Sedat Peker’in ifşasıyla; Atilla Peker itiraf etti, Korkut Eken doğruladı
Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in “Kutlu Adalı cinayetini Korkut Eken organize etti, Atilla Peker’i bu görev için Kuzey Kıbrıs’a gönderdim” ifşasını Atilla Peker verdiği ifadeyle doğruladı. Ancak savcılık, Korkut Eken’i bile dinlemeden takipsizlik kararı verdi. Oysa Korkut Eken bir gazeteciye yaptığı açıklamada Atilla Peker’le Kuzey Kıbrıs’ta olduğunu doğruluyordu.
Peker, YouTube üzerinden yayınladığı videolarda yaptığı ifşalardan biri de faili meçhul kalmış Kuzey Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı cinayetiydi… Sedat Peker, cinayeti Korkut Eken’in organize ettiğini ve kardeşi Attilla Peker’i bu görev için Kuzey Kıbrıs’a gönderdiğini iddia etmişti.
90’lı yılların karanlık ismi Korkut Eken, TSK Özel Harp Dairesi’nde görev yaptıktan sonra Mehmet Ağar’ın çağrısıyla Emniyet içerisinde özel timlerin yetiştirilmesinde görev aldı. Sedat Peker’in ifşası sonrası açıklama yapan Korkut Eken, Kutlu Adalı cinayeti sürecinde Kuzey Kıbrıs’ta Atilla Peker’le olduğunu doğrulasa da, savcılık Peker’in ifadelerine rağmen soruşturma hakkında takipsizlik kararı verdi.
T24‘ten Gökçer Tahincioğlu, “Savcılık, Atilla Peker’in o tarihte cezaevinde olduğunu belirterek dosyayı kapatmış olsa da Korkut Eken, Atilla Peker’le Kuzey Kıbrıs’a gittiğini ve askeri yetkililerle de görüştüğünü doğruluyor. Ancak savcılık Korkut Eken’i dinlemememiş bile” dedi.
Peki Sedat Peker, Kutlu Adalı cinayetine ilişkin ne demişti?
“Biz o zaman Mehmet Ağar, Korkut Eken hep beraberiz… Genciz, vatanseveriz… Bana genelde iş adamlarını yönlendiriyorlar, faili meçhullerden ziyade. Onları da anlatacağım. Bana dedi ki, ‘Kıbrıs’ta bir adam var, Kıbrıs’ı Rumlara satmak istiyor.’ İki profesyonel dedi… Dedim sana öz kardeşimi vereceğim, Atilla Peker’i. Uzmandır, sokaklarda yetişmiştir. Biletlerden bakabilirler. Yüce Allah o insanın kanını bize nasip etmedi. Onlara bağlı başka bir ekip öldürmüş. Karşılaştık Korkut abiyle, ‘Halloldu o iş’ dedi.”
Sedat Peker’in iddialarının ardından, gazeteci örgütleri ve Kıbrıslı siyasetçiler “Soruşturma yeniden açılsın” talebinde bulunduktan sonra Atilla Peker, Muğla’da gözaltına alındı.
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında ifade veren Attilla Peker, Sedat Peker’in anlattıklarını doğruladı ve şunları söyledi:
“1996 yılının mart ya da nisan ayıydı. Kardeşim Sedat Peker’in çağrısı üzerine otele gittim. Orada Korkut Eken de bulunuyordu. Kıbrıs’ta, Türk tarafını Yunanlılara satmak isteyen PKK’lılar olduğunu, bunların asker ve polislerimizi şehit edenler olduğunu söyledi. Ben o dönemde 27-28 yaşındayım. Her gencin gösterdiği refleksi gösterip Korkut Bey’le Kıbrıs’a gittim. Şükürler olsun ki Kutlu Adalı’nın ölümü benim elimden olmadı. Korkut ağabeyle birlikte Kıbrıs’a gidip bir otele yerleştik. Albay Galip Mendi’nin görev yaptığı Sivil Savunma Dairesi’ne gittik. Orada Yarbay Enver Topuz da bulunuyordu. Onların Kutlu Adalı suikastıyla ilgilerinin olup olmadığını bilmiyorum. O görüşme sırasında da Kutlu Adalı adı geçmedi. Ben bu şahsın o zaman PKK’lı terörist olduğunu sanıyordum… Bir süre sonra Korkut ağabey de ‘Kıbrıs’taki meseleyi hallettik, duydun mu?’ dedi. Ben gazeteden okumuştum, Kıbrıs’ın Uğur Mumcu’sunun suikasta uğradığını. O zaman Kutlu Adalı’nın gazeteci olduğunu öğrendim. Barış Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Hasan Kundakçı Paşa’nın da makamına gittik. Ama herhangi bir şey konuşmadık…”
Ancak savcılık, bu açıklamaların ardından Korkut Eken’in ifadesine bile başvurmadan takipsizlik kararı verdi. Savcılık kararında öncelikle 20 yıllık zamanaşımı süresinin 2016’da dolduğunu ve cinayetin faili meçhul kaldığını belirtti. Akabinde de Atilla Peker’in o süreçte cezaevinde olduğuna dikkat çekti.
Gazeteci Gökçer Tahincioğlu, bu noktada, “Savcılığın, anlattığı tarihte Atilla Peker’in nerede olduğunu araştırması doğal. Cezaevinde olduğu sonucunu çıkartarak bir yargıya varması da… Sedat Peker’in ve Atilla Peker’in beyanlarını bu yargı doğrultusunda ciddiye almadığı da anlaşılıyor. Ama Korkut Eken’in beyanları neden dikkate alınmadı” sorusunu yöneltti.
Gazeteci Saygı Öztürk’e konuşan Korkut Eken’in açıklamaları ise şöyle:
“Hasan Paşa (Dönemin Barış Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Hasan Kundakçı) telefon etmiş. Kundakçı, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’a, ‘Kıbrıs’ta çok büyük PKK faaliyetleri var. Teröristler burada cirit atıyor’ falan demiş ve bu konuda yardım istemiş. Ben de o dönemde Emniyet’te özel harekât polislerini yetiştirmekle görevliyim. Mehmet Bey de beni gönderdi. Her ihtimale karşı doğru, Sedat Peker’in kardeşi Atilla Peker’le gittim, ben çağırdım. PKK’nın oradaki faaliyetlerine yönelik 3-5 günlük bir inceleme yaptım. PKK’nın yaralılarını Kıbrıs’a götürdüğünü tespit ettik. Rum kesiminde tedavi edildikten sonra Yunanistan’da bulunan Lavrion kampına teröristler sevk ediliyordu. Bunları ben raporladım ve Kolordu Komutanı Hasan Kundakçı paşama verdim…
O dönem Albay rütbesinde olan Galip Mendi Paşa benim çok sevdiğim kahraman askerlerden birisidir. Gitmişken kendilerini ziyaret ettim. Lefke’ye gideceğim zaman da otomobil verdiler. Şimdi duyuyorum ki Atilla Peker, suç duyurusunda bulunmuş. Sebep? Ben Sedat Peker’e ne yaptımsa aşırı bir düşmanlığı oluşmuş. Atilla Peker’in buna alet olmaması lazım. Nasıl yaptı bilmiyorum… Olayın araştırılması için suç duyurusunda bulunacağım. Siyasiler birbirlerine sahip çıkıyor. Eee bizi kim kollayacak. Sahip çıkan yok. Kutlu Adalı olayının faillerini bilenler, benim de bir ilgim olmadığını biliyorlardır. Vallahi, billahi bilmem, tanımam. Olsa da söylerim. Ben doğruyu söylerim. Susurluk olayında yalan söyleyemediğim için 6 yıl hapis cezasına çarptırıldım, 2,5 yıl hapis yattım… Gazeteci ile ne işim olur? PKK ile mücadelem var.”
Tahincioğlu, Korkut Eken’in açıklamalarına ilişkin ise şunları söyledi:
“Korkut Eken’in, neden Atilla Peker’i yanına alma gereği duyduğunu, yanıtlamadığı için bilmiyoruz. Gerçekten hakkındaki iddiaların araştırılmasını istedi mi, bu da belirsiz. Ancak kesin olan bir şey var. Savcılık, Atilla Peker’in o tarihte cezaevinde olduğunu belirterek dosyayı kapatmış olsa da Korkut Eken, Atilla Peker’le KKTC’ye gittiğini ve askeri yetkililerle de görüştüğünü doğruluyor.
Takipsizlik kararı, zamanaşımı tartışması dışında, bütünüyle burada boşa düşüyor. Ancak savcılık Korkut Eken’i dinleme gereği bile duymamış. Peker’in ifadesinde, kritik bir bilgi daha vardı. Eken ve Peker KKTC’ye giderken, yanlarına Uzi ve Jeriko marka silahlar almışlar bu bilgiye göre.
Ve o döneme ilişkin dava dosyaları ortaya koyuyor ki emniyete hibe edildiği söylenen Uzi marka silahların bir bölümü kayıp. Başlı başına soruşturma konusu olması gereken bu bilgi bile araştırılmamış. Korkut Eken feryat etmiş açıklamayı yaptığı tarihte ama belli ki bazı dokunulmazlıklar da hayat boyu bitmiyor…”