Saldırıya uğradığı için istifa eden doktor: Kaos içindeki Irak’ta bile doktorlar bizden daha saygın
Ankara’da hastası tarafından bıçaklandıktan sonra istifa eden asistan doktor Ertan İskender, “Kimse şiddetle karşı karşıya kalacağını bilerek bu mesleği seçmedi. Bizler kalifiye insanlarız ve zamanında birçok seçeneğimiz olmasına rağmen biz bu mesleği seçtik. Zamanda yolculuk yapabilecek olsam bu riskleri bildiğim için bu yolu seçmem” dedi.
Başkent Ankara’da hastası tarafından bıçaklandıktan sonra görevinden istifa etme kararı alan asistan doktor Ertan İskender, yaşadıklarını RS FM’de Atilla Güner’le Akşam Postası’na anlattı.
‘Emir kulu algısı var’
İskender, “Toplumda hekimlere karşı geçmişten kalan medyanın da provoke ettiği ön yargı var, bu en büyük sıkıntımız. Mecburi hizmet sunmak zorunda olan, herkesin hizmetinde olan emir kulu gibi meslek grubu yansıtılması. Televizyon programlarında ve dizilerde sanki şartlarımız mükemmelmiş gibi sanki lüks villalarda yaşıyormuş, lüks arabalara biniyormuşuz, lüks bir hayat yaşıyormuşuz gibi gösteriliyoruz; halbuki yüzde 99’umuzun şartları bu şekilde değil. Dışarıdan bakıldığında, ‘Lüks yaşıyorlar, bize de o yüzden bakmıyorlar’ gibi bir algı oluşuyor ki hem sistemin yarattığı yük, hem de öyle bir paraya sahip değiliz” ifadelerini kullandı.
‘Günde 110 hastaya baktım’
Poliklinikte çalışırken günde 110 hastaya baktığını hatırladığını ifade eden asistan doktor İskender, şöyle devam etti:
“Randevu sisteminde 5 dakikada bir hasta bakıyoruz gibi gözüküyor ama benim çalıştığım hastanede 5 dakika bile değildi çünkü ortopediye her dakika hasta girişi yapılabiliyordu. Polikinlikte çalışırken günlük 110 hastaya baktığımı hatırlıyorum ama hasta tarafından baktığımız zaman bizim yoğunluğumuzu bilemez. Ben dahil gittiğim bir yerde önümde 30 kişi bekliyorsa ben kişisel olarak söyleyeyim geriliyorum. Hastanın hastaneye giriş anından itibaren böyle bir gerginlik olmuş oluyor. Şiddeti önleyebilmek için hem ön yargıyı hem de eğitim seviyesini yukarıya çıkartmamız gerekiyor. En temel ve en hızlı şekilde yapılması gereken şey yaralanmaya neden olabilecek alet ve silahları sağlık kuruluşlarından içeriye girmesini engelleyebilmek. Benim en kırıldığım konu burası. AVM’ler ve devlet kurumlarında bu düzen sağlanabiliyorken hastanelerde yapılmıyor.”
‘Bunun için doktor olmadık’
İskender, “İstifa etmemin sebebi şuan için psikolojik durumum hasta bakmaya uygun değil. Bir hasta ya da herhangi birisini potansiyel bir tehlike görüyorsanız onu muayene etmeniz de tedavi etmeniz de uygun değil. Çalışan hekimlerin birçoğu potansiyel bir tehlike görüyor karşısındaki tedavi edeceği hastayı. Bu yaşadığım olayda kendimi hem değersiz hissettim hem de yetkililerin bizlere ne kadar önem verdiğini görmüş oldum” diye konuştu.
‘Irak’ta doktor daha mutlu’
Dr. Ertan İskender, Kerküklü bir Türk olduğunu belirterek, hekimlik mesleğinin Irak’taki durumunu şöyle yorumladı:
“Dünyada hiçbir ülkede hekimlik Türkiye’deki kadar değersiz değil. Ben aslen Kerküklüyüm. Irak gibi bir ülkede, gerçekten bir devlet yok orada. Bir oluşum yok ama orada bile hekimler rahat ve mutlu diyebilirim buraya göre. Bu çok acı bir durum Türkiye’de.”
Doktor İskender, “Başka bir ülkede hekimlik yapma planınız var mı?” şeklindeki soruya ise şu yanıtı verdi:
“Bir Türk olarak Türkiye’ye duygusal bağlılığımız var. Bu bağı koparıp başka bir ülkeye gitmek gerçekten çok zor bir karar. Dilerim ki bir şeyler yapılır. Şimdi hissedilmiyor olsa bile 10 sene sonra uzman yetmezliği ve iş yapabilecek hocaların eksikliği görülebilir Türkiye’de.
SALDIRGANIN 22 YILA KADAR HAPSİ İSTENİYOR
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianame ile Bayram Nargüler hakkında ‘Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüs’ ve ‘Hakaret’ suçlarından 13 yıldan 22 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.