Makaleler

Kürt göçmenler, neden ülkelerini terk ederek Avrupa’ya kaçıyorlar?

Faik Bulut Araştırmacı gazeteci, yazar

Ekim ayı ile kasım başından itibaren Belarus ile Baltık ülkelerine doğru yön değiştirip akın eden göçmenlerin krizi, çok geçmeden uluslararası oyunun ve “yeni soğuk savaş” siyasetinin bir parçası haline dönüştü.

Gerginliğin bir yanında AB tarafından desteklenen Polonya, Litvanya ve Latviya, diğer yanında ise Belarus ile Rusya bulunuyor. Karşılıklı suçlamalar sürüp gidiyor.

Binlerce göçmen umuda yolculukta perişan oluyor-Kaynak, Anadolu Ajansı..jpg

Biz burada, göçmen krizinin arka planını ve özellikle de Irak Kürdistan Bölgesi’nden (kitlesel biçimde -2021 yılı başından bu yana toplam 28 bin kişi- “özgür ve rahat” bir hayat uğruna ülkesinden ayrıldıktan sonra, Belarus-Polonya sınırındaki perişan halleriyle ortaya çıkan Kürtlerin, neden ülkelerini terk ettiklerini açıklamaya çalışacağız.

Polonya sınırındaki Belarus mıntıkasında kurulu çadırda ısınan göçmenler-Fotoğraf-AFP.jpg

Göç meselesinin yakın tarihini BBC News Türkçe Bülteni şöyle özetliyor:

“…2015 yılının Nisan ayında Akdeniz’de mültecileri taşıyan beş geminin batması ve 1200 mültecinin hayatını kaybetmesiyle göçmen krizi AB’nin de ana sorunlarından biri haline geldi.

AB, Avrupa Sınır ve Sahil Koruma Teşkilatı’nın (Frontex) yardımıyla krize karşı merkezi önlemler aldı. Öncelikli hedef, Akdeniz’deki yasadışı geçişlerin engellenmesiydi.

İtalya’nın organizasyonuyla gündeme gelen ve askeri birliklerin görev yaptığı Poseidon Deniz Harekâtı ile Triton Deniz Harekâtı sonucunda mülteci akımı büyük ölçüde engellendi.

Frontex, Balkan ülkelerinde de önlemler aldı. Yunanistan-Türkiye ve Bulgaristan-Türkiye sınırlarına geçişleri kısmen engelleyen dikenli tellerle duvarlar çekildi. Adalar üzerinden geçişleri kontrol altına almak için de AB fonlarıyla sahil güvenlik birimleri kurulup zamanla genişletildi…

AB ve Türkiye arasında 18 Mart 2016 tarihinde yürürlüğe giren Göçmen Mutabakatı gereğince Türkiye, topraklarına giren yaklaşık 3 milyon mülteciye bulundukları alanlarda barınma ve yaşama imkânı sundu. Böylelikle, AB’ye yönelik göç dalgasının önü kesildi. 2020 yılından itibaren göç dalgası bu kez de Akdeniz’den kuzeye, Belarus istikametine döndü…

Pek çok konuda Varşova yönetimiyle tartışmalar yaşayan AB, sınır güvenliği meselesinde Polonya’ya tam destek verdi. Belarus sınırının kapatılması için gerekli olan 407 milyon dolarlık bir proje AB tarafından finanse edildi… Önce Polonya, ardından da Litvanya sınırları boyunca duvarlar ve dikenli tel örgülerden oluşan engeller inşa edilmeye başlandı.

Polonya ve Baltık ülkelerinin aldıkları önlemler normal koşullarda sınır güvenliğinin sağlanması için yeterliydi. Ancak, Belarus topraklarında merkezi ve açık bir şekilde organize edilen binlerce kişiden oluşan göç dalgasını sorunsuz bir şekilde engellemek için yeterli değildi.

Buna rağmen Polonya ve Baltık ülkeleri, kapıları kapatarak ve sınıra askeri birlikler göndererek mülteci akımını kısmen kontrol altına almayı başardılar.

AB ülkeleri Belarus ve Rusya’ya karşı yaptırımlar uygulamaya başlayınca, Belarus Başkanı Alexander Lukaşenko AB’yi açıkça tehdit etmiş ve ‘Ülkesinin mülteci politikasını AB’yi zor durumda bırakmak için değiştireceklerini’ duyurmuştu.

Belarus’un tavrı, Rusya tarafından da destekleniyor… Putin’in en önemli muhaliflerinden siyasetçi Aleksey Navalni’nin zehirlenmesinin ardından yaptırıma maruz kalan Rusya açısından da göçmen akımıyla AB’yi zor durumda bırakmak uygun bir taktik gibi görünüyor.

2020 yılı başında, Lukaşenko’nun ‘Göçmenlerin AB üye ülkelerine gidişi artık Belarus yetkilileri tarafından engellenmeyecek!’ açıklamasıyla bu ülkeden Polonya ve Baltık Cumhuriyetleri, özellikle de Litvanya istikametinde harekete geçen göçmen sayısının artması arasında doğrudan bir bağlantı var…” 1

ABD Başkanı Joe Biden, “Mevcut krizden duyduğu endişenin Rusya ve Belarus yetkililerine iletildiğini” açıkladı.

Polonya Dışişleri Bakanı Zbigniew Rau ile görüşen ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ise, Polonya sınırındaki mülteci krizinden Belarus yönetimi ile Moskova’yı sorumlu tutan konuşmasında doğrudan suçlamalarda bulunarak, “Belarus yönetimi, mültecileri kendi çıkarları için kullanıyor!” dedi.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, yazılı açıklamasında şu ifadeler yer alıyor:

Alexander Lukaşenko liderliğindeki yönetim, demokrasi, insan hakları ve uluslararası normlara yönelik devam eden saldırılarından sorumlu tutulmalıdır.

Yaralı insanların (göçmenlerin) kalpsizce istismar edilmesini ve baskı altına alınmasını, yasalara aykırı mülteci akınının desteklenmesini kınıyoruz. Bu insanlık dışı tutumu nedeniyle, Belarus hükümetine karşı cezai tedbirler alınmalıdır.

Zira Lukaşenko rejiminin eylemleri, bölgedeki güvenliği tehdit edip ayrışmayı körüklerken Rusya’nın Ukrayna sınırındaki adımlarından dikkatleri başka tarafa çekmeyi amaçlamaktadır.

ABD ile İngiltere, Belarus yönetimini, “Avrupa sınır boylarında huzursuzluk ve istikrarsızlık çıkarmak için yapay bir göçmen krizi icat etmekle” suçladılar.

İngiltere Savunma Bakanlığı, 12 Kasım’da, silahlı kuvvetlerden bir istihkam ekibini, “Polonya sınırına tahkim ve takviye maksadıyla” göndereceğini duyurdu.

Polonya yetkilileri ise sınırda sıkışıp kalmış bütün göçmenlere şu çağrıyı yaptılar:

Sizi, Avrupa ülkelerinin merkezine ulaştırmaya söz verenlere asla aldanmayın!

Polonya-Belarus sınırında sıkışan göçmenler.Kaynak-Reuters.jpg

Polonya-Belarus sınırındaki göçmen krizi devam ederken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, “Göçmen krizinin arkasında Rusya’nın olduğuna” dair suçlamaları reddetti.

Rossiya-1 kanalındaki demecini aktaran resmi haber ajansı Sputnik’e göre Putin, sözlerini şöyle tamamladı:

Yazının devamı:https://www.indyturk.com/node/437706/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/k%C3%BCrt-g%C3%B6%C3%A7menler-neden-%C3%BClkelerini-terk-ederek-avrupaya-ka%C3%A7%C4%B1yorlar

Related Articles

Back to top button