Türkiye ve Irak arasında yeni dönem
Bugün Ortadoğu’da başta İsrail olmak üzere, terör, ekonomi, su, toprak, siyasal, sosyal ve kültürel sorunların temelinde Sykes-Picot-Sazonov sömürge anlaşması yatıyor.
Bu anlaşmayla Osmanlı sonrasında bölgede çizilen sınırlar Batı’ya sorunsuz akacak Ortadoğu petrolleri, Batı’nın ikinci Haçlı devleti olacak devletler (İsrail-Ermenistan), Hürmüz, Süveyş ve İstanbul boğazlarının kontrolüne dayanıyordu.
Kısacası, Bereketli Hilal’in kaburga bölgesi A (Fransa), B (İngiltere) ve C (Rusya) şeklinde 3 nüfuz bölgesine ayrılmıştı.
1917 yılında Bolşevik devriminden dolayı, Rusya’nın I. Dünya Savaşı’ndan çekilmesinden sonra Hazar-Akdeniz arası Büyük Ermenistan hedefi çöktü.
Ancak Hınçak ve Taşnak’la başlayan bu hedef, Asala ve PKK olarak devam ediyor.
Nisan 2003 yılında Bağdat’ı işgal eden ABD, daha Saddam’ı astırmadan, Irak Anayasasını Siyonist ve PYD-SDG’nin kurucusu, Bred McGurk’a hazırlattı.
ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği’ne atanmak üzereyken, bir gazeteciyle olan ahlaksız ilişkisinden dolayı kariyeri son anda, Biden gibi düşürüleceği yerde yükseltilerek değiştirildi.
McGurk tarafından hazırlanarak, 2005 yılından yürürlüğe giren Irak Anayasası’na göre, bugün Irak’ın Kürt ama Süleymaniye kökenli KYB’den (Bizdeki CHP ve HDP/DEM karışımı bir ideolojiye sahip) olacak bir Cumhurbaşkanı, Şii ama özellikle İran’a yakın duracak bir başbakan ve Sünni ama Türkiye’den uzak duracak bir Sünni meclis başkanıyla, yönetemeyecek bir sistemi inşa etti.
Bu nedenle 19 Aralık 2023’te yapılan yerel seçimler, 4 yılda bir yapılması gerekirken, Kerkük’te 18 ve diğer yerlerde ise 10 yıldan sonra ancak yapılabilmişti. Benzeri durum sistem sıkıntısı Irak Kürdistan Bölgesi (İKB) için de geçerlidir.
Petrol, Süleymaniye ve PKK ilişkisi
McGurk Anayasası’nın 111’inci maddesinde şu hüküm yer alıyor:
Irak’ta bulunan petrol ve doğal gaz, çeşitli bölge ve vilayetlerde yaşayan bütün Irak halkının malıdır.
Anayasanın 112’inci maddesinin 1’inci bendinde ise; “Federal Hükümet mevcut yataklardan çıkarılan petrol ve doğal gaz yönetimini Bölge Hükümetleri ve vilayetlerle birlikte yapar” ibaresi bulunuyor.
Bu amaçla IKB Parlamentosu’nda onaylanan yasaya göre, bölgedeki petrollerin işletilmesi için “Kürdistan Ulusal Petrol Şirketi” kurulmasına karar verildi.
Bağdat yönetiminin 2010’dan sonraki süreçte IKBY’ye uyguladığı ekonomik ve siyasi ambargo derinleşirken, Erbil, ekonomik olarak ayakta durabilmek için petrol ihracatına yönelik adımlar atmaya başladı.
2010-15 yılları arasında Türkiye-IKB’de kapsamlı saha çalışmaları yaptım. İzmir’e benzeyen yaşam tarzıyla, Süleymaniye’de “İstanbul” adlı bir çocukla tanıştığım gibi, Konya’nın fotokopisi olan Erbil’de Anadolu’nun ruhunu yaşadım.
Halepçe, nar bahçeleri ve Bağdat’a doğru uzanan ovaya akan suyuyla Bursa’ya benziyor. Çünkü kaderimiz olan bu güzelim coğrafyada hepimizin dostu ve düşmanı aynıydı.
Öncelikle şu noktaya dikkat çekmek gerekir: Irak, darmadağınık olduğu gibi, IKB de dağınık.
IKB’nin kurumsallıktan uzak bir yapısı var ve her siyasi parti müstakil askeri, sosyal yapı, il-ilçe, ekonomik ve siyasi kurumlara sahip.
Erbil’in düşmanlığına rağmen, Süleymaniye’nin PKK’ya yakınlığı, ideolojik ve coğrafi kaynaklı.
PKK, CHP’yle birlikte üye olduğu Avrupa Sosyal Demokrat Parti Kulübü üyesi KYB’yi ne kadar seviyorsa, muhafazakâr siyasi düşünceye sahip AK Parti benzeri siyasi düşünceye sahip HDP/DEM gibi KDP’den de o kadar nefret ediyor.
Irak Kürdistan Sosyalist ve Demokrat Parti Lideri Hac Mahmut, Goran Politbüro üyesi Muhammed Tefvik Rehab ve Irak Türkmen Cephesi Başkanı Aydın Maruf
Halepçe Müftüsü, Osmanlı gitti huzur bitti derken, Saddam’ın kimyasal silah attığı sokaklarda 26 yıl sonra ben ve KYB Dış Politika Başkanı Piri Seydi Ahmed
13 yıllık MİT başkanlığından sonra, dışişleri bakanlığını üstlenen Hakan Fidan, göreve gelmesinin hemen ardından 22-24 Ağustos 2023 tarihleri arasında Bağdat’a ve Erbil’e gitmişti.
Rûdaw’a konuşan enerji uzmanı Hasan Selim Özertem, “Erbil ile geçmiş dönemde iyi bir şekilde yakın çalışan Ankara hükümeti Erbil ile meseleleri daha kolay aşacakken Bağdat’taki dinamikler gerek Bağdat siyasetinin komplike yapısı gerekse de petrol meselesinin girift yapısı nedeniyle biraz zaman alır gibi görünüyor” dedi.
Son 6 ayda Türkiye ve IKB arasında bugüne kadarki en kapsamlı ziyaret ve görüşme trafiği yaşanmıştı.
Bu süreçte Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın, Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, Bağdat ve Erbil’i kapsayan kapsamlı bir ziyaret düzenledi.
Ayrıca 13 Şubat 2024 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dünya Hükûmetler Zirvesi vesilesiyle bulunduğu Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE), IKB Başbakanı Mesrur Barzani ile de bir görüşme gerçekleştirdi.
Türkiye’nin, Türkiye’ye direk uçuşlarını yasakladığı Süleymaniye’ye yönelik ambargodan sonraki dost uyarılı, havuç-sopa siyaseti, halen tam olarak etkisinin gösterebilmiş değil.
Bunun üzerine Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Süleymaniye’nin PKK’yla arasına Erbil gibi mesafe koyması halinde uçuşların serbest kalacağı, aksine daha sert tedbirleri almaktan çekinmeyeceği uyarısı da yaptı.
Türkiye ve Irak arasındaki son 6 aylık görüşmelerde güvenlik ve ekonomi ön plana çıkıyor:
- PKK’nın özellikle Süleymaniye’deki himaye durumu
- Mevcut ticaret ve Irak Kalkınmaya Projesi
- Dicle ve Fırat suyu
- DAİŞ, PKK ve ABD’nin bölgedeki faaliyetleri
- Mart ayından beri akımı duran Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattı, IKBY petrolü dahil akış 11 aydır durmuş durumda
- Süleymaniye PKK ilişkiler ve Suriye
Türkiye sınırındaki Duhok’un PKK karşıtı aşiretleri olan Gulu Sindi ve Zaho ilçesinin Türkiye ile yakın çalışmaları güvenlik için önemli görülmekteyse de yeterli değil.
Çünkü dağların zirvesinden geçen sınırı korumak kış şartlarında adeta imkânsız.
Bu sorunu azaltmanın yolu, sınırı dağların zirvesinden ovaya indirmek ya da iki ülke arasında geniş bir tampon bölge kurulması olabilir.
Paris merkezli Uluslararası Ticaret Odası, “Bağdat’ın onayı olmadan” 2014 ve 2018 yılları arasında IKB’den Bağdat’ın izni olmadan petrolü ihraç ettiği gerekçesi ile Türkiye’yi yaklaşık 1,5 milyar dolar tazminata mahkûm etmişti.
Kararın hemen ardından, Türkiye 25 Mart’ta Kerkük-Ceyhan ve Kürdistan hattı üzerinden sevkiyatı durdurmuştu.
Çünkü 30 milyar dolar civarın satışın olduğu IKB petrol sevkiyatının aracı kurumu olarak bir Türk bankası olduğu iddia edilmiş ve 20 yıldan beri de boru hatlarına bakım yapılmamıştı.
Türkiye’nin petrol akışındaki kesintiden kaynaklanan gelir kaybının yıllık 1 milyar doların biraz üzerinde olduğu tahmin edilirken bunun Irak’a 11 aylık maliyeti 5 milyar doları aşmış durumda.
Son 10 yılda 13 milyar dolarlık satış yapan boru hatları, IKB’nin de dışında can damarı olarak görülüyor.
PKK, bu nedenle boru hatlarına defalarca sabotaj düzenledi.
Bugün, Türkiye’nin resmen Almanya’dan sonra ikinci sırada ancak gayri resmi ticarette eklenince, Almanya’dan daha fazla olan ihracatın, esasen IKB’ye yapıldığını 2016 yılında Habur Sınır Kapısı’nda yaptığım saha çalışmasında raporlandı.
Örneğin, 2023 yılındaki 1,5 milyar dolarlık sadece un ihracatının 551 milyon doları Irak’a yapıldı ki; diğer tüm kalemlerdeki ihracat gibi burada da bu ticaretin yarısından çoğu IKB’ye yapıldı.
“Türkiye-Irak Kalkınma Yolu”nun açılmasıyla da bu ticaret katlanacaktır.
Kerkük’te 18 yıl sonra ortaya çıkan yönetemeyen demokrasiye göre değil de Nizamülmülk siyasetnamesindeki daireyi adliye sistemine göre kurulacak uzlaşı komisyonuna göre, bölgeyi dönüşümlü bir şekilde yönetmektir.
Bu, belki İngiliz zihniyetine karşı, bölgenin tamamında uygulanacak, Ortak Akılla/Yönetişim, bulunan Daireyi Adaleti yeniden meydana çıkaracak kurtuluş reçetesi olabilir. (Prof. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu/Independent Türkçe)