2011’den sonra 10 yıl süren savaşta Beşar Esad yönetimi devrilmedi, çünkü babasından miras kalan rejimi kurtarmak için ülkesini parçalamaya hazırdı.
Bunun için Rusya, İran ve Lübnan Hizbullahı gibi güçlü müttefiklere bağımlıydı. IŞİD gibi aşırılık yanlısı cihatçı örgütlerden, ABD ve zengin Körfez monarşilerinin desteklediği milislere dek değişen farklı gruplara karşı, Esad’ın yanında yer aldılar.
Şimdiyse İran Orta Doğu’daki güvenliğine ABD’nin de desteğiyle İsrail’den yediği ciddi darbelerle sersemledi. En iyi adamlarını Suriye’deki Esad rejimi tarafında savaşmaları için gönderen müttefiki Hizbullah da, İsrail’in saldırılarıyla darbe yedi.
Suriye’deki savaş aslında bitmedi. Bazı yerlerde çatışmalar askıya alındı ya da donduruldu ama Suriye hala kapanmamış hesaplarla dolu.
Esad rejimi, Arap ayaklanmaları yılı 2011’den önceki gücüne hiç ulaşamadı ama hapishanelerinde hala Suriyeli mahkumları tuttu.
Durum böyle bile olsa, son birkaç güne kadar Cumhurbaşkanı Beşar Esad iki büyük kenti, etraflarındaki kırsal bölgeleri ve bu iki kenti birbirine bağlayan otoyolu elinde tutuyordu.
Yaklaşık beş yıldır olduğu yerde sayan Suriye iç savaşı, son bir haftada çok başka noktalara evrildi. Hayat Tahrir eş-Şam (HTŞ) öncülüğündeki isyancı örgütler, Türkiye sınırı boyunca elinde tuttuğu İdlib bölgesinden saldırıya geçti. Üst düzey bir diplomatın söylediğine göre ve 27 Kasım’dan bu yana yaşanan bir dizi “hayret verici” olayda Suriye birliklerini “silip süpürdü”. Nihayetinde 2012’den 2016’ya kadar binlerce muhalif ve Esad güçlerine bağlı askerler, Halep’te çok büyük çatışmalara girmiş, binlerce kişi hayatını kaybetmişti.
10Haberin bugünkü haberinde Suriye’de yeniden alevlenen iç savaş, bölgedeki dengeleri iyice bozdu. Rusya neden Halep’te cevap vermekte geç kaldı? Zayıf bir Esad müzakere masasına yeniden oturur mu? Trump döneminde Suriye politikası nasıl şekillenecek? sorularının cevabını şöyle değerlendiriyor:
Rusya’nın Esad yönetimine destek vermesinin ardından 2016’nın aralık ayında muhalifler Halep’ten çıkarıldı. Esad’ın Rusya’nın desteğini alması, Suriyeli muhaliflerin sonraki sekiz yılı çok daha zorlu geçireceğinin habercisiydi. Şimdi Halep’in tamamen muhaliflerin eline geçmesi Rusya ve İran gibi kilit aktörlerin yaşadığı sorunların bir sonucu.
2016’nın aksine Rusya bu seferki çatışmalarda neredeyse hiçbir müdahalede bulunmadı. Ancak Halep düşüp de muhalifler Hama’ya doğru ilerlemeye başlayınca Rusya hava saldırılarına başladı. Oysa Rusya geçen yıl Suriye’nin çöl bölgesinde şiddeti çok daha düşük olan IŞİD isyanına karşı hava gücünü sık sık kullanmıştı, ki Rusya’nın hava gücünü kullandığı bölge stratejik açıdan önemli olmadığı gibi Rusya’nın Hymeymim Hava Üssü’nden de epey uzaktı.
Buna karşın Halep ve İdlib, Hmeymim üssüne çok yakın ve stratejik önemi yüksek yerler. Muhaliflerin ilerleyişi hem Hmeymim üssünü hem de Rusya’nın diğer varlıklarını tehdit ediyor. Buna rağmen Rusya ilk üç gün boyunca askeri müdahalede bulunmadı. Bazı yorumcular Kremlin’in müdahale etmemesinin sebebinin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a siyasi baskı amacı taşıdığını düşünüyor. Bu baskının amacı Türkiye ile normalleşme müzakerelerini yokuşa süren Esad yönetimini tekrardan Astana formatına zorlamak olabilir. Fidan geçen ay bir konuşmasında “Beşar Esad Suriye’de barış istemiyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’den çekilmesinin, yeni bir anayasanın kabulü ve serbest seçimlerin yapılması dışında tartışılması mümkün değildir” demişti.
Bir diğer sebep de Rusya’nın Ukrayna karşısında çok ağır kayıplar vermesi olabilir. Batılı kaynakların tahminine göre ortada 700 bin Rus askeri ölmüş olabilir. Kayıpların yerini doldurmak o kadar kolay değil. Rusya şimdi Ukrayna’nın Kursk’taki saldırılarına karşılık Kuzey Koreli askerleri cepheye sürüyor. Esasında Türkiye ve Suriye arasındaki ilişkilerin yoluna girmesi Rusya’nın buradaki yükünü azaltabilir. Foreign Policy’nin yazısına göre bazı uzmanlar, muhaliflerin Halep’teki saldırıları başlatmasından önce Rusya ve Türkiye’nin durumdan haberdar olduğundan ancak Esad’ı müzakere masasına çekmek için bu saldırıya izin verdiği şüphesini taşıyor.
Ukrayna Suriye’deki olaylara ne kadar müdahil?
Konu Ukrayna’ya da gelmişken bir parantez açıp Ukrayna’nın savaşa ne kadar müdahil olduğuna değinmekte de fayda var. Zira son günlerde konuşulan konulardan biri de bu. Middle East Eye’ın haberinde yer alan bir iddiaya göre Ukrayna istihbaratı, özellikle de Ukrayna Savunma Bakanlığı İstihbarat Baş Müdürlüğü (GUR) İdlib’te faaliyet gösteriyor. Rusya’ya göre GUR mensupları İdlib’teki HTŞ’ye dron üretimi konusunda eğitim veriyor.
Rusya’nın 2022’deki işgalinden beri Ukrayna’nın FPV “kamikaze” dron teknolojisinde uzmanlaştığı biliniyor. Rus yetkililer Ukrayna’nın bu teknolojiyi HTŞ’yle paylaştığını ve hatta doğrudan eğitimini verdiğini söylüyor. Ancak bazıları bu katkının abartıldığını düşünüyor. Mesela Rybar gibi Kremlin’e yakın Telegram hesapları, Ukrayna’nın savaşa katkısının abartıldığını söylüyor.
Foreign Policy: Trump’ın başı ağrıyacak
ABD’de geçen ayki seçim sonucu iktidara Donald Trump’ın geleceğinin kesinleşmesi, Foreign Policy’ye göre Türkiye’ye Suriye politikasında elini güçlendirecek bir pencere açmış oldu. Nihayetinde Trump ilk döneminde Suriye’den çekilme planını uygulamaya koymak istemişti. Kendi hükümeti dahil büyük bir baskıyla karşı karşıya kalınca bu girişiminde geri adım atmak zorunda kalmıştı. Ama sağlık bakanı olarak seçtiği Robert F. Kennedy Jr.’ın iddiasına göre Trump hala ABD’li askerlerin Suriye’de kalmasını istemiyor.
Ancak SMO’nun YPG’nin elindeki Tel Rıfat’ı ele geçirip üstüne bir de Menbiç’e doğru ilerleyerek yeni Trump yönetimini zor durumda bırakabilir. Foreign Policy mevcut durumun Trump’ın “başını ağrıtabileceğini” söylüyor. Batı medyası ABD’nin de bölgeden çekilmesinin terör örgütü IŞİD’e alan açacağını öne sürüyor. Buna göre son toprak parçasını 2019’da kaybeden IŞİD, Rus paralı askerlerin ve birliklerinin Ukrayna savaşı nedeniyle büyük ölçüde geri çekilmesi sonucu yeniden dirilmeye başladı.
ABD’nin YPG’ye verdiği desteğin arkasında IŞİD’e karşı birlikte savaşmaları yatıyor. Foreign Policy, Türk askerlerinin, HTŞ’nin ya da SMO’nun özellikle Menbiç’teki YPG güçlerine saldırmasının ABD’yi iki seçenekle karşı karşıya bırakacağını yazıyor. Bu seçeneklerden ilki bölgedeki Amerikan askerlerinin Türkiye’nin hava desteğini alan muhalif güçlerle karşı karşıya gelmesi, ikinci seçenek de geri çekilmek, ki bu da YPG’nin elini iyice zayıflatacak bir şey.
Trump’ın başını ağrıtacak esas mesele Cumhuriyetçi Parti içinde iki kanat arasında sıkışma ihtimali. Zira parti içindeki “Önce Amerika” fikrini sahiplenen kesim Suriye’den çekilmeyi savunabilir, ki Trump da bu görüşte. Ancak bir de Amerika’nın Suriye’de kalmasını savunanlar var, ki bunlardan biri de YPG’yi destekleyen ulusal güvenlik danışmanı Mike Waltz