Mehmet Metiner: DEM’in gözünde PKK’lı olmayan Kürt değildir
Yeni Şafak yazarı Mehmet Metiner, bugünkü köşe yazısında, Türkiye ve Suriye’deki Kürtlerin kimlik ve temsil sorunları üzerine odaklandı. Metiner, Kürtlerin sadece PKK ile özdeşleştirilmesinin, hem Türkiye’deki hem de Suriye’deki Kürtler için büyük bir sorun olduğunu öne sürdü.
Metiner’in yazısı şöyle:
Kürt denilince sadece PKK’nın akla gelmesi, çok ciddi bir sorunumuz.
PKK dışındaki, en önemlisi de PKK’nın Baasçı ideolojisine ve terör yöntemine karşı çıkan bizim gibi milyonlarca Kürdün en büyük sorunu.
Sadece Türkiye Kürtlerinin değil Suriye Kürtlerinin de sorunu bu.
Kürtleri ve Kürtlüğü PKK denklemi içine yerleştirerek konuşanlar biz Kürtleri iki kez mağdur ediyorlar.
PKK karşıtı Türk ırkçı-faşist çevrelerin bakış açısı da bu, PKK’nın siyasi aparatı olan DEM Parti’nin bakış açısı da bu.
ABD-İsrail-Avrupa’nın bakış açısı da.
Onlar PKK’dan bahsederken “Kürtler” diyorlar. “Kürtler bizim DEAŞ ile mücadelemizde sadık müttefiklerimizdirler.”
Diyelim ki DEAŞ tamamen Kürtlerden müteşekkil bir örgüt olmuş olsaydı da ABD-İsrail-Avrupa cenahının bakışı değişmeyecekti. Yine DEAŞ’tan “İslamcı terör örgütü” olarak bahsedeceklerdi, PKK’dan da “Kürtler” diye…
Tersinden bakalım: Diyelim ki PKK “İslamcı”, DEAŞ “Laikçi-seküler” ve dahi ABD-İsrail aparatı olsaydı bugün PKK için denilenin aynısı DEAŞ için denilecekti.
PKK gerçekten “Kürt” olduğu için değil ve yalnızca ideolojisi Baasçı-seküler olduğu için değil evvelemirde ABD-İsrail çıkarlarına hizmet ettiği için “Kürtler” diye sahipleniliyor.
ABD-İsrail gerçekten Kürtlerin Suriye’de kazanım elde etmelerini istiyorlarsa orada PKK dışında toplumsal ve siyasal temsil açısından çok daha güçlü Kürtler var, sözgelimi Barzani’nin partisine mensup olan Esed’in Baasçı rejimine de karşı olan Kürtler var, niçin onları değil de ısrarla PKK’yı destekliyorlar?
PKK Suriye’deki Kürtleri baskıladığında, onların siyasi temsilcilerini ve kanaat önderlerini yok ettiğinde ve yüzbinlercesini de Erbil ve Türkiye’ye göç ettirdiğinde niçin “Kürtleri yalnız bırakmayız!” diyenler PKK’nın bu öldürme ve sindirme politikalarına arka çıktılar? Yoksa PKK’nın yok edip göçe zorladıkları Kürt değil miydi?
DEM Parti’nin Kürtler ve Kürtlük bahsinde konuşmaya hakkı yok.
Hele hele Recep Tayyip Erdoğan gibi Kürt inkarını ve zulmünü sonlandıran bir lidere, dorunun çözümü için nasıl çaba sarfettiği bilinen Hakan Fidan gibi birine söz söyleme hakları hiç yok.
Zalim Esed işbirlikçisi bu Kürt Baasçılarının gerçekte nasıl Kürdüfobik olduklarını artık yüksek sesle konuşmanın vakti geldi de geçiyor.
Kürt denilince sadece PKK diyen ve her şeyin merkezine PKK’yı oturtan DEM zihniyetini bu açıdan eleştiriyor değilim.
DEM, PKK’nın siyasi aparatı olduğu için tam da böyle yapmak zorunda. Başka türlü bir beklenti hem ham hayal hem de nâ-mümkün.
DEM’in gözünde PKK’lı olmayan Kürt değildir. PKK’ya karşı çıkan her Kürt imha edilmesi gereken bir düşmandır. O yüzden PKK’nın Kürt katliamlarının ve baskılama politikalarının en büyük destekçisidir.
Soruyorum: PKK’nın yok ettiği, öldürdüğü ve hicrete mecbur bıraktığı Kürtlerin hakkını DEM’in savunduğunu, bu bahiste PKK’ya tek laf ettiğini hiç duydunuz mu? Suriye’de PKK tarafından yerlerinden yurtlarından edilen mazlum Müslüman Kürtlerin hukukunu savunduğunu hiç duydunuz mu?
Irak’ın Kürdistan bölgesel yönetimi ile Bağdat hükümeti karşı karşıya geldiğinde tercihinin Bağdat Hükümeti’nden yana olduğunu açıklayan PKK yönetimini “Kürtler” veya “Kürtlük” adına hiç eleştirdiğini duydunuz mu?
Duyamazsınız göremezsiniz. Çünkü ne PKK’nın ne de DEM’in asıl hassasiyeti “Kürtler” veya “Kürtlük” değildir.
Siz PKK’nın iktidarda olmayacağı bir “Kürdistan devleti” bile vadetseniz onlar asla razı olmazlar. Tek amaçları, o Baasçı-sosyalist ideolojileriyle beraber kendilerinin bizatihi iktidarda olmaları. Bu olmayacaksa bağımsız bir Kürt devletine bile isyan ederler.
Kürdüfobizm asıl budur işte!
Hakan Fidan’a utanmazca bu bahiste laf söyleyen o DEM’li siyasetçilerin Kürtlerin varlığını dahi tanımayan Baasçı Esed rejimine bir gün olsa tek kelime laf edememenin, utancıyla bir ömür boyu konuşmamaları gerekir gerçekte.
Kürt inkarını Türkiye’de cesaretle sonlandıran Erdoğan’a düşmanlık etmek, Kürt inkarının ve zulmünün müsebbibi olan CHP ile işbirliği yapmak soruyorum size hangi Kürtlük hassasiyetiyle bağdaşıyor?
Esed’in devrilmek üzere olduğu günün arifesinde Kamışlo’da yiğit Kürt halkının sokaklara çıkıp Esed rejimini protesto etmesini veya Şam’a doğru giden özgürlük yürüyüşünü kutlamayı bile yasaklayan PKK’nın savunuculuğunu yapmak bırakınız Kürtlük bahsini özgürlük bahsinde nereye düşer?