Makaleler

Irak Kürdistan Bölgesi doğalgazı dünyanın gündeminde

Irak Kürdistan Bölgesi (IKB), 25 Eylül’de yaptığı referandum nedeniyle 16 Ekim’de yaşadığı olayların ardından merkezi hükümet ile ilişkilerinde yeni bir sayfa açtı ve Bağdat’taki yönetimde aktif bir aktör olarak yer alacak stratejiler izledi.


İran’ın en büyük sorunu Sadr-KDP-Sünni birlikteliği

KDP, 10 Ekim’de yapılan Irak Meclis seçimlerinin ardından elde ettiği 31 sandalye ile tarihi bir başarı yakaladı ve 2003’ten sonraki ilk süreçte izlediği siyasete geri döndü. KDP, seçim öncesinde Sadr ve Sünniler ile kararlaştırdığı ittifakı hayata geçirdi.

İran’a bağlı siyasi gruplar seçimlerde varlık gösteremedi ve doğrudan Tahran’a bağlı olan grupların elde ettiği sandalye sayısı 70 dolaylarında kaldı. Seçim sonucu İran’ı çok öfkelendirdi ve birkaç defa itiraz etmelerine rağmen bir netice elde edemediler. 

9 Ocak’ta toplanan Meclis, Sünnilerden Muhammed Halbusi’yi başkan olarak seçti ve bunun ardından en geç 9 Şubat’a kadar cumhurbaşkanının da seçilmesi gerekiyordu.

7 Şubat’ta yapılması kararlaştırılan cumhurbaşkanı seçimleri KDP adayı Hoşyar Zebari’nin yüksek federal mahkeme tarafından veto edilmesi nedeniyle yapılmadı. 

Bunun ardından Sadr-KDP-Sünniler koalisyon kurma görüşmelerine hız verdi ve Sadr ile Sünniler, KDP’li cumhurbaşkanı adayına destek vereceğini açıkladı.

Bu gelişmeler olurken İran 13 Mart’ta Erbil’e 13 balistik füze attı. Bu füzeler hem doğalgaz meselesi hem de cumhurbaşkanı konusuyla direkt bağlantılıydı. 

Zira, KDP Erbil’in yanı sıra Bağdat’ı da yönetmeye talip olmuştu ve İran’ın razı olmayacağı bir durumdu. Iraklı analistler ve yorumcuların ekseriyeti, Tahran’ın KDP’ye Bağdat’ı yönetmeye izin vermeyeceği konusunda hemfikir. Ancak bence oluşan uluslararası kamuoyu ve bölgesel konjonktürü atlıyorlar. 


KDP’nin Bağdat’ı yönetmeye talip olması Tahran’ı kızdırdı

KDP, Bağdat’ı yönetmeye talip ve bu Tahran izin vermek istemese de mümkün bir şey. Çünkü ülkenin halihazırda en itibarlı ve nisbeten bağımsız çizgiye sahip yapıları Sadr ve Sünniler onun yanında.

KDP yönetmeye talip derken, IKB perspektifinden baktığım için bu ifadeyi kullanıyorum, yoksa Başbakan adayı Sadr grubundan olacak.

İran’ın Erbil’e attığı füzelerin ardından KDP-Sadr-Sünniler 23 Mart’ta “Vatanın kurtarılması koalisyonu”nu kurdu ve Sadr grubundan Cafer Sadr, KDP’den de Reber Ahmed’i cumhurbaşkanı adayı gösterdi. 

Bu koalisyon tarihi bir adım oldu ve ilk defa İran’a mesafeli güçlü bir ittifak meydana geldi. Bu nedenle İran, tüm imkanlarını cumhurbaşkanının seçilmemesi ve hükümetin kurulmaması için seferber etti.

Kanun Devleti lideri Nuri Maliki, Haşdi Şabi liderleri Hadi Amiri ve Kays Haz Ali, Ammar el-Hekim ve Haydar İbadi de “Koordinasyon Çerçevesi” adını verdikleri ittifakı kurdu ve KYB’de hemen bu grubun yanında yer aldı.

İran’a yakın gruplar, yönetime talip olma, hükümet kurma ya da buna benzer siyasetleri bir kenara bırakarak cumhurbaşkanlığı seçimi ve hükümetin kurulmasının önünü tıkama stratejisi izliyor. 

Bu çevrelerin halihazırda bütün çaba ve gayretleri 110 vekilin cumhurbaşkanlığı seçimi oturumuna katılmasını engellemek ve süreci tıkamak. Başka hiçbir amaçları kalmamış durumda.

Sadr-KDP-Sünniler ise kendi ittifaklarını koruyor ve 220 vekil toplayamazlarsa başka yollara başvuracaklarının sinyalini veriyor.

Sadr, İrancı partilere bayram sonrasına kadar süre tanıdı, hükümet kurabilirseniz siz kurun dedi. Bu partilerin kuracak gücü olmadığı için şu an siyaset sahnesinde yaprak kıpırdamıyor.


IKB doğalgazı rezervleri ve siyasi dengeler

Bu kadar şeyi neden anlattım? Çünkü Irak’ta şu an bütün siyaset ve ülke meseleleri IKB doğalgazına kilitlenmiş halde. Nedeni de İran’ın Irak üzerindeki inkar edilemez etkisi ve baskısı.

İran, Irak’ın yargısı, askeriyesi, bürokrasisi, dini kurumları ve sosyal örgütlenmeleri dahil olmak üzere tüm alanlarına hakim. 

Örneğin bir tane Şiinin olmadığı Musul’da açılan Hüseyniyelere ayrılan bütçenin Irak’a ne gibi faydası olacağını kimse sorgulayamıyor.

Kerkük’te ya da Selahaddin’de Hamaney, Süleymani ve Humeyni’nin posterlerinin ne anlama geldiğini soran yok. Çünkü Haşdi Şabi ile İran buralarda resmen askeri gücünü konuşlandırdı.

IKB, şu ana kadar tespit edilmiş 5 trilyon 700 milyar metreküp doğalgaz rezervine sahip. Bu dünyadaki doğalgaz rezervlerinin toplamda yüzde 3’üne denk geliyor. Dünyada en fazla doğalgaz rezervi 47 trilyon Rusya ve ardından 34 trilyon İran’da bulunuyor. 

IKB, rezerv açısından Katar’ın ardından dünyada 6. Sırada yer alıyor. Bu çok büyük bir kaynak. Bu gazın işletilmesi ve dünya piyasalarına sürülmesiyle hem IKB’nin hem de Irak’ın kaderi değişecektir. Zira, Irak’ın da 6 noktasında doğalgaz rezervleri bulunuyor. 

Irak’ın diğer bölgelerindeki rezervlerin ortaya çıkarılmasını İran engelliyor. Bunun nedeni de Irak’ın şu anda İran’dan doğalgaz ihraç eden bir ülke konumunda olması.

Irak’ın İran’dan doğalgaz alması İran için maddi açıdan büyük bir gelir getirmiyor ancak bu ülke üzerindeki hegemonyasını sürdürmesi için önemli bir kart.


IKB doğalgaz rezervleriyle dünyanın gündemine girdi

Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesinin ardından IKB’nin doğalgaz kaynaklarının gündeme gelmesi tesadüf değildir, çünkü uzun zamandır gündemde olan bir konuydu. 

Rusya-Ukrayna meselesiyle birlikte IKB Başkanı Neçirvan Barzani, Şubat ayında Türkiye’yi ziyaret etti ve gaz konusu gündeme geldi. Ardından Mesrur Barzani, Katar ve BAE’ye ziyaretler gerçekleştirdi. Bu ziyaretlerde de gaz konusu başlıca meseleler arasında yer aldı.

Mesrur Barzani, BAE’de yaptığı konuşmada, Türkiye ve Avrupa’nın doğalgaz tedarikçisi olabileceklerini açık açık söyledi.

Gelişmeler bununla kalmadı, Mesrur Barzani geçen hafta İstanbul’da Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştü. Bu hafta ise Londra’ya gitti ve İngiltere Başbakanı Boris Johnson tarafından sıcak bir ilgiyle karşılandı.

Mesrur Barzani, Londra’da bir dizi önemli görüşme yaptı ve tüm bunlarda doğalgaz konusu ana gündemler arasında yer aldı. 

Bilindiği gibi İngiltere Rusya’ya karşı Ukrayna’ya destek veren ülkelerin başında geliyor. Johnson kısa bir süre önce Kiev’de Zelenskiy ile sokakları dolaştı ve Rusya’ya resmen meydan okudu. 

Avrupa’nın birçok ülkesi ve ABD, Rusya’nın petrol ve doğalgazına yaptırım uygulamaya hazırlanıyor ve bunun için alternatifler arıyorlar.

Tam bu esnada Barzani’nin yaptığı bu ziyaretler tesadüf olarak değerlendirilebilir mi?

Reuters, Barzani’nin Londra ziyaretiyle birlikte IKB doğalgazına dikkat çeken bir özel haber yayınladı ve bunun Avrupa ülkeleri için önemini anlattı. 

KDP’nin Bağdat’ı yönetmeye talip olduğu doğru, çünkü Bağdat olmadan Erbil’in eli kolu bağlı kalıyor. Tam olarak bu nedenle Londra’da Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde (Chatham House) konuşan Barzani, Irak için konfederalizm modelini sundu.

Barzani, Sünnilerin de Musul, Selahaddin, Enbar ve Bakuba’da federasyon kurması gerektiğini söyledi. 

Barzani, Basra’nın petrol yatakları üzerinde olduğunu ancak en basit altyapı hizmetinden dahi mahrum olduğunu dile getirirken bunun bölgesel güçlerin müdahalesinden kaynaklandığını da eklemeyi ihmal etmedi.

İşte tam olarak bunun için İran KDP’ye Bağdat’ı yönetmeye izin vermek istemeyecek ve daha birçok füze atacaktır belki fakat günün sonunda bu olacaktır.

Çünkü şu an Sadr-KDP-Sünni koalisyonunu aşacak hiçbir güç bulunmuyor. Sadr, İrancı gruplara da taviz vermeye yanaşmıyor.

Bu nedenle ABD ve İngiltere’nin de meseleye ağırlık vermesiyle KDP, Bağdat’ta hükümetin ortağı olacak ve IKB doğalgazı projesi de hayata geçme şansı bulacak. Riskler büyük ancak konjonktür de hiç bu kadar müsait olmamıştı. (Independent Türkçe)

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu