İran-Suriye, BAE-Suudi Arabistan: Dengeler değişir mi?
İran, Suriye olaylarının yaşandığı süreçte açık bir şekilde Beşar Esad’ın yanında yer aldığını belirtti. Yaşanılan siyasi olaylar ve gelişmelerin her biri gözler önündeydi. İran’ın Esad rejiminin yanında yer alması, askeri, lojistik, en önemlisi politik destek vermesi İran’ın bölgedeki gizli siyasetini ortaya çıkardı. İran’ın milli çıkarlarının peşinden koşması ve Şia’ya herhangi bir yardımda bulunmaması bunun delilidir. Hizbullah’a destek veren Iran, ayni mezhepten olmayan Suriye rejimine açık destek vermektedir.
İran ve Suriye İsrail’e baskıyı artırmak için ve Filistin ve Lübnan olayları şekillendirmek amacıyla, Hizbullah ve Hamas’ın askeri yardım yaptılar ve hâlâ da yapıyorlar. Her iki ülke diğerinin yardımı olmadan bölgedeki kendi kişisel hedeflerine ulaşmanın imkansız olduğunun farkındadır. Hatta Suriye içinde oluşan mevcut kriz ve istikrarsızlık derinden İran’ın bölgedeki hedeflerini başarmasını etkilemektedir. İşte İran’ın Esad’ı iktidarda tutma nedeni ve Suriye halkının isteklerine karşı çıkarak ona tam destek sağlama sebebi budur. Beşar rejimini desteklemek için İran’ın muazzam çabaları ve harcanan milyarlara rağmen, sonuç hala belirsizdir.
Son dönemde Ortadoğu bölgesindeki gelişmeleri BAE-Suudi Arabistan, İran-Suriye ve Katar-Türkiye gibi önemli ittifak merkezlerinin şekillendirdiğini söyleyebiliriz. Suudi Arabistan ve BAE’nin var olan gerilimlere rağmen çok boyutlu ilişkilerini güçlü şekilde devam ettirmeleri söz konusu aktörlerin, ittifak ilişkilerinde geçmişteki tam bağlılık yerine esnek bağlılığı tercih etmeye başladıklarına işaret etmektedir. Suudi Arabistan-BAE ittifakındaki söz konusu yeni tercih,
İran’ı tehdit olarak görüp Suriye’yi Arap dünyasına yaklaştırarak, tamamen İran’dan kopararak bu tehdidi yok etmeye çalışmak.Bu konuyla alakalı Duvar’dan Hediye Levent’in bugünkü yazısında Lübnan Nahar Gazetesi’ne düzenli analizler yazan, bölgenin önde gelen medya kuruluşlarında sık sık yorumcu olarak yer alan Sarkis Kassarjian ile röportajının bir kısmını aktaralım
Esad BAE’ye niye gitti?
Ziyaretin zamanlaması belki sürpriz olabilir ama ziyaretin kendisi sürpriz değildi. BAE Dışişleri Bakanı (2021 sonunda) Şam’a geldi. Demeçlerde “Sayın Esad’ı davet ettik” ifadesi vardı.
BAE, Suriye’ye karşı çok sert politika yürütmedi. BAE’nin Suriye ile ilgili bütün demeçlerine bak, 2012-2013 yılında yapılmış sadece bir açıklama var. BAE dışişleri bakanının Suriye’nin Dostları toplantısında bir konuşması var sadece. Zaten o toplantıya da gidip Şam’ı övemezdi.
Diğer taraftan Cumhurbaşkanı Esad’ın kız kardeşi BAE ile Şam arasında gidip geliyordu. Şam’a yakın çok sayıda iş adamı ki bazıları (ABD’nin) yaptırım listesinde ama BAE’ye gidip geliyorlardı.
BAE’nin politikasını Suudi Arabistan ve Katar’dan ayrı tutmalıyız. Şunu da eklemeliyiz, BAE Suudi Arabistan ya da Bahreyn gibi İran ile ilişkilerini kesmedi.
Sürpriz zamanlamasındaydı. Ziyaret Ukrayna savaşının başlamasından, (Yemen’de İran destekli) Husilerin BAE’yi insansız hava araçları ile vurmasından sonra geldi.
Bence bu ziyaretin en önemli konusu İran… Yani en önemli nokta BAE’nin Suriye’yi artık İran-Körfez ülkeleri ve özellikle de İran-BAE ilişkilerinde denge unsuru olarak görmesi.
Bu nasıl olacak? Ayrıca kısa süre önce İsrail’de ABD, BAE, Mısır dışişleri bakanlarının katıldığı zirve yapıldı ve “ortak tehdit İran” açıklaması yapıldı.
BAE hep buna benzer açıklamalar yapıyor ama İran ile ticari ilişkileri asla kesmiyor.
Suriye nasıl denge unsuru olacak? Hatırlarsan BAE’den (Ulusal Güvenlik Başkanı) Tahnun İran’a da gitti. Ama o ziyarete rağmen Husilerin BAE’yi vurmasından sonra şöyle düşündüler; İran ile doğrudan diplomasi kapısı açmak çok işe yaramadı, bir de Suriye kanalıyla deneyelim.
(BAE’ye göre) Suriye ekonomik açıdan ne kadar zayıflarsa ve İran da ABD ile nükleer anlaşma yaparak daha rahat nefes alırsa Suriye’deki etkisi daha fazla büyür, ekonomik destek üzerinden Suriye’deki siyasette daha fazla etkili olur. Bunların olmaması için “Suriye’yi yeniden Arap dünyasına kazandıralım” çabası var.
BAE’nin bakışına göre; Suriye’yi (2012 yılında Arap Birliği üyeliğini askıya alarak) çıkardık. Ne kazandık? İran’a daha geniş alan sağladık.
Mısır, Mursi dönemi hariç Suriye’ye karşı hep ılımlıydı. Şimdi neden Suriye’nin Arap Birliği’ne dönüşü konusunda tarafsız kalmaya çalışıyor?
Son dönemde Mısır’ın siyaseti genel olarak Suudi Arabistan siyasetine paralel ilerler. Mısır’daki ekonomik kriz, son enflasyon artışı ile Mısır lirasının değer kaybında da olduğu gibi Mısır’ın yardımına ilk koşan ülke Suudi Arabistan’dır.
Mesela Türkiye-Mısır ilişkilerinin normalleşmesine bak. Eğer Türkiye’nin Mısır ile ilişkileri düzelirse hemen Suudi Arabistan ile de normalleşir.
Peki Suudi Arabistan neden Suriye’ye karşı hala çok sert?
İran öfkesinden kaynaklanıyor. Suudi Arabistan İran’ı tehdit olarak değerlendiriyor. Suudi Arabistan’ın Suriye’ye şartı, İran’ın Suriye’den çıkması.
BAE ile Suudi Arabistan İran’ı tehdit olarak görüyorlar ancak BAE, Suriye’yi Arap dünyasına yaklaştırarak Suudi Arabistan tamamen İran’dan kopararak bu tehdidi yok etmeye çalışıyor.
BAE diyor ki, Suriye Arap dünyasına dönsün, bize yönelik her adım Suriye’yi İran’dan bir adım uzaklaştırır.
“İran Suriye’den tamamen çıksın” ifadesinden kasıt ne?
Suriye ile İran arasındaki siyasi paralellik ve mutakabat. Mesela, Yemen’deki Husiler Suudi Arabistan’ı vurduğunda bütün Arap ülkeleri kınıyor, Suriye kınamıyor ve terör saldırısı olarak görmüyor. Suriye’nin Hizbullah ile ilişkisi, Lübnan siyasetindeki yeri; bu savaşa kadar (2011’de başlayan Arap Ayaklanması) İran ve Suriye ilişkisi böyle değildi. Savaştan sonra çok yakınlaştılar.
Esad’ın BAE ziyareti somut bir sonuç doğurur mu?
Kesin olan şey, (BAE’nin Suriye’deki) enerji sektörüne çok büyük yatırımları olacak. Özellikle güneş enerjisi, petrole dayalı olmayan enerji sektöründe BAE çok iyi.
BAE açısından kazançlı bir yatırım olacak. Suriye Devleti açısından enerji olmadığında sanayi de olmuyor, tarım da olmuyor.
Bir de son yıllarda BAE’nin öne çıkardığı (soft power) yumuşak güç açısından BAE’nin Suriye’deki popülaritesi artar. “BAE’nin yatırımları ile evimize elektrik geliyor” düşüncesi ile Şam’a yakın Suriyelilerin körfez ülkelerine bakışı değişebilir.
Suriyeliler arasında BAE’ye çok büyük sempati hep vardı. Hani 90’larda Amerikan Rüyası vardı ya; Amerika’da yaşamak, okumak, çalışmak… Suriyeliler açısından BAE öyle bir yer.
Bir de Ukrayna savaşı var. Bütün dünyada enerji, gıda krizleri konuşuluyor.
Denizin içinde olanı bir bardak suyla korkutamazsın. Suriyeliler için Ukrayna savaşı sebebiyle enerji krizi öyle bir şey. Rusya dost ülkelere gıda vermeye devam edeceğini söyledi.
Ukrayna savaşını (Şam’a yakın olan) Suriyeliler şöyle görüyor; yıllardır Suriye’ye yaptırımlar uygulayan, sürekli vurmakla tehdit eden Amerika’ya karşı bir ülke savaşıyor. Sokaklarda, makalelerde, her yerde şunu söylüyorlar; artık tek kutuplu dünya yok olacak, çok kutupluluğa geçilecek. Bu da Suriye’ye siyaset ve ekonomi açılarından daha çok alan açacak.
Peki, Ukrayna’ya yoğunlaşan Rusya’nın Suriye’de nüfuzu azalır mı ya da Amerika Rusya’yı Suriye’de sıkıştırmak ister mi? Mesela Kürtler konusunda bir gelişme olur mu?
Amerika kolay kolay Kürtlere “gidin Ruslara sorun çıkarın” demez. Dese de Kürtler yapmaz zaten. Amerika Türkiye’nin tepkisini de düşünür. Ayrıca Türkiye var, İran var, Rusya var.
Ukrayna savaşı 3.üncü dünya savaşı değil ki, Rusya her yerden askeri, siyasi olarak çekilip her şeyini Ukrayna’ya yığsın.
“Türkiye, Ukrayna savaşında Rusya’nın istediğini yapmazsa Rusya intikamını Suriye’de, İdlip’te alır” diyenler var, ben hiç katılmıyorum bunlara.
Türkiye ve Rusya, öyle bir noktaya gelmezler.
Soruyu tersten soralım; Rusya’ya yönelik yaptırımlara Türkiye katılmak istemiyor ve Rusya açısından bu çok önemli. Rusya, Ukrayna konusunda Türkiye’nin gönlünü hoş tutmak için Suriye’de daha fazla alan açar mı?
O da olmaz. Türkiye’deki ekonomik şartlarda Rus oligarklara kanal açmak Türkiye’nin gönlünü hoş tutmaktır. Aynı şeyi nerede gördük? İran’da. İran yaptırımları Türkiye kanalı ile deliyordu ama Suriye sahasında iki ülke karşı cephelerdeydi.
Ama Rusya için Türkiye en iyi seçenek olsa da tek seçenek değil. İran için Türkiye’nin alternatifi yoktu.
Suriye’den Ukrayna’ya savaşmaya giden çok insan olduğu söyleniyor.
Rus medyası (Daha önce Şam’a muhalif olan ancak Rusya’nın arabuluculuğu ile anlaşma yapan) silahlı gruplardan gidenler var dedi.
Benim sahadan takip ettiğim kadarıyla ne Rusya ile ne de Rusya’ya karşı organize olup topluca gidenler yok. Ne kadar saklamaya çalışırlarsa çalışsınlar, böyle şeyler ortaya çıkar.
Rusya’nın Ukrayna’da tutukladığı Cezayir, Mısır pasaportlu birkaç kişi var. Bunlar daha önce (İdlip’i yöneten) Heyet Tahrir Şam saflarında savaşmış ama “Heyet Tahrir Şam Ukrayna’ya savaşçı gönderiyor” diyemeyiz. Bunlar cihatçı da olabilir, paralı asker de olabilir. Topluca gidiş yok ama şahsi, Wagner gibi şirketler üzerinden gidenler olabilir.
İdlip’de bir operasyon beklentisi var mı? Kürtlerle Şam arasındaki ilişkiler ne durumda?
İkisinde de her şey durmuş durumda. Suriye’nin siyasi açılımlarına bağlı olarak bu konuların seyri de değişecek. Mesela, Suriye’nin Arap Birliği’ne geri dönmesi gibi açılımlarla Şam’ın konumu daha da güçlenecek.
Suriye’nin şu anda hedefleri daha çok (bölgeye yönelik) siyasi açılım, daha çok ülke ile ilişkileri normalleştirme…
Bir de Suriye’de Türkiye’nin 2023 seçimleri de bekleniyor. Muhalefet, “biz gelirsek Şam ile konuşacağız” diyor, bu önemli bir şey.