Politika

Bakan Çavuşoğlu: Bizim için Harkov’da dökülen kan ile Halep’te dökülen kan birdir

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Pakistan’daki İslam İşbirliği Teşkilatı 48. Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda yaptığı açıklamada, “Bizim için Harkov’da dökülen kan ile Halep’te dökülen kan birdir” dedi.

İslam İşbirliği Teşkilatı 48. Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı Çalışma Oturumu’nda konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu “Batı Trakya’da 7 asırdır, Kıbrıs’ta 5 asırdır ezan-ı muhammediyeyi canlı tutan Müslüman Türkler, 21’inci asırda temel haklarından mahrum” dedi.

Bakan Çavuşoğlu konuşmasına şöyle başladı;

“Toplantımızın teması ‘Birlik, Adalet ve Kalkınma İçin Ortaklık.’ Bu temanın bir slogandan ibaret kalmaması, içinin somut adımlarla doldurulması lazım. Çünkü ancak birlik olduğumuzda muvaffak oluruz. BM Genel Kurulu tarafından geçen hafta Christchurch saldırısının yıldönümü, Uluslararası İslam Karşıtlığıyla Mücadele Günü kabul edilmesi bizim hepimizin ortak başarısıdır. Yine 2018’de Filistin konusunda kabul edilen tarihi BM Genel Kurul kararı, bir başka başarımız. 2011’de BM İnsan Hakları tarafından kabul edilen ayrımcılıkla mücadele kararı yine birliğimizin sonucudur.”

KUDÜS, ŞAM, HALEP, KABİL GİBİ MEDENİYETLERİMİZİN KLASİK MERKEZLERİ TAHRİP OLDU”         

Öz eleştiri yapılması gerektiğini vurgulayan Çavuşoğlu, “Türkçe’de bir söz var, dost acı söyler, bugün dostlar meclisindeyiz. Öz eleştiri yapıp ‘önce kendi evimize nasıl çeki düzen veririz’ diye çalışmalıyız. Dünyamız zor günlerden geçiyor. Avrupa’daki savaş herkesi etkiliyor. Çıkarların insani değerlerin önüne geçtiği ve ahlaki değerlerin zayıflatılmaya çalışıldığı bir dönem. Mutluluğu tüketimle özdeştiren bir anlayış, tabiatı tahrip eden bir tüketim hırsı. İslam’ın 14 asırlık kültürü, sanatı, medeniyeti, ilim ve irfanı yeniden keşfedilmeyi bekliyor. Kudüs, Şam, Halep, Kabil gibi medeniyetlerimizin klasik merkezleri tahrip oldu. Kimliklerini yitirdi. Birçok İslam ülkesinin adı savaş, terör, acı ve katliamlarla anılır oldu. İşgal altındaki Kudüs-ü Şerif’te asırlardır nesilden nesile mülklere zorla el konuluyor” ifadelerini kullandı.

BİZİM İÇİN HARKİV’DE DÖKÜLEN KAN İLE HALEP’TE DÖKÜLEN KAN BİR”

Çavuşoğlu konuşmasına şöyle devam etti;

“Batı Trakya’da 7 asırdır, Kıbrıs’ta 5 asırdır ezan-ı muhammediyeyi canlı tutan Müslüman Türkler, 21’inci asırda temel haklarından mahrum. Keşmir’deki kardeşlerimizin temel hakları ihlal ediliyor. Avrupa’da İslam düşmanlığı yükseliyor. Çin’de Uygur Türkleri ve diğer Müslümanlar dini haklarını ve kültürel kimliklerini korumada zorluklarla karşı karşıya.  En fazla Müslümana ev sahipliği yapan ülkelerden biri olan Hindistan’da başörtüsü hakkı reddediliyor. Rohingyalar artık dünyanın dikkatini bile çekmiyor. Libya’da Suriye’de, Yemen’de kardeş kanı akmaya devam ediyor. Bugün Ukrayna’da yaşanan, hepimizin karşı çıktığı savaş çifte standardı da göz önüne serdi. ‘Burası Ortadoğu değil, Afganistan değil, neden kan dökülüyor’ diyenleri de duyduk. Bizim için Harkiv’de dökülen kan ile Halep’te dökülen kan bir. Çünkü bizim medeniyetimiz bunu buyuruyor.”

“AVRUPA’DA İSLAM DÜŞMANLIĞI YÜKSELİYOR”

Çavuşoğlu konuşmasının devamında, Avrupa’daki İslam düşmanlığının artığını belirterek, “Çin’de Uygur Türkleri ve diğer Müslümanlar dini haklarını ve kültürel kimliklerini korumada zorluklarla karşı karşıya. En fazla Müslümana ev sahipliği yapan ülkelerden biri olan Hindistan’da başörtüsü hakkı reddediliyor. Rohingyalar, artık dünyanın dikkatini bile çekmiyor. Libya’da, Suriye’de, Yemen’de kardeş kanı akmaya devam ediyor. Bugün Ukrayna’da yaşanan ve hepimizin karşı çıktığı savaş çifte standardı da göz önüne serdi. Burası Orta Doğu, Afganistan değil neden kan dökülüyor diyenleri de duyduk. Bizim için Harkov’da dökülen kan ile Halep’te dökülen kan birdir. Çünkü bizim medeniyetimiz bunu buyuruyor. Değerli kardeşlerim, İslam dünyasının içinde bulunduğu durumun sorumlusu kim? Başkalarını suçlamak en kolay iş. Peki bu neyi değiştiriyor? Neyi değiştirebiliyoruz? Önce kendimizi hesaba çekmemiz lazım. Peygamber Efendimiz(s.a.v.), müminlerin bir vücuda benzediğini ve vücudun bir yeri hasta olduğu zaman diğer uzuvlarının da bundan rahatsız olduklarını söylüyor. İslam alemi Saraybosna’dan Urumçi’ye Bahçesaray’dan Sana’ya, Mali’den Mora’ya çeşitli dertlerden muzdarip. Geri kalanımız bu rahatsızlığı duyuyor muyuz? Türkiye ile anlaşmazlığınız var diye Kıbrıs’taki, Batı Trakya’daki Müslümanların haklarına sahip çıkmaktan geri durmak hakkaniyetli olur mu? Uygur Türklerinin durumunu görmezlikten gelmek doğru mu? Müslüman devletler bu ülkelerle sorun yaşasın demiyoruz tam tersine iyi ilişkilerimizi Müslüman toplumların durumunu iyileştirmek için kullanalım diyoruz. İşte İslam İşbirliği Teşkilatı olarak bizim hepimizin ortak davası var. Ümmet olarak tek vücut olursak karşımıza çıkan her engeli aşarız” ifadelerini kullandı.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu