Ortadoğu

SDG’ye gözdağı mı? TSK Üç Hattan Girdi, Şam Deyrizor’a Yığınak Yapıyor

Suriye sahasında son günlerde dikkat çekici bir askerî hareketlilik yaşanıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Afrin, Rasulayn ve Halep’in kuzeyindeki üç ayrı güzergâhtan Suriye’ye yeni konvoylar sevk etti. Yerel kaynakların aktardığı bilgilere göre konvoylardan biri Deyr Ballut sınır kapısından Halep bölgesine ilerlerken, diğer bir konvoy gece saatlerinde Advaniyah sınır kapısından geçiş yaptı. Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde TSK birliklerinin Münbiç hattına doğru ilerlediği görülüyor. Hareketliliğin özellikle Halep’in kuzeyi ve Münbiç çevresinde yoğunlaştığı bildiriliyor.

Serbestiyet’in haberinde,TSK’nın bu takviyelerine paralel olarak Şam yönetimi de ülkenin doğusunda yeni askeri yığınaklar oluşturmaya başladı. Deyrizor bölgesine gönderilen takviyeler arasında topçu sistemleri ve insansız hava araçları da bulunuyor. Bu güçlerin önemli bölümünün Suriye Ordusu’nun 86. Tümen unsurlarından oluştuğu ve Deyrizor’un batı kırsalındaki bazı noktalara konuşlandırıldığı belirtiliyor. Deyrizor, halihazırda SDG kontrolünde olsa da, bölgede Arap aşiretleri ile Şam yönetimi arasında bir süredir işbirliği arayışlarının gündemde olduğu biliniyor.

Sahadaki bu hareketlilik, diplomatik temasların hemen ardından geliyor. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu’nun 5–6 Aralık 2025 tarihlerinde resmi davet üzerine Şam’a gerçekleştirdiği ziyaret sonrasında TSK’nın Suriye’ye yeni takviyeler göndermesi dikkat çekici bulunuyor. Reuters’ın daha önce yayımladığı bir haberde Türkiye’nin, 10 Mart Mutabakatı çerçevesinde SDG’ye yıl sonuna kadar Şam’la entegrasyon için süre verdiği iddia edilmişti. Münbiç hattında ilerleyen TSK konvoyları, bu siyasi sürecin sahaya yansımaları olarak değerlendiriliyor.

Son dönemde hem Türkiye’nin hem Şam yönetiminin eşzamanlı askerî hareketliliğe yönelmesi, Suriye’nin kuzey ve doğusunda yeni bir güç dengesi arayışının işareti olarak görülüyor. Türkiye’nin Münbiç hattına doğru yaptığı takviyeler, hem sahada baskı oluşturma hem de diplomatik süreçte el yükseltme amacı taşıyor. Münbiç’in stratejik konumu düşünüldüğünde, bölgedeki her tür hareket doğrudan Ankara’nın güvenlik öncelikleriyle ilişkilendiriliyor.

Şam’ın Deyrizor’daki yığınakları ise SDG’nin Arap unsurlarla yaşadığı gerilimleri değerlendirme ve uzun zamandır kontrol edemediği bölgelerde yeniden nüfuz kazanma çabasını yansıtıyor. Arap aşiretleri ile Şam arasındaki yakınlaşma iddiaları da bu çerçevede önem kazanıyor.

Bu iki yönlü hareketlilik, sahada yeni bir çatışma arayışından ziyade tarafların olası bir siyasi yeniden yapılanma dönemine hazırlık süreci olarak da okunabilir. Türkiye’nin SDG’nin Şam’a entegrasyonuna yönelik baskısı ve yıl sonu iddiası dikkate alındığında, sahadaki adımların diplomatik süreci şekillendirme amacı taşıdığı anlaşılıyor. Suriye’de hem askeri hem siyasi açıdan kritik bir eşik dönemine girildiğine işaret ediyor.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu