AnalizGenelYaşam

Pandemi, bilim dünyasını nasıl altüst etti?

JOHN IOANNIDIS

Eskiden hevesle bir gün herkesin bilimsel araştırmalar hakkında tutkulu ve heyecanlı olabilmesini dilerdim. Ne dilediğime daha çok dikkat etmeliymişim! Ölümcül Covid-19 pandemisinin sebep olduğu kriz ve bu krize tepkiler, dünya çapında milyarlarca insanı bir anda bilime son derece ilgili ve aşırı heyecanlı kıldı. Bilim adına dile getirilen kararlar, yaşam, ölüm ve temel özgürlüklerin belirleyicisi haline geldi. Her şey bilimden, bilimi yorumlayan bilimcilerden ve siyasi mücadele çerçevesinde yorumladığı bilime dayanarak tedbirler dayatanlardan etkilendi.

Yeni ortaya çıkan bu bilimle kitlesel meşguliyetin bir sorunu, Batı’daki çoğunluğu da kapsayacak şekilde çoğu insanın, bilimsel yöntemin temel normlarıyla aslında hiçbir zaman gerçek anlamda tanışmamış olması. Merton normları -adı altında anılan dört temel bilim etiği- komünalizm, evrenselcilik, tarafsızlık ve örgütlü şüphecilik, ne yazık ki eğitimde ya da medyada, hatta bilim müzelerinde ve bilimsel konular hakkındaki TV belgesellerinde bile hiçbir zaman yaygın değildi.

Pandemiden önce veri paylaşımı, veri iletim protokolleri ve bağımsız keşifler sınırlıydı; bilimsel yöntemin temeli olan komünalizmden taviz veriliyordu. Bilimin evrensel olmadığı, hiyerarşideki yerini ebediyen koruyacak bir elitler krallığı olduğu fikrine zaten çoktan geniş çapta müsamaha gösterilmişti. Dev finansal ve diğer çıkarlarla çatışmalar bilimin komşuluğunda serpilmiş, tarafsızlık ise kimsesizliğe terk edilmişti.

Örgütlü şüphecilik de zaten akademik mabetlerde pek alıcı bulmuyordu. En iyi hakemli dergiler bile sonuçları sıklıkla yanlı olarak ve çarpıtarak sunuyordu. Bilimsel keşifler kamuya ve medyaya geniş ölçekte yayılırken, yöntemlerinin kesinliğine ve sonuçların doğasındaki değişebilir olma durumundan ziyade, araştırmaya ilişkin neyin abartılabileceğine odaklanılıyordu çoğunlukla.

Bununla birlikte, bilimin yöntemlerine ilişkin normların gözardı edildiği sinik bir yaklaşımla idrak edilmiş olsa da (ya da belki bu idrak yüzünden), bilim çevreleri arasında pandemi öncesinde daha fazla komünalizm, evrenselcilik, tarafsızlık ve örgütlü şüphecilik için mücadele veren sesler de çoğalmaktaydı.

Reformcular, güçlü konumlarda sayıca az olsa da ahlaki açıdan daha yüksek sayılabilecek bir zemine sahiplermiş gibi görülüyordu. Biyotıptan psikolojiye birçok bilimsel alanda yaşanan kopyalanabilirlik krizi yüzünden insanlar yeniden konularının özüne yaklaşmak ve şeffaflığı artırmak için çaba göstermeye başladı. Bu çabalar işlenmemiş veri, veri iletim protokolü ve kod paylaşımlarını da kapsıyordu. Akademi içindeki eşitliksizliklerin görülmesine ve iyileştirilmesine yönelik çağrılar artmaya başlamıştı. Birçok kişi kusurların reform adına kabul edilmesi fikrine bile açılmıştı.

Fikir temelli uzmanlar (nüfuzlu komitelerde, profesyonel derneklerde, büyük konferanslarda, fon alıp verme birimlerinde ve sistemin diğer merkezi güç noktalarında baskın konumda kalmaya devam ederken) sıkça kanıt temelli eleştirilerle sıkıştırılıyordu. Özellikle tıp alanında çalışan birçok bilim alemdarı tutarsız taraflar olmayı sürdürdüse de çıkar çatışmalarını daha şeffaf bir yola koymak ve çatışmaların etkilerini azaltmak uğruna gösterilen bir çaba vardı. Araştırmanın araştırılması anlamına gelen meta-araştırma geniş çapta saygı görmeye başlamıştı. Dolayısıyla pandemi krizinin değişimi itekleyeceği umulabilirdi. Gerçi değişim yaşanmasına yaşandı – fakat, galiba olabilecek en kötü hâliyle.

Pandemi sırasında komünalizmin yerinde esen rüzgarlar, skandalları ve komplo teorilerini ateşledi; hepsi de o dönemde popüler basında ve sosyal medyada ‘olgusal gerçekler’ olarak yer buldu. Epeyce yayıldıktan sonra The Lancet’ten geri çekilen hydroxychloroquine hakkındaki rapor bir başlangıç örneğiydi: Paylaşma ve açıklık eksikliği bu üst düzey tıp dergisini, 671 hastanenin göz göre göre var olmayan verilerle desteklediği bir makaleyi yayınlamaya götürdü ve bu apaçık uydurmasyonu yayınlanmadan önce kimse de fark etmedi. Başka bir üst düzey tıp dergisic The New England Journal of Medicine de benzer bir makale yayınlamayı başardı; birçok bilimci ciddi şekilde atıfta bulunmayı sürdürüyor.

Yazının tamamı https://www.diken.com.tr/pandemi-bilim-dunyasini-nasil-altust-etti/

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu