İran Kürt bölgeleri benzeri görülmemiş şekilde baskı altında
22 yaşındaki Kürt Mahsa (Jina) Amini’nin 16 Eylül’deki ölümüyle tetiklenen ve üç ayına girmekte olan isyanda göstericilere karşı maalesef ağır silahlar kullanılıyor.
İran’daki üç ayına girmekte olan kitlesel ayaklanmanın başlangıcından bu yana, görülmedik biçimde baskı altında olan birçok Kürt şehri son günlerde ön safhada yer alıyor. Kürt bölgelerindeki insan haklarına ilişkin durumu gözlemleyen Henhaw İnsan Hakları Örgütü’ne göre, 15 ve 21 Kasım tarihleri arasında -bölgede- en az 42 sivil öldürüldü. Özellikle Bukan, Javanrud, Mahabad ve Piranşar gibi şehirlerde gösterilere müdahaleler çığırından çıkmış durumda.
Hengaw’ın tespitlerine göre, gösterilerin başlangıcından bu yana Kürt bölgelerinde 14’ü çocuk olmak üzere en az 112 sivil öldürüldü. İran İnsan Hakları Aktivistleri Ajansı (HRANA) ise ülke çapındaki bilançoyu, 427 kişinin öldüğü şeklinde bildiriyor.
İran İslam Cumhuriyeti Resmi Haber Ajansı (IRNA), 21 Kasım’da pek görülmedik tarzda Javanrud’a devrim muhafızlarının (ülkenin ideolojik ordusu) gönderildiğini ve halka ateş açıldığı gerçeğini doğruladı. Oysa bu, gösterileri bastırmaya katılan çeşitli güvenlik güçlerinin aleni bir şekilde silaha başvurmalarının nadiren olduğunu ileri sürerken oluyor.
Javanrud’da devrim muhafızlarının şehirdeki iki askeri üsse saldırma niyetinde olan silahlı kişilerle karşı karşıya geldikleri yönündeki İran Haber Ajansı’nın iddialarını Le Monde’un görüştüğü insan haklarını koruma örgütleri gibi yerel kaynaklar reddediyor. Javanrud’da yaşayan Soran’a göre (haber kaynaklarını rejimin olası bir yöneliminden korumak amacıyla, makaledeki diğer isimlerde olduğu gibi sahte isimle veriyoruz) “Rejim, bölücü teröristler olduğumuzu söyleyerek üzerimize gerçek mermilerle ateş ediyor. Tahran’dan çok fazla destek mesajı aldık. Bu da gösteriyor ki rejimin propagandası bir işe yaramıyor.”
“Şehir onlara ait”
İran baştan başa, 16 Eylül’de ahlak polisi tarafından başörtüsünü “uygunsuz” taktığı gerekçesiyle gözaltına alınan Kürt orijinli Mahsa (Jina) Amini’nin ölümüyle daha önce görülmemiş ölçekte bir ayaklanmayla karşı karşıya. İranlı sosyologlarca “devrimin ayak sesleri” ya da “devrimci ayaklanma” olarak nitelenen bu hareket, ülkenin dört bir yanına temas edip İran İslam Cumhuriyeti tarafından haksızlığa uğrayan herkesi birleştirdi.
1979 devriminden beri Tahran’a karşı bir direniş geleneği yaratan Kürt bölgeleri özellikle son bir haftadır çok hareketli. 2019 yılındaki “hayat pahalılığı”na karşı yapılan geniş çaplı gösterileri bastırma esnasında yaşamını yitirenlerin anısına, 15 ve 17 Kasım tarihleri arasında ülkenin her tarafında sosyal ağlar üzerinden bir protesto çağrısı yapıldı. O yıl, sadece üç gün içerisinde en az 300 insan öldürülmüştü. Geçen hafta aynı tarihlerde, birçok İran şehri daha büyük gösterilerde sahne alarak protestoların yayılmaya devam edeceği izlenimi verdi. Diğer İran bölgelerinde olduğu gibi Kürt bölgelerinde de gösteriler esnasındaki her bir ölüm kitleleri daha da öfkelendiriyor ve cenaze törenlerini rejime karşı yeni bir protestoya dönüştürüyor.
Ülkenin diğer bölgelerinde şimdilik sessiz kalan bej renkli üniformalarıyla bilinen Devrim Muhafızları, Kürt bölgelerinde çekilmiş videolarda ise açıkça görülüyor. Javanrud şehrindeki yurttaşlar, otomatik silahlar, doçka ve 12.7 kalibrelik ağır makinelilerin kullanıldığını aktarıyorlar. Javanrudlu Samira bu durumu, “Geceleri buralar gerçek bir cehennem. Sağır edici atışlar altında uyuyamıyoruz. Gündüzleri ise herkes mermiler altında koşarak, muhafızlar el koymasın diye [aileleri ölüm nedeni konusunda susturmak için rejimin uyguladığı yaygın bir pratik] evlerde tuttukları cenazeleri korumak için buz arıyor” sözleriyle ifade ediyor.
Burada epey sayıda yaralı var ancak askerler tarafından tutuklanma korkusuyla hastaneye gitmeye cesaret edemiyorlar. Soran’ın ifadesine göre, “Bir arkadaşımız mermiyle ağır bir şekilde yaralandı ve komşu bir şehre götürüldü. Yerel doktor ve hemşireler onunla ilgilendiler. Diğer birçoğu da onun durumunda.” Diğer Kürt şehirleri gibi Javanrud da baskı aygıtlarınca eziliyor. Samira’nın ifadesiyle, “Her sokağın girişinde onlarca sivil ya da üniformalı asker var. Şehir onlara ait. Girişlere barikat kurmuşlar ve dışarıdan tıbbi yardımların gelmesini engelliyorlar.”
Ünlü futbolcunun tutuklanması
Aynı atmosfer Bukan şehrinde de hüküm sürüyor. İran’ın kuzeybatısında yer alan bu şehrin yurttaşlarından Maryam yaşananları şöyle dile getiriyor:
“Her yerde kontrol noktası var. Akşam altıdan sonra hiç kimse sokağa çıkamıyor. Çıktığında ise askerler seni durdurup çantanı ve telefonunu arıyor. İlaç namına hiçbir şey yok. Sadece bir internet operatörü çalışıyor. Herkes grevde.”
Mahabad ve Kukan şehirlerinde, askerler evleri arayıp gençleri ve gösterilere katılmış oldukları tespit edilen kadınları tutukluyor. Birçoğu ise evlerini terk etmeyi tercih ediyor. Pariste bulunan Kürdistan İnsan Hakları Ağı (KHRN) yöneticisi Fatemeh Karimi’ye göre, “Kürt bölgelerinde İslami Cumhuriyet gerçek yüzünü gösteriyor. Bunu yapabilir çünkü Kürt bölgeleri marjinal durumdalar. Meşhed gibi dini şehirlerle karşılaştırıldığında buraları bastırmak onlara görünürde pek de pahalıya mal olmuyor.”
KHRN, 24 Kasım Cuma günü, mermilerle yaralanan Shamal Khadiripour adlı göstericinin Mahabad’da hayatını kaybettiğini doğruladı. Kürt bölgelerinden, sadece Diyandareh ve Bukan gibi şehirlerde sürdürülen grev için ulusal düzeyde bir genel grev çağrısı yapıldı. Aynı gün Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, İran’daki gösterilere müdahaleler esnasındaki ihlalleri incelemek üzere uluslararası bir heyetin oluşturulmasını oyladı. İran İslam Cumhuriyeti ise tüm suçlamaları reddedip, “Başka bir ülkeden hesap sorma meşruiyetleri yok” diyerek ABD, Fransa, İngiltere ve Almanya gibi Batı ülkelerini kınadı.
İnsan Hakları Konseyi’ndeki görüşmeler sürerken, Fars Haber Ajansı, Kürt orijinli ünlü futbolcu Voria Ghafouri’nin tutuklandığını bildirdi. Gösterilerin başlangıcından beri iktidara karşıtlığını aktif bir şekilde dile getiren Ghafouri, “Devlete karşı propaganda yapmak ve Milli Takım’a hakaret edip Milli Takım’ın itibarına leke sürmekle” suçlanıyor. Kendisine yönelik suçlamalardan biri diğeri ise “Rejime karşı propaganda yapmak!” (Ghazal Golshiri / https://www.lemonde.fr)