İran Erbil’e attığı füzelerle Irak Kürdistan Bölgesi’nin yanı sıra Türkiye’yi de hedef aldı
İran ile Türkiye arasında soğuk rüzgarların estiği konuyla ilgili herkesin malumudur. Erbil’e atılan füzelerin de doğrudan bu soğuk rüzgarlarla bağlantılı olduğu gizlenemeyecek kadar ortadadır.
Tahran, füzeleri Erbil’e attı ancak mesajı Irak Kürdistan Bölgesi ve KDP’den daha ziyade Türkiye’ye.
Serbest Ferhan Sindi Independent Türkçe için yazdığı yazısında böyle diyordu. Çarpıcı yazısının devamı da şöyle:
Erdoğan-Neçirvan görüşmesinden sonra İran harekete geçti.
İran, Türkiye ve İsrail’in ilişkileri normalleştirme arayışlarının ardından İran 20 Ocak’ta Ankara’ya verdiği doğalgazı kesti.
Çünkü Türkiye ve İsrail, Kıbrıs ve Yunanistan’dan Avrupa’ya gaz akışını sağlayacak EastMed projesini hayata geçirmeyi planlıyor.
Bu olursa İran Avrupa’ya gaz satamayacak ve Türkiye’nin doğalgaz ihtiyacı azalacak.
Türkiye, İran’ın kestiği gazı tartışırken Irak Kürdistan Bölgesi (IKB) Başkanı Neçirvan Barzani Ankara’yı ziyaret etti ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştü.
Erdoğan ile Barzani görüşmesinde Kürdistan doğalgazının ihracı konuşuldu.
Erdoğan, görüşmeyi şöyle anlattı:
Neçirvan Barzani, Irak’ın kuzeyinde de olsa biz onunla Irak’ın merkezini de konuşabiliriz ve konuştuk. İnşallah Irak doğalgazıyla ilgili de anlaşmalarımızı yapıp oradan kazan-kazan esasına göre hem onlar kazanacak hem de biz kazanmış olacağız.
Erdoğan’ın bu açıklaması IKB’nin İran’ın birinci hedefi haline getirdi.
Bu kez Rusya da devreye girdi ve biri bölgesel, diğeri küresel iki gücün baskısıyla Irak Federal Mahkemesi, IKB’nin petrol ve doğalgaz satışı yapamayacağına hükmetti.
İran, mahkeme yoluyla Erbil yönetiminin iradesini ipotek altına almayı amaçladı.
Erbil, mahkemenin verdiği kararın anayasaya uygun olmadığını ve siyasi amaçlarla aldığını yüksek bir sesle söyleyince Irak hükümeti ve Sadr grubu mahkeme ile uyumlu hareket etmedi.
İran’a mesafeli olan taraflar Kürtlerle uzlaşma yolunu tercih etti.
KDP, İran’ı kızdıracak birçok adımı aynı anda attı
Mahkeme Irak Kürdistan Bölgesi’nin petrol ve doğalgaz ihracatıyla ilgili karar almakla yetinmedi; Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) cumhurbaşkanı adayı Hoşyar Zebari’yi de veto etti.
Bunun nedeni ise KDP’nin, Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) adayı Berhem Salih’i kabul etmemesiydi.
Sadr ve Sünniler, ittifak kurdukları KDP’nin adayını desteklediği için KYB’li Berhem Salih’in kazanma şansı kalmıyor.
Bu nedenle İran devreye girdi ve kendisine yakın Salih’in seçilmesi için mahkeme ve diğer baskı unsurları üzerinden KDP’nin elini zayıflatmaya çalıştı.
KDP, cumhurbaşkanı adayı konusunda geri adım atmayınca İran muhtelif baskı mekanizmalarını devreye koymanın arayışına girdi.
Bu esnada IKB Başkanı Neçirvan Barzani, Antalya’da Erdoğan ve Çavuşoğlu ile görüştü.
Bu görüşmelerde enerji konusu da gündeme geldi. Bu görüşmeden birgün sonra ise İran, Erbil’i balistik füzelerle hedef aldı.
Saldırının görüşmeden sonra yapılması tesadüf müydü?
Bu sorunun cevabının “evet” olduğunu kabul edelim.
Peki, füzelerle hedef alınan yer neresi?
Kar Grup Yönetim Kurulu Başkanı Şeyh Baz’ın evi. Kar Grup nedir? Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki enerji ihracatını organize eden şirket.
Türkiye ile Kürdistan Bölgesi arasında doğalgaz alanında anlaşmanın imzalanması halinde boru hatının döşenmesi ve diğer altyapı işlerini yürütecek olan şirket Kar Grup’tur.
İran, Erbil saldırısıyla Erdoğan’ı hedef aldı
O da mı tesadüf? Peki, kabul edelim bunu da.
İran rejimine ait gazeteler, neden “Tebriz’den atılan füzeler Erdoğan’ı salladı” manşetleri kullandı.
Bütün İran basını neden füze saldırısıyla Erdoğan’ı hedef aldı?
Erdoğan saldırıyla ilgili hiçbir açıklama yapmadı. Türkiye Dışişleri Bakanlığı yazılı açıklamayla kınamakla yetindi. Türkiye’de bunun ötesine giden herhangi bir haber ya da açıklama yapılmadı.
İran buna rağmen Türkiye’yi ve Erdoğan’ı hedef almaktan vazgeçmedi. Daha sonra ise resmi olarak saldırıyı üstlendiler ve MOSSAD üssünü vurduklarını iddia ettiler.
İsrail’in işin içine katılmasının nedeni, Türkiye’nin Telaviv yönetimiyle ilişkileri iyileştirmesi ve bu ülke ile girdiği doğalgaz projesidir.
İsrail Cumhurbaşkanı’nın Ankara ziyareti tam bu denkleme uygun düşüyor.
Tahran’ın asıl vurmak istediği yer Ankara ancak zayıf olanın Kürtler olduğunu bildiği için gücü ona yetti.
Çünkü Türkiye Kürdistan doğalgazını alırsa İran bu ülkeye karşı büyük bir kozunu kaybedecek.
IKB yönetimi ve KDP’nin bölgede eli güçlenecek. İran’ın hiç kabul etmeyeceği bir şey bu.
İran, KDP’nin elini zayıflatmak için Süleymaniye’de darbe yapabilir
Konuyla bağlantılı bir diğer önemli gelişme de Süleymaniye’de yaşananlar. Bu ayrı bir yazının konusu olacağı için detaylı girmeyeceğim.
KYB’de Bafil KDP’ye yaklaştığı için İran onu da cezalandırmak istiyor. Şimdilik sadece bazı adımlar attırmakla yetindi; ancak eğer Bafil yalnız kalırsa onu devirecektir.
İran, KDP’nin elinin güçlenmesine asla müsaade etmek istemeyecektir. O nedenle KDP ile uyumlu çalışmak isteyen Bafil’i köşeye sıkıştırmak için her yolu deneyecektir.
İran’ın bölgedeki kartlarından birisi de PKK’dir. Erbil saldırısının ardından PKK medyası harekete geçti.
Vurulan Şeyh Baz’ın evinin Mossad karargahı olduğu dezenformasyonunu yaymak için İran basınından daha iştahlı bir performans sergiledi.
PKK, bu denklemde kendisine verilen rolü iyi icra ediyor. Cemil Bayık’ın “Irak’ın bölünmesine izin verilmemelidir” çıkışını da buraya eklersek tablo daha da netleşir sanırım.
Türkiye kazan-kazan politikası izlerse tüm bölge kazanır
Şimdi toparlayacak olursak şunu söyleyebiliriz: İran’ın Erbil saldırısı IKB yönetimine karşı yapıldı ancak mesaj Türkiye’yedir.
Türkiye, referandumda Tahran’ın yanında yer alarak Kerkük ve Musul gibi bölgelerin de İran’ın hegemonyasına girmesine hizmet etti.
Türkiye 2014’te olduğu gibi Kürtlerle yeni bir iş birliğine girer ve bölgedeki doğalgazı alırsa bu iki taraf içinde büyük bir adım olur.
Rusya’nın Ukrayna saldırısı bağlamında Batı ve ABD’nin de destekleyeceği bir projedir bu.
Türkiye, Kürt fobisini aşamayıp Kürtler kazanır diye bu projeden vazgeçerse İran’ın Erbil yönetimine baskı yapması için neden de kalmaz.
Yani demek o ki Erbil Türkiye ile yaptığı ve yapacağı anlaşmaların bedelini ödüyor.
Çünkü Erdoğan’ın dediği gibi bunun “kazan-kazan” esasına dayandığını düşünüyor. Böyle olursa sadece Erbil-Ankara değil, tüm bölge kazanır.