Edirne, İmralı, Ankara, Diyarbakır hesapları!
Cumhuriyet yazarlarından Mustafa Balbay Cumhurbaşkanı ve iktidardaki AKP’nin genel başkanının geçen günkü konuşmasından yola çıkarak bugünkü yazısında Edirne İmralı ve Ankara arasındaki hesaplaşmayı farklı bir şekilde ele aldı. Yazı şöyle:
Turgut Özal’ın, PKK için “üç beş çapulcu” dediği 1980’li yılların ortasından, Erdal İnönü’nün, “Ülkemizin bütün kentleri TBMM’de temsil edilmeli” deyip milletvekili listelerini paylaştığı 1990’lı yılların başından beri Türkiye’nin terörle mücadele, iç barışını koruma, demokrasiyi özgürlüklerle güvenlik dengesinde güçlendirme mücadelesini yazıcı gözüyle izliyoruz.
40 yıla yaklaşan zaman diliminde devletin konuya bakışı sık sık çatallaştı, şaşılaştı! Gün oldu, “Dağda silah tutacaklarına ovada siyaset yapsınlar” dendi… Gün oldu, “son teröristi bitirene dek” diye başlayan cümlelerle operasyon üstüne operasyon düzenlendi.
Özal’dan beri dokuz kez, kamuoyunda “eve dönüş yasası” diye bilinen yasal düzenleme yapıldı. Hedef, terör örgütüne katılmış olanları kurtarmaktı. Dokuz yasanın ikisi AKP iktidarı döneminde çıkarıldı.
Her seferinde “eve dönüş” yerine “başa dönüş” yaşandı!
İktidarlar “şiddetli devlet” ile “şefkatli devlet” arasında gidip geldiler.
***
Tüm bu gidip gelmelerde her şeye karşın olabildiğince net bir duruş oldu. Örneğin eve dönüş yasası uygulanacaksa bilinirdi ki bu yönde bir irade “deneniyor”… Tersi ise gelsin “devlet için kurşun atan, kurşun yiyen”!
Ta ki AKP iktidarına dek…
Ne zaman şiddetli ne zaman şefkatli belli değil. Çoğunlukla ikisi de… Aralarındaki tonlarla birlikte!
Son örnek Erdoğan’ın şu sözü:
“Edirne’deki İmralı’dakine hesap verecek!”
Ne oluyor?
Habur mahkemelerinden bu yana duyduğumuz en ilginç yargılama, hesap verme yöntemlerinden biri mi?
Cümlenin Türkçesi şu:
Selahattin Demirtaş, Abdullah Öcalan’a hesap verecek!
Demirtaş kim?
Altı yıldır tutuklu yargılanmakta olan HDP eski genel başkanı…
Öcalan kim?
23 yıldır hapiste olan, terör hükümlüsü, terör örgütü lideri…
Demirtaş’ın Öcalan’a hesap vereceğini de bu ülkenin Cumhurbaşkanı ve iktidardaki AKP’nin genel başkanı söylüyor!
Şahsım, bir yandan muhalefet partilerini terör örgütü ile işbirliği yapmakla suçluyor bir yandan da kendi tarifiyle terör örgütü ile adı bütünleşmiş olanlardan birini sanık, ötekini onun yargılayıcısı yerine koyuyor…
Terör örgütünün başına genellikle “bölücü” tanımı konur. Bu tablodan şu mu çıkıyor:
Bölücü örgütün içinde bölücülük yapmak için taraflar arasında hakem olmak!
Neresinden baksanız sakat…
Ekonomide bir iddiaları var:
Türk tipi modeller…
Bunun ekonomiyi nereye götürdüğünü görüyoruz.
Şimdi terörle mücadele için benzer bir yola girilmiş görünüyor!
***
Bütün bunlar bir seçim daha kazanmak için!
Bunun görünen yüzü HDP ile ilgili hesaplar. Temmuzda Diyarbakır’a gidip “Açılım masasını ben devirmedim” diyen Erdoğan, şimdi Meclis’te görmek istemediklerini sıralıyor!
Bütün bunların bir gerisinde HDP’nin önümüzdeki seçimlerde izleyeceği politikayı etkilemek var.
Bir yandan HDP hakkında en ağır adımları at…
Bir yandan HDP’yi etki edebileceklere zarf at…
Edirne’deki rehin tutulan mı?
İmralı’daki pazarlık yapılan mı?
Ankara kulislerinde günün sonu hep seçimlere çıkıyor. Sızan haberler o ki AKP, HDP’yi şu planı kabul etmeye zorluyor:
Cumhurbaşkanlığı’nda oyunu bize ver, milletvekilliğinde önünü açalım, istediğin kadar vekil çıkar!