Karacadağ pirinci: Volkanik arazilerde yetişen lezzet
Diyarbakır’ın Karacadağ bölgesinde volkanik arazide yetiştirilen, rengi, aroması ve lezzetiyle öne çıkan organik pirincin Çınar ilçesindeki ekim alanı bu yıl 5 bin dekara çıkarıldı.
Diyarbakır’da Karacadağ’ın eteklerinde bazalt taşlı arazilerde doğal kaynak sularıyla yetiştirilen, rengi, aroması ve lezzetiyle tescilli Karacadağ pirincinin ekimi kadınlar tarafından yapılıyor.
Arazi yapısının taşlı olmasından dolayı ekim, sulama ve hasatında insan gücüne ihtiyaç duyulan Karacadağ pirincinde ekim dönemi başladı.
Yarımkaş köyünde kadınlarla pirinç eken Çınar Kaymakamı Güher Sinem Büyüknalçacı, Türk Patent ve Marka Kurumunca tescillenen lezzetin volkanik arazide tamamen doğal ve organik koşullarda yetiştirildiğini söyledi.
Karacadağ pirincinin tamamen insan emeğiyle hiçbir katkı maddesi olmayan doğal koşullarda yetiştiğini aktaran Büyüknalçacı, “Dünyadaki diğer örnekleriyle karşılaştırıldığında protein oranı en yüksek, şeker oranı en düşük olan, her sağlık grubundan insanın rahatlıkla tüketebileceği bir besin.” dedi.
İlçede geçen yıl 3 bin 600 dekar arazide ekimi yapılan ürünün ekim alanının, gelen talep doğrultusunda bu yıl sağlanan desteklerle 5 bin dekara çıkarıldığını aktaran Büyüknalçacı, üretimdeki kadınların önemli rol üstlendiğine dikkati çekti.
Büyüknalçacı, sözlerine şöyle devam etti:
“Milyonlarca yıl önce bir volkan patlamış ve bu simsiyah taşlar etrafa yayılmış. Bunları kadınlarımız kenarlara çekiyorlar, kendilerine tarla için alan oluşturuyorlar. Buraları suyla doldurup, pirinçle buluşturuyorlar. Bu zorlu şartlarda ve arazide tarladan sofraya kadar her bir aşamasında kadın eli var. Bu kadar değerli ve kadın emeği olan bir ürünün tüm Türkiye’ye ve dünyaya tanıtılması için bir kadın kooperatifi kurduk. Pazarlama noktasında da kadın kooperatifimiz aracılığıyla büyük marketlere de ulaştıracağız bu eşsiz lezzetimizi.”
Büyüknalçacı, tarlada kadınlarla birlikte verilen emeğin zorluklarına şahit olunca Karacadağ pirincinin değerinin daha da anlaşıldığını sözlerine ekledi.
“Zorluğu kadar lezzeti de var”
Ailesine ait tarlada çeltik ekimi yapan Sevda Gülçer de kadınlar olarak erkeklerle tarlalarını ektiklerini aktardı.
Pirinçlerinin tadının güzel olduğunu fakat yetiştirilmesinin bir o kadar zor olduğunu dile getiren Gülçer, “Önce taşlarını ayıklıyoruz. Nisan, mayıs ayı gibi ekimini yapıyoruz. Zorluğu kadar lezzeti de var. Karacadağ pirincinin herkese ulaşmasını ve bu lezzetin her sofrada olmasını istiyoruz. Bu lezzete, ekiminden harmanına, harmanından sofrasına kadar kadınların eli değiyor.” ifadelerini kullandı.
Beyzanur Gülçer ise Karacadağ’ın zorlu arazilerinde doğup büyüdüklerini kaydetti.
“Karacadağ’ın incisi” olarak bilinen pirincin tarladan sofraya kadınların elinden geçerek geldiğini vurgulayan Gülçer, “Ekimini, biçimini kadınlar yapıyor. Tarladaki taşların toplanmasında, çeltiğin sulanmasında erkeklere yardım ediyoruz.” dedi.
Çınar Kadın Kooperatifi ile de kadınların daha çok öne çıktığını ifade eden Gülçer, kooperatifin pirinci tanıtımı konusunda yardımcı olduğunu dile getirdi.
Gülçer, “Karacadağ pirinci denilince emek akla geliyor. Kadını, çocuğu, erkeği, yaşlısı, hepimiz tarlalarımızı ekip birlikte biçiyoruz.” dedi.
“40 gün içerisinde tükeniyor”
Karacadağ pirincinin önemli ekim sahalarından olan Yarımkaş köyünün muhtarı Mehmet Sait Gülçer de Karacadağ pirincinin yüzde 100 insan gücü ve alın teriyle yetiştirildiğini bildirdi.
Tescillenmesinin ve markalaşmasının pirince çok büyük değer kattığını belirten Gülçer, “Daha önce Karacadağ pirincini bu yörede yaşayıp da lezzetini alanlar kullanıyordu. Eskiden bazen 2 yıl pirinç elimizde kalırdı. Şu anda 40 gün içerisinde tükeniyor. Çünkü hem lezzetli hem tescillendiği için her yerde tanıtılıyor. Bu lezzete alışan başka pirinç yemez.” diye konuştu. (AA)