Makaleler

Öcalan ile altı saat ne konuşuldu

Cumhuriyet gazetesinde Barış Pehlivan’ın bugünkü yazısında ”Altı saat ne konuşuldu” yazısında yazar yaklaşan seçimlere dair Kürt seçmeninin desteğini almayan adayın cumhurbaşkanı olması zor görünüyor diyerek bir takım değerlendirmelerde bulunuyor. Yazıyı aktaralım sizlere:

‘Gözüm bir süredir masamdaki o kitapta. Tam zamanı, deyip açıyorum sayfalarını… Öcalan’ın “Sizi Allah gönderdi buraya” diye karşıladığı o görüşmenin detaylarını merak ediyorum. Ve yanıtsız kalan çok soru olsa da satır aralarında ilginç detaylar okuyorum. 

Matematik basit: HDP seçmeninin desteğini almayan adayın cumhurbaşkanı olması zor görünüyor. Bundandır ki Kürt siyasetinin yol haritasını kimin nasıl belirleyeceği merak ediliyor. 

Hani Erdoğan, “Edirne’deki İmralı’ya hesap verecek” dedi ya… İddia edilen o “hesabın” içeriğine dair bakabileceğimiz en yakın örnek 2019 seçimlerinde yaşandı. 

Ali Kemal Özcan adlı akademisyen 16 ve 20 Haziran 2019’da toplam altı saat İmralı’da terör örgütü lideri Abdullah Öcalan ile görüştü. Sonra da Öcalan’ın “İstanbul seçimlerinde tarafsız kalın” temalı çağrısını okudu. Lakin HDP seçmeni ise Öcalan’ı değil, “Bağrınıza taş basın ve oy kullanın” diyen Selahattin Demirtaş’ı dinledi. 

İşte şimdi yine benzer bir süreç olabilir mi? İktidarın Demirtaş ve Öcalan planları ne? Kimler şu an o isimlerle ne görüşüyor? Çoğaltılabilir bu sorular cevap bulmaya yakınken bir kitabın sayfalarında 2019 Haziranı’na gidiyorum. 

Ali Kemal Özcan yaşadıklarının bir bölümünü “İmralı’ya Ne’ye Gittim?” adlı kitabında anlatmış (Arya Yayıncılık). Kitap geçen yıl yayımlanmış ama nedense pek dikkate alınmamış. 

İşte o kitabında Özcan, İmralı’dan önce Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MİT Başkanı Fidan ile görüşmesini şöyle yansıtıyor: 

“13 Haziran 2019 günü Cumhurbaşkanı’na ulaşabildiğimizde ‘Şükür Allah’a’ dedikten sonra, sayın müsteşarımızı da görünce, yazılı ulaşmadığını bildiğimiz aşağıdaki rivayeti sözlü anlatma müsaadesi alıp anlattık, söze öyle başladık.”

Ali Kemal Özcan kitabının tam orasında Erdoğan’a ve Fidan’a anlattığı fıkraya yer veriyor. Konumuzun dışında olduğu için buraya yansıtmıyorum. Lakin devletin en kritik isimlerine anlatılan o fıkra sonrası ise şöyle aktarılıyor: 

“Kısa gülüşmemizden sonra konuya girdik… Neler konuşulduğunu anlatacak değilim şüphesiz. Devlet sırrı olduğu için değil, kendilerinin rızasını almadığımız için.” 

Ve işte Saray’daki o görüşmeden üç gün sonra soluğu İmralı’da alıyor Ali Kemal Özcan. Masada Öcalan ve kendisinin yanında bir devlet yetkilisi de bulunuyor. Kitaptan aktarıyorum:

“Öcalan, bu diyaloğun ‘normal’ birilerinden olmayacağını hemencecik anlayıp normal ötesi bir dikkatle bizi izlemede iken; o arada yetkili, söze girip bir şeyler demeye/sormaya girişince, biz ‘Tamam, arkadaş konuşsun, zamanımız var, sonra söylerim’ deyip nezaket ortamını incitmemeye çalıştık. Ancak Öcalan insicamımın bozulacağı endişesiyle elinin içini yetkiliye doğru uzatarak (Dur! anlamında): ‘Hayır, Bir dakika!’ deyip bize döndü ve (baş parmağını kaldırarak) ‘Bir tanesini şimdi söyleyeceksiniz!’ deyip dinleme sessizliğine geçti. Uzatmadan, ‘peki’ deyip başladık…”

Yazının tamamı:

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu