  Bülent Arınç, iktidarı  Kılıçdaroğlu’ndan daha sert bir şekilde eleştiriyor. Hem de içeriden vuruyor. Ama doğrusu bunlar daha iyi günleri.

Siz asıl onları eskaza iktidar oldukları zaman görün.

Ekrem İmamoğlu  kendisini eleştirenlere,  “Vız gelir tırıs gider”  demişti.

Gürsel Tekin,  “İktidar olur olmaz ilk iş olarak gazetelere el koyup patronlarından hesap soracağız”  demişti.

Kılıçdaroğlu  zaten her gün tehdit ediyor. Herkesi tehdit ediyor.

CHP medyasına bakın; hesap sorandan, parmak sallayandan, yargılayandan geçilmiyor. Yine de insaflılar, yargılamadan asacağız demiyorlar.

Bakmayın  Kılıçdaroğlu’nun CHP eski CHP değil dediğine, muhafazakâr kadınlara şefkat elçisi gibi çağrılar çıkardığına…

Bir zamanlar,  “İleri derecede gerizekâlı”  diye hakaret ettiği  Davutoğlu  ile 6’lı masa etrafında oturmasına…

TAKİYE YAPIYOR

Şimdi ağızlarından bal damlıyor. O halde bile tehdit etmeye, bakanlıklara baskın yapmaya, hakaret etmeye, istiskal etmeye devam ediyorlar.

Muhafazakâr kadınlara çağrı yapan  Kılıçdaroğlu  değil miydi başörtüsü yasağını kaldıran düzenlemenin iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesi’ne başvuran?
Şimdi muhafazakâr kadınların oylarına ihtiyacı var, melek kesiliyor.

Erbakan’ı anma toplantılarını kaçırmayıp  Erbakan’a methiyeler dizen  Kılıçdaroğlu  değil mi  Erbakan’ın hapse girmesini önleyen düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunan.

Siz bunları asıl bir de iktidar oldukları zaman görün.

HAK EDİYORSUNUZ

Bu dava sizi Meclis başkanı, başbakan, AK Parti genel başkanı, başbakan yardımcısı yaptı.

Başüstünde tutuluyordunuz.

Şimdi CHP’lilerden daha çok, HDP’lilerden daha fazla, marjinal sol örgütlerden daha ağır bir dille  Erdoğan’a ve AK Parti’ye saldırıyorsunuz.

Ama hoş görünmek istediğiniz mahalle tarafından da aşağılanı- yorsunuz, horlanıyorsunuz, küçük düşürülüyorsunuz.

Bu daha iyi günleriniz.

Eğer eskaza iktidar olurlarsa önce sizden başlarlar.

Davası uğruna dik duranlar ise izzetleri ile mücadeleye devam eder.

Abdulkadir Selvi

Related Articles

Back to top button