Ortadoğu

Irak’ta siyasi kriz derinleşiyor

Irak’ta iki Şii grup, yaklaşık bir yıldır ortak bir başbakan üzerinde anlaşamıyor. Parlamento önünde oturma eylemi düzenleyen Şii gruplar, ülkeyi hızla siyasi bir çıkmaza doğru sürüklüyor.

Cumartesi günü düzenlenmesi planlanan büyük miting, Şii lider Mukteda el Sadr tarafından, gösterilerin şiddet olaylarına dönüşebileceği endişesiyle iptal edildi. Daha sonra Twitter üzerinden bir mesaj paylaşarak “Iraklıların kanı, her şeyden daha değerlidir” açıklamasını yapan El Sadr, Irak’taki en güçlü siyasi aktörlerin başında geliyor. Şii liderin adını taşıyan Sadr Bloku, geçen yılın ekim ayındaki parlamento seçimlerinde en fazla oyu almıştı. Ancak tek başına iktidara gelebilecek çoğunluğu elde edemedi. Koalisyon kurma girişimleri başarısız olunca da Sadr Bloku milletvekilleri, liderlerinin talimatıyla toplu olarak görevlerinden istifa etti.

Geçtiğimiz temmuz sonunda Sadr’ın destekçileri, Irak parlamentosunu bastı ve o zamandan beri parlamento önünde oturma eylemi yapıyorlar. Yolsuzluğa son verilmesini ve yabancıların etkisinden arındırılmış bir hükümet talep ediyorlar. Ancak bunu yaparken, en büyük rakipleri olan ve geçen hafta sonunda oturma eylemi başlatan İran yanlısı Şii Ulusal İttifakı’nı da kışkırttılar.

Diyalog çağrısı

El Sadr’ın, bağımsız Başbakan Mustafa El Kâzımi tarafından düzenlenen liderler zirvesine katılmaması, Irak’taki siyasi gerginliklerin kısa vadede çözümsüz kalmaya devam edeceği gerçeğini iyice perçinledi. Irak Ulusal İstihbarat Servisi’nin eski başkanı olan ve yaklaşık iki yıldır görevde bulunan geçici hükümetin başkanı el Kâzımi, toplantının amacının, “Mevcut siyasi krize çözüm bulmaya yönelik ciddi bir diyalog başlatmak” olduğunu açıkladı.

Başbakanlık basın ofisi, toplantının sona ermesinin ardından Sadr’ın boş kalan sandalyesini de gösteren bir fotoğraf yayınladı. Söz konusu fotoğrafla

“Kapımız her zaman, herkese açık” mesajı verilmeye çalışıldı.

Nitekim Irak basınında yer alan değerlendirmelere bakılacak olursa, toplantının sonuç bildirgesi Sadr Bloku tarafından da olumlu karşılandı. Mukteda el Sadr’ın, bir sonraki liderler zirvesine en azından bir temsilcisi gönderebileceği yorumları yapılıyor.

Alman Sosyal Demokrat Partisi SPD’ye yakınlığı ile bilinen Friedrich Ebert Vakfı’nın Amman Bürosu’ndaki Irak Koordinatörü Sarah Hepp, toplantının tüm katılımcılarla gerçekleşmemiş olmasının, Bağdat’ta siyasi uzlaşmanın hâlâ çok uzakta olduğunu gösterdiğini söylüyor. Hepp, DW’ye verdiği mülakatta “Irak’ta geçtiğimiz sonbahardan bu yana zaten siyasi bir çıkmaz yaşanıyor. Şimdi parlamentoya düzenlenen baskın, bazı siyasi grupların müzakere masasında daha fazla kalmayacağının da bir göstergesi” değerlendirmesini yapıyor.

Parlamentonun feshedilmesi isteniyor

Gerginliklerin başlangıç noktası, geçtiğimiz yıl Ekim ayında yapılan seçimlere dayanıyor. Parlamentoya seçilen gruplar, şu ana kadar yeni bir başbakan üzerinde anlaşamadı. Son olarak İran yanlısı Ulusal Şii İttifakı, başbakanlık görevi için eski bakan Muhammed Şii el Sudani’yi önerdi. Ancak El Sadr ve destekçileri, bu öneriye karşı çıktı. Bir önceki dönemde insan haklarından sorumlu bakan olarak görev yapan Şii el Sudani, tartışmalı eski Başbakan Nuri el Maliki’nin bir uzantısı olarak görülüyor.

İran yanlısı Şiiler derhal bir hükümet kurulmasını savunurken, El Sadr’ın destekçileri parlamentonun feshedilmesini ve yeni seçimlerin yapılmasını talep ediyor. Birkaç gün önce Yüksek Yargı Konseyi, parlamentoyu feshetme yetkisinin bulunmadığını açıkladı.

Şu ana kadar mitingler büyük ölçüde barışçıl geçti. Ancak Hepp’e göre, bu durumun en önemli nedeni, İslam dininde her türlü şiddet eyleminin yasaklandığı, Hicrî takvimdeki dört haram aydan ilki olan kutsal Muharrem ayının idrak edilmesi. Hepp, protestoların Muharrem ayının sona ermesiyle tırmanma ihtimalinin göz ardı edilemeyeceğini söylüyor.

Ancak Hamburg Iraklılar Cemiyeti Sözcüsü Dia el Şekerci, şiddetin tırmanmasının ilgili herkes için siyasi riskler taşıdığını da hatırlatıyor: “Şiddetin tırmanmasından sorumlu olanlar, bunun bedelini gelecek seçimlerde oy kaybederek ödeyeceklerdir.” 1980’de Irak’tan kaçan ve uzun süredir Almanya’nın Hamburg kentinde yaşayan Şekerci, “Pek çok Iraklı, Şiilerin iç çekişmeleriyle ilgilenmiyor. Büyük çoğunluk, sadece istikrarlı bir Irak istiyor” diyor.

Geniş çaplı protesto endişesi

Sarah Hepp de benzer bir görüşe sahip. Şiiler ve Sünniler arasındaki rekabetin üstesinden gelen, mezhepsel olmayan bir Irak devleti kurulmasını talep eden ve yolsuzluğun sona ermesini hedefleyerek 2019’da bir dizi gösteri düzenleyen protesto hareketine katılan aktivistlerle görüşen Hepp, izlenimlerini şöyle özetliyor:

“Aktivistler bize, birçok genç Iraklının müstakbel hükümeti, siyasi ve sosyal ilerlemeyi ne ölçüde sağlayabileceğine göre değerlendireceğini söyledi. Dahası, muhataplarım durumun durağanlaşması ya da daha da kötüleşmesi halinde, yeniden sokağa çıkmaya hazır olduklarını da vurguladı. Ancak böyle bir durumda, nüfusun şu ana kadar oldukça pasif olan diğer kesimlerinin de sokaklara dökülebileceğini tahmin ediyorum.”(DW)

Related Articles

Back to top button