Suriye’yi yönetmeye talip olan HTŞ’nin İdlib karnesi nasıl?
Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ) öncülüğündeki rejim karşıtlarının Şam’ı ele geçirmesiyle Beşar Esad yönetiminin devrilmesinin yankıları sürüyor.
HTŞ, kurduğu geçici hükümetin başına Muhammed Beşir’i atamıştı. Beşir, HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Cevlani ve Esad rejiminin son Başbakanı Muhammed Gazi el-Celali’yle bir araya geldikten sonra 9 Aralık’ta göreve başlamıştı.Siyasetçi, bundan önce de HTŞ’nin İdlib’deki sivil yönetiminden sorumluydu.
HTŞ ve diğer muhalif gruplar, 2017’de İdlib’de Suriye Kurtuluş Hükümeti’ni (SKH) kurmuştu. Amerikan medya kuruluşu CNN, rejim karşıtlarının İdlib’deki düzeninin, HTŞ’nin Esad sonrası dönemde ülkeyi nasıl yöneteceğine dair fikir verdiğini yazıyor.
SKH’nin İdlib’de “iç ve dış baskıların etkisiyle şekillenen pragmatik” bir siyaset izlediği belirtilirken, HTŞ’nin cihatçı geçmişiyle arasına mesafe koymaya ve uluslararası arenada kabul görmeye çalıştığı ifade ediliyor. HTŞ lideri Cevlani, El Kaide’nin Suriye kolu El Nusra Cephesi’nin komutanıydı.
İdlib sakinlerinden Dr. Valid Tamer, bölgedeki değişime birinci elden tanıklık ettiğini ve SKH’nin ifade özgürlüğünü kısıtlamadığını savunurken, isyancıların tüm ülkeyi yönetmeye hazır olmadığını öne sürüyor:
İdlib’i yönetmekten bütün bir ülkeyi yönetmeye geçiyorsunuz. Gördüğümüz hükümetin yeteneklerinin bütün Suriye’yi yönetmek için yeterli olduğunu düşünmüyorum. Suriye zaten yaşaması zor bir yerdi ama SKH, özel hayata asla müdahale etmedi. Ürünler de mevcuttu ve giyiminize ya da hayatınızı nasıl yaşayacağınıza dair bir sınırlama yoktu.
İsyancıların kontrolündeki İdlib’de yaşadıktan sonra Türkiye’ye kaçan Abdullatif Zakur ise bölgedeki ekonomik şartların çok kötü olduğunu söylüyor:
Yeterli iş yoktu, çoğu kişi evden çıkamıyordu.
CNN’in analizinde, Cevlani’nin “kılıç zoruyla dini baskı uygulayan diğer cihatçı yöntemlere yanaşmadığı, yerel teknokratlar ve akademisyenlerden oluşan sivil bir hükümet kurma projesini desteklediği” savunuluyor.
SKH hükümetinin demokratik seçimden ziyade, üyelerinin bazılarının HTŞ tarafından atandığı bir danışma konseyinin onayıyla oluşturulduğu belirtiliyor. 7 yıllık iktidarı boyunca hükümetteki liderlik pozisyonlarında hiçbir kadının görev yapmadığına da dikkat çekiliyor.
Brüksel merkezli Uluslararası Kriz Grubu’ndan Jerome Drevon, HTŞ’nin yönetim biçimini şöyle özetliyor:
Bu teknokratik bir İslami yönetimiydi. Dinin anlaşılma ve uygulanma biçimini tamamen kontrol altında tutmak istediler.
Birleşmiş Milletler’in 2022’deki raporunda, HTŞ yönetimi altında insanların hayat pahalılığı veya din konularıyla ilgili yorumları nedeniyle hapse atıldığı ileri sürülmüştü. Ayrıca kadınların kılık kıyafet ve eğlence etkinlikleriyle ilgili kurallara uymadığı gerekçesiyle tutuklandığı savunulmuştu.
Drevon, HTŞ’nin deneyim eksikliğine ve bölgedeki zorlu koşullara dikkat çekerek şu yorumları paylaşıyor:
Çok küçük bir bölgeyi kontrol eden savaş halindeki silahlı bir grubun sosyal demokrat bir sistem yaratmasını bekleyemezsiniz. Suriye’de 50-60 yıldır demokrasi yok. Bir haftada demokratikleşemezsiniz.