ABD’nin kaosla baş başa bıraktığı ikinci ülke: Irak
11 Eylül saldırıları gerekçesiyle 7 Ekim 2001’de Afganistan’a giren ABD, 20 yıl sonra geride iç karışıklık bırakarak gitti. Aynı süreç şimdi Irak’ta yaşanabilir. Kimyasal silah bahanesiyle 18 yıl önce işgal edilen Irak’ta geriye yıkım, kan ve kaos kalıyor.
İkisi de Müslümanların yoğunlukta yaşadığı ülkeler. Birisi Ortadoğu’da, diğeri Uzak Doğu’da stratejik noktada.
Birisi işgalci güçlere kök söktüren Hindi Kuş Dağları’yla ünlü Afganistan, diğeri bir zamanlar “Bin Bir Gece Masalları”nın yaşandığı ve anlatıldığı Irak.
Bilindiği gibi Afganistan, 1979’da başlayıp uzun süren Sovyetler Birliği’ne (Bugünkü Rusya) geçit vermeyen bir ülkeydi.
Rusları yenilgiye uğratıp iç çatışmaların baş gösterdiği Afganistan, 11 Eylül’de Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon’a yapılan uçaklı saldırıdan sonra Amerika Birleşik Devletleri’nin hedefi oldu.
Saldırıdan hemen sonra dönemin ABD Başkanı George W. Bush, “terörle mücadele” iddiasıyla Afganistan’ı işaret etti.
Çok kısa bir zaman sonra tarihler 7 Ekim 2001’i gösterdiğinde, ABD, Afganistan’ı bombaladı.
Bu ülkede 20 yıl kalan kendisi de büyük can kaybı veren ve trilyon dolar harcayan ABD, bu yıl itibarıyla Afganistan’ı terk etmek zorunda kaldı.
ABD güçlerinin çekmesinden sonra 10 gün içinde Afganistan, Taliban’ın yönetimine geçti.
Amerika, çok uluslu koalisyon güçleriyle Afganistan’a girdikten iki yıl sonra bu defa da Irak’ı işgal etmenin planlarını yürürlüğe koydu.
“Özgürlük Operasyonu”
“Saddam Hüseyin’in elinde kitlesel ölümlere neden olabilecek biyolojik ve kimyasal silahlar olduğunu” iddia etti.
Yine aynı ABD Başkanı George W. Bush “Irak, ileri derecede konsantre edilmiş alüminyum tüpler ve uranyumu zenginleştirecek teknik donanım satın alarak, nükleer silah geliştirme girişiminde bulundu. Aldığımız istihbaratlar hiçbir şüpheye yer bırakmıyor. Irak rejimi, şimdiye kadar hiç denenmemiş ölümcül bazı silahlara sahip bulunmaktadır ve yenilerini de üretmektedir” iddialarında bulundu.
Tony Blair – George W. Bush / Fotoğraf: Reuters
Büyük Krallık Başbakanı Tony Blair de “Irak kimyasal ve biyolojik silahlara sahiptir. Saddam bunları üretmeye devam etti ve şimdi de kullanmak niyetindedir” diyerek Bush’u destekliyordu.
İddiaların ardı arkası kesilmedi. Saddam’ın seyyar laboratuvar kurarak biyolojik silahlar kısa sürede çok daha fazlasını üretebilecek kapasiteye sahip olduğu öne sürülüyordu.
İşgali için yeterli delil sunamayan ABD ve Birleşik Krallık öncülüğünde kurulan koalisyon gücü, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) onay çıkmasını beklemeden Irak’a saldırı kararı aldı.
Tarihler 20 Mart 2003’ü gösterdiğinde “Özgürlük Operasyonu” adı verilen işgal harekatı başladı.
Irak’a ait askeri ve siyasi merkezler, Baas rejiminin önemli noktaları ani hava saldırılarıyla hedef alındı.
Savaş, ABD ordusuna iliştirilen basının gözüyle dünyaya nakledildi.
Irak’ın düzenli ordusu tıpkı ABD’nin kurduğu ve silahlandırdığı Afganistan ordusunun Taliban karşısında tutunamayışı gibi kısa bir süre içinde tamamen çöktü, birçok asker savaşmadan teslim olmayı tercih etti ya da kaçtı.
Yüzbinlerce insan öldü
9 Nisan’da başkent Bağdat tamamen düştü. Saddam’ın heykellerinin yıkıldığı anlar savaşın unutulmaz görüntüleri olarak hafızalarda kaldı.
Saddam Hüseyin’in heykelinin devrilme anı işgalin simgesi oldu / Fotoğraf: Reuters
Saraylar, devlet kurumları yağmalandı, yıkıldı. 13 Aralık’ta Saddam Hüseyin yakalandı.
Irak’ın devrik diktatörünün, saçı sakalı birbirine karışmış görüntüsü dünyaya servis edildi.
İran-Irak savaşında ABD ve Batı’nın destek verdiği Saddam, yaklaşık 3 sene sonra, 30 Aralık 2006 tarihinde idam edildi.
Ne olduysa da bundan sonra oldu. ABD işgalinde yüzbinlerce insan öldü. Milyona yakın kadın dul kaldı. 500 bin çocuk hayatını kaybetti.
Ülke fiili olarak üçe bölündü. Musul (Ninova), Enbar (Ramadi), Selahattin (Tikrit) ve Diyala Sünni Arapların, Erbil, Duhok, Süleymaniye, Kerkük ve Halepçe Kürtlerin denetimine geçerken diğer illerde ise Şii Araplar hakim oldu.
Tartışmalı bölgeler konusunda referandum yapılmadı. ABD ve çok uluslu koalisyon güçlerin girişimiyle hazırlanan Irak Anayasası, ülke için hiçbir zaman birleştirici bir özellik taşımadı.
Oysa Irak, Orta Doğu’da yer alan stratejik mevkisiyle, sahip olduğu petrol rezervleri ile Körfez’in önemli ülkelerinden biri durumunda.
Irak bir ara (savaştan önce), Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden sonra dünyanın en büyük üçüncü petrol rezervine sahipti.
Halkın büyük kesimi yoksul
Amerika’yla savaştan ve işgalden sonra üretimde önemli düşüşler oldu. Fakat doğal rezerv sıralamasındaki yerini hala koruyor. Ekonomisi temelini petrol ihracatı oluşturuyor.
Irak zengin petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip bir ülke konumunda bulunuyor
Zengin petrol ve doğalgaz rezervine sahip olmasına karşı, halkın büyük kesimi yoksul.
Kaynakların büyük bölümü işgalle birlikte ülkeye yerleşen çok uluslu şirketler tarafından işletiliyor.
Hatta Bağdat Havalimanı gibi bazı yerlerin güvenliği ve işletmesini de Amerikalı şirketler gerçekleştiriyor.
Yazının Tamamı:https://www.indyturk.com/node/453331/d%C3%BCnya/abdnin-kaosla-ba%C5%9F-ba%C5%9Fa-b%C4%B1rakt%C4%B1%C4%9F%C4%B1-ikinci-%C3%BClke-irak