Mesud Barzani’den Bağdat’a Açık Mesajlar

Mesud Barzani, Erbil’den Basra’ya kadar tüm illerin sorunlarını savunacaklarını belirterek, ‘adaylarımız kendilerini yalnız Kürtlerin değil tüm Iraklıların temsilcisi olarak görmeli’ dedi.
Başkan Mesud Barzani, Şems TV’ye verdiği özel röportajda Irak’ın siyasi durumu, yaklaşan federal seçimler, Erbil-Bağdat ilişkileri ve Kürdistan Bölgesi’nin gelişimi hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Barzani, Irak Kürdistan Bölgesi’nin son 25 yılda altyapı, ekonomi ve hizmetler alanında ilerleme kaydettiğini belirtti. Elektrik, su ve planlı kalkınma projelerinin bu başarının temelini oluşturduğunu ifade etti.
“Kürdistan’da irade, planlama ve uygulama var” diyen Barzani, bazı Arap vilayetlerinden gelen heyetlerin bölgedeki gelişimi takdir ettiğini aktardı.
Barzani, Bağdat yönetiminde planlama eksikliği, yolsuzluk ve siyasi kurumların etkili çalışmamasını eleştirdi. Federal Mahkeme’nin siyasallaştığını savunarak, mahkemenin anayasal çerçeveye dönmesi gerektiğini söyledi.
Barzani, maaş kesintileri ve bütçe anlaşmazlıklarının Kürdistan Bölgesi’ne zarar verdiğini ve bu uygulamaların devam etmemesi gerektiğini belirtti.
KDP’nin ilk etapta seçimleri boykot etmeyi değerlendirdiğini, ancak reform yanlısı siyasi güçlerle iş birliği ihtimali doğunca seçime katılma kararı aldığını söyledi.
Seçim yasası eleştirilerine devam eden Başkan Barzani, şunları kaydetti:
“Tek seçim bölgesi kimsenin hakkını çiğnemez, herkes gerçek boyutuna ve kendi hakkına ulaşır. Örneğin, neden Basra’dan biri Erbil’deki bir adaya oy vermekten mahrum edilsin ya da tam tersi? Erbil’de bir sandalyenin değeri 40 bin oy iken, orta veya güneydeki bir vilayette bu, iki ya da üç bin oyla (mümkün) olabilir. Katılım oranı önemli değil, sandalyelerin değeri belirlenmiş durumda; bu adaletsizliktir.”
Başkan Barzani, sözlerini şöyle tamamladı:
“2003’te rejimin devrilmesinden sonra yeni bir Irak kurmak için çok çaba harcadık. Zamanımın çoğunu Bağdat’ta geçirdim; sadakatle ve dürüstlükle tüm Irak’a hizmet etmek için çalıştık. Ancak zamanla bu isteğin engellerle karşılaştığını ve karşıt isteklerin olduğunu anladık. Bu yüzden durum, bizi işi oradaki (ehil) insanlara devretmeye zorladı.”



