Söz uçar yazı kalır…
Kürt Bölgelerinde yaşanan silahlı çatışmalar yüz binlerce insanın yaralanmasına, sakat kalmasına on binlerce insanın ölümüne, binlerce ailenin yurdundan, köyünden yaşadığı yerlerden kopmasına sebep olan bir bela…
Bu olgu, hiç kuşkusuz günümüzün en çok tartışılan problemlerinden biridir .Bu problemin gündemdeki yerini sürekli koruması ise yarattığı tahribatla ilintilidir. Bu çatışmaların yarattığı tahribatlar olduğu sürece gündemden de düşmeyecektir.
Türkiye’nin Kürt sorunuyla bağlantılı olarak bir “silahlı çatışmalar”sorunuyla da karşı karşıya bulunduğunu göz ardı ediyor değiliz.
Kürt meselesi, kuruluşundan bugüne Türkiye’nin çözülemeyen en önemli sorunlardan birisidir. Benimsenen politikalar sorunu çözemediği gibi daha da derinleştirmiş ve ciddi toplumsal kırılmalara neden olmuştur. 2000’li yıllarla birlikte Türkiye’de meydana gelen siyasal değişim, Kürt sorununa bakışı da değiştirmiştir. Devlet, Kürt sorununun ”demokratik” yollarla çözülebilmesi için yeni bir süreç başlatmıştır. “Çözüm süreci” adıyla yürütülen bu süreç Kürtler için oldukça yakından takip edilen bir süreçti. Çünkü bu süreç Kürtler adına güzel şeylerin olacağı bir süreçti. Ama ve lakin..
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Diyarbakır konuşmasında, “2005 yılında ne dediysek bugün de aynı yerdeyiz” ve “çözüm sürecini biz başlattık, çözüm sürecini sonlandıran biz olmadık, bunların art niyetleri, gizli gündemleri sonlandırdı”sözleriyle bu sürecin hayallerin ötesine gitmediğini gördük.
Kürt Sorunu dünde bugünde bitmeyen çözülemeyen bir sorun. Her seçim yaklaşırken gündeme gelen Kürt halkına sunulan çözüm önerileriyle hep şahit olduğumuz durumlar. Oysaki Kürtlerin topluluk olarak kimliklerinin tanınması ve kültürlerinin yaşatılması için uygun anayasal düzenlemeler yapılması gerekmez mi? Dil hakları, anadilinde eğitim ve öğretim hakkı temel ve ilk hak olarak kabul edilmeli bunun nasıl uygulanacağı kanunla düzenlenerek daha somut ve inandırıcı adımlar Kürtler için daha gerçekçi olmaz mı?
Bugün çözüm için yeni dengeler var. İmkânlar, şartlar ve tükenen çareler çözümü zorluyor. Umuyoruz ki söz uçar yazı kalır mantığıyla Kürtler için somut adımlar atılması dileklerimizle….