Emniyet’te kaset savaşlarının arkasında neler var?
İçişleri Bakanlığı müfettişleri Ankara Emniyeti’ndeki çalışmaları sırasında iddiaları araştırırken, dosyaya bakan polislerin odalarından çıkmalarını yasakladı. Müfettişler, başta Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik olmak üzere ilgili personelin ifadelerini alırken odalarından çıkmalarına izin verdi. Açığa alınan üç polis müdürünün kimliklerine ve silahlarına el konuldu.
Ankara’da suç örgütü lideri Ayhan Bora Kaplan ve ekibine yönelik geçen eylülde başlatılan operasyonlarda, gözaltına alınan Serdar Sertçelik’in sosyal medyadan yayınladığı görüntü kaydının yankıları devam ediyor.
T24 yazarı Tolga Şardan, bugünkü yazısında, Kaplan soruşturmasında Ankara Emniyeti’nde üç amirin görevden uzaklaştırılmasının perde arkasında neler yaşandığına dair yazısı şöyle:
Dosya kapsamında şüpheli konumunda ifade verip iddianamede yer almasına karşın “gizli tanık” yapılan Sertçelik’in iddiaları yeni bir tartışma konusu başlattı.
Sertçelik’in iddiaları halen sosyal medyada yayında. İddiaları yeniden aktarmak yerine yaşananların ne anlama geldiğini anlatmaya çalışayım.
Kaplan soruşturmasını üç ayrı boyutta incelemekte fayda var. Her ne kadar üç boyut birbiriyle bağlantılı olsa da yine de farklı bakışla aktarmak anlamayı kolaylaştıracak.
Korsan CD’den milyon dolarlara uzanan yol
Önce Kaplan’dan başlayım. 2010’ların hemen başında basit bir korsan CD satıcısıyken, şimdilerde hakkında milyon dolarlarla rüşvet verdiği iddiası gündeme gelecek kadar paraya kavuşan Kaplan, kuşkusuz tek başına değildi, hiçbir zaman!
Arkasında siyasetin yanında polis ve adliye başta olmak üzere büyük bir kamu gücünü de aldı. Tabii ki bu işlerin her zaman karşılıklı olduğu da ortada. “Kazan-kazan- kazan” yönteminin hep kazandığı ortam yeşerdi, büyüdü. Sonunda kontrol edilemez hale geldiğinde Kaplan’a “dur” denmeye çalışıldı.
“Çalışıldı” diyorum, zira bugün gelinen tabloda, Kaplan ve ekibiyle ilgili yürütülmesi gereken adli soruşturma, sıradanlığını aşıp, sıra dışı konuma dönüştü.
Sebebi de dosya üzerinden kamu güvenliğini sağlamaktan çok bireysel, siyasi, tarikat ile cemaat merkezinde sürecin istismar edilmesi oldu maalesef.
Ankara Emniyet Müdürü’nün konumu
Ne demek istiyorum, açıklayım sırayla…
Önce Emniyet teşkilatı açısından bakalım yaşananlara.
“Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.” Bu atasözü bir kez daha vücut buldu, Kaplan soruşturması çerçevesinde.
Yakın zamanda “Emniyet içinde ekiplerin birbirleriyle savaş halinde olduğunu” Büyüteç okurları hatırlayacaktır.
Bu noktadan bakıldığında isimler üzerinde daha özel bilgiler vermek gerekecek.
Kaplan soruşturmasını yürüten Ankara Emniyeti’nin başına Soylu döneminden sonra Engin Dinç getirildi. Dinç’in mesleki kariyeri kamuoyunca yakından biliniyor.
Yanı sıra Emniyet İstihbarat hizmetlerinde uzun yıllar görev yapan Dinç’in sırtında Hrant Dink ve Eskişehir’deki akademisyen cinayeti var. Dinç, Dink konusunda aklanmış görünüyor. Ancak bu süreçte siyasetin devreye girip savcı değiştirilmesi dahil birçok etken tartışıldı. Bunu unutmamak lazım. Bu bir.
İkincisi; Dinç, emniyet içinde “Okuyucu” olarak bilinen Nurcu gruplara yakın olarak gösteriliyor. Zaten bunu kendisinin de çeşitli ortamlarda dile getirmekten kaçınmadığı biliniyor. “Okuyucular”, bir dönem aynı çatı altında bütünleştikleri Fetullah Gülen grubu, yani FETÖ ile düşman şimdilerde. Bu iki.
Soylu’nun ekibindeki Servet Yılmaz’ın görevden alınmasından sonra Ankara Emniyet Müdürü yapılacak isim üzerinde mevcut İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya çalışırken, Dinç’in Eskişehir’de birlikte çalıştığı Vali Erol Ayyıldız, Emniyet Genel Müdürü oldu. Dinç’in Emniyet Genel Müdür Yardımcısı olması planlandı.
Ancak iddiaya göre; Cumhurbaşkanlığı’ndan devreye girilmesiyle Dinç, Ankara Emniyet Müdürü yapıldı. “Yukarıdan” devreye giren ismin Cumhurbaşkanlığı Koruma Hizmetleri Genel Müdürü Ramazan Bal olduğu iddia edildi. Bal’ın Dinç’e geçmişten bugüne olan yakınlığını Emniyet’te hemen herkes biliyor artık. Bu üç.
Unutmadan, Soylu’dan sonra, emniyetteki kadro tasfiyesini de Dinç’ten başkası da ülke genelinde yapmadı. Bunu da belirtmek gerekir.
(…)Önemli bir bilgi daha vereyim. Bakan Yerlikaya’nın onayıyla durumu araştırmak amacıyla hafta başında Ankara Emniyeti’ne gelen müfettişler ifade almaya başladı.
Yerlikaya’nın talimatı sonrasında ilginç bir gelişme yaşandı. Normalde böylesi süreçlerde İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu’ndan kıdemli Mülkiye Başmüfettişleri’ne görev verilir.
Ancak bu kez böyle olmadı. Aynı zamanda Teftiş Kurulu Başkan Yardımcılığı’nı yürüten bir başmüfettiş başkanlığında ekip görev aldı.
Müfettiş heyeti, Sertçelik’in iddialarını araştırırken önce Sertçelik’in konumu mercek altına aldı. Gizli tanıkla ilgili evrakı inceledi. Elde edilen bilgiler çerçevesinde şubeden sorumlu Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik ve Şube Müdür Yardımcısı Şevket Demircan başta olmak üzere şubede üst düzey yöneticiler ve Kaplan dosyasına bakan personelin ifadesini aldı.
Müfettişlerin, “anayasal düzenin değiştirilmesi girişimi” iddiasıyla araştırma yaptığı bilgisi var.
Hatta salı gününden itibaren başlayan ve gece yarısına kadar devam eden ifade alımında müfettişler pek görülmeyen uygulama gerçekleştirdi. Şöyle ki; ifadesine başvurulacak personelin odalarından çıkması yasaklandı. Sadece müfettişlerin ifade alması sırasında odalarından çıkmalarına izin verildi. Şüpheli ve bilgi sahibi sıfatıyla ifade verecek olanların birbirleriyle temas kurması önlendi böylelikle.
Ayrıca, bir de işkence ve usule aykırı işlem yapıldığı iddiaları var. Müfettişlerin, suçla mücadeledeki sistemin saygınlığını korumak amacıyla bu iddiaları da araştırmaları elzem elbette.
Kilit isimler ne dedi?
Peki soruşturmanın iki kilit ismi ne ifade verdi?
Emniyet Müdür Yardımcısı Çelik, hakkındaki iddiaları kabul etmedi. İşlemlerin mevzuat çerçevesinde yapıldığını vurguladı.
Diğer isim Demircan ise, topu amirlerine attı. Demircan, tüm işlemlerin sıralı üst amirlerinin bilgisi dahilinde yaptığını kaydetti. Demircan, verdiği bu bilgiyle aynı zamanda Çelik’i de ateşe attı.
Açığa alındılar
Müfettişler, düne kadar yaptıkları çalışmayı ön rapor halinde İçişleri Bakanlığı’na sundu. Bakanlıkta yapılan değerlendirme sonrasında Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’nden sorumlu Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik, Şube Müdürü Kerem Öner ve Şube Müdür Yardımcısı Şevket Demircan, müfettiş raporu sonrasında açığa alındılar. (Mevzuat gereği üç polis müdürünün kimliklerine ve silahlarına el konuldu.)
Dün akşam saatlerinde yaşanan bu gelişme, Ankara Emniyet Müdürü Engin Dinç’in konumunu daha da zorlaştırdı doğal olarak.
Yerlikaya’nın kızgınlığı
Hazırlayacakları rapora göre Bakan Yerlikaya işlem yapacak. Adı geçenler ya aklanacak ya da görevden alınacak.
Ortaya çıkan tablodan Bakan Yerlikaya’nın fazlasıyla rahatsız olduğu belirtiliyor, Bakanlık kaynaklarınca.
Zira göreve geldiğinden bu yana suçların önlenmesi ve suçluların yakalanması konusunda geçmişe göre daha fazla gayret gösteren Yerlikaya’nın, Türkiye’nin son dönemini ortaya koyan Ayhan Bora Kaplan soruşturmasıyla ilgili gündeme gelen iddialar çerçevesinde yakın çevresine kızgınlığını ifade ettiği de yine bakanlık kaynaklarınca ifade ediliyor.
On ayı bulan performansının bir gecede ortadan kalkacak olması ve yapılanların tartışmaya başlanması Yerlikaya’nın kızgınlığının ana sebebi.
Yerlikaya, kızgınlığının sonucu olarak üç polis müdürünü açığa aldı.
Sonuçta, önemli bir dönemden geçiyor Emniyet teşkilatı.
Gelinen bu noktada, bürokrasideki görevlendirmelerde liyakatin önemi bir kez daha öne çıkıyor.