Neçirvan Barzani: Bağdat, Kürdistan Bölgesi’nin stratejik derinliğidir
Neçirvan Barzani Perşembe akşamı Bağdat’ta düzenlenen ‘Irak İstikrar ve Refah Forumu’nun üçüncü gününe katıldı. Toplantıya Irak Başbakanı Sayın Muhammed Şii el-Sudani ile Irak’tan ve yurt dışından çok sayıda hükümet yetkilisi, siyasi parti temsilcisi, yabancı büyükelçi, diplomat ve akademisyen katıldı.
Irak Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani katılımda, Kürdistan Bölgesi’nin daha geniş bölgedeki en son güvenlik ve siyasi gelişmeler hakkında ve ülkenin karşı karşıya olduğu mevcut zorlukların nasıl çözüleceğine ilişkin görüşlerini dile getirdi.
Başkanlıktan yapılan açıklamada Başkan Barzani’ye soru-cevap şeklindeki açıklamaları şöyle:
*Son zamanlarda Bağdat’ı sık sık ziyaret ediyorsunuz. Her açıdan, tüm ziyaretleriniz başarılı oldu, ancak bir süredir, özellikle siyasi seçkinler arasındaki toplantılarda ve tartışmalarda, tüm Iraklıların cumhurbaşkanı olmaya çalıştığınızdan bahsediliyor. Bu bağlamda kendinizi Irak halkına nasıl tanıtmak istersiniz?
– “Öncelikle bu davetiniz için çok teşekkür ederim. Bağdat ziyaretimizle ilgili olarak, Bağdat Irak’ın başkentidir, bizim başkentimizdir ve Kürdistan Bölgesi Başkanlığı yasasına göre bir görev olarak üzerimize düşen görev, Kürdistan ile ilişkileri geliştirmeye çalışmaktır. Bölge ve Bağdat. Her Iraklı olarak bu ülkenin cumhurbaşkanı olmaktan gurur duyardım ama daha önce Bağdat’a başbakanken gelmiştim ve Bağdat’ı Kürdistan Bölgesi Başkanı olarak ziyaret ediyordum. Adı Irak olan bu ülke çerçevesinde yaşıyoruz ve Bağdat’a düzenli olarak geliyoruz. Başkan olmak her Iraklı gibi benim için de büyük bir onur ama şu anda Bağdat için kişisel gündemimde yok. Hamdolsun seçimler yapıldı ve bir başkanımız oldu, kendisine başarılar diliyoruz.”
*Başkanı olduğunuz Kürdistan Bölgesi sürekli gelişiyor. Herkes bu farkı görüyor ve Bağdat’ı ziyaret ettiğinizde ve ardından Erbil’i ziyaret ettiğinizde, herkes kesinlikle farkı hissedecektir. Hükümetiniz yabancı yatırımı çekmek için çalışıyor. Siz (Kürdistan Bölgesi) bu konuda Irak’tan farklı olsanız da, bu arada ciddi olduğu bilinen bir siyasi çatışma olduğunu kabul ediyorsunuz. Kürdistan partileri geçmişte Bağdat’ı ziyaret ederdi. Kürdistan’da o zamanlar bile siyasi parti çatışmalarınız vardı ama Bağdat’a geldiğinizde birlik beraberlik içinde geldiniz. Bugün Kürt liderler arasında neden bu tür bölünmeler var ve bu boşluklar nasıl doldurulabilir?
– “Kürdistan Bölgesi’nde yaşanan gelişmelerden başlayayım. Tabii Irak’ın diğer bölgelerine göre daha erken başladık. Irak rejimi 1991’de Kürdistan’dan yönetimini geri çekti ve o zamandan beri bir yönetimimiz var. Tabii ki inişler, çıkışlar, sorunlar oldu ama bazı hizmetler yapabildiğimizde yeni bir ortam oluştu ama bu Kürdistan Bölgesi’nin diğer yerlerden çok farklı olduğu anlamına gelmiyor. Kürdistan’da altyapı sorunlarımız ve başka büyük sorunlarımız var. Kürdistan Bölgesi’nde hala elektrik sorunu var, şimdi de dünyada sözde ilerleme standartları var. Kürdistan Bölgesi ile karşılaştırırsanız, Kürdistan Bölgesi ve Irak’ta daha kat etmemiz gereken çok yol var. Ne yazık ki Irak’ın diğer bölgelerinin yaşadığı sorunlar, Kürdistan Bölgesi’nde bu tür güvenlik sorunları çok daha az yaşandı ve şimdi çok zor bir dönem ve yıllardan sonra, teröristlerle mücadele ve Irak’taki sorunların ardından şimdi Irak’ın tüm parçalarının kademeli olarak daha iyiye doğru ilerlediğini görmekten mutluluk duyuyoruz. refah. Bize göre Kürdistan Bölgesi’nde Basra, Bağdat, Süleymaniye, Erbil, Duhok arasında fark yok. Irak’ın herhangi bir yerinde gördüğümüz herhangi bir ilerlemeyi kendi ilerlememiz olarak kabul ediyoruz. Irak’ın herhangi bir yerinde iyi bir proje görmekten mutluluk duyacağız. İnsanların durumunun iyi olmadığını gördüğümüzde mutlu olmuyoruz. Elbette Kürdistan Bölgesi’nde sorunlar var. Hiçbir sorunumuz olmadığını ve her şeyin yolunda olduğunu söyleyemem; partiler arasında siyasi sorunlar var ve Kürdistan Bölgesi’nde siyasi sorunlar var. Kürdistan Bölge Başkanlığı çatısı altında çözülmesi gereken sorunların olması için elimizden geleni yapıyoruz. Cumhurbaşkanlığında biri KYB’den, diğeri Goran Partisi’nden olmak üzere iki vekilim (başkan yardımcım) var. Cumhurbaşkanlığını tüm farklılıkları bir araya getirmek için bir şemsiye haline getirmek için birlikte çalışacağız ve bu sorunların çözümünde rolümüzü oynamaya devam edeceğiz.”
* Müzakere masasında tüm tarafları bir araya getirdiğinize herkes tanıklık edecek. İki gün önce Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ile Goran Hareketi arasında bir toplantı yapılmış ancak Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) katılmamıştı. Çabalarınız neden kalıcı bir çözüme yol açmıyor? Aynı zamanda Bağdat’ın iki farklı ekiple karşılaşmak zorunda kalmamasına yardımcı olacaksınız. Bağdat hükümeti şimdi farklı siyasi görüşlere ve belki de Bağdat’a iki farklı yaklaşıma sahip iki farklı Kürt partisiyle mi uğraşıyor?
– “Öncelikle Bağdat aslında Kürdistan Bölgesi ve KYB, KDP, Goran ve hükümete katılan diğer partileri içeren Kürdistan Bölgesel Hükümeti ile uğraşıyor. Bağdat tek bir tarafla veya tek bir tarafla değil, hepsiyle bir aradadır. Bağdat, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne (KBY) hitap ediyor. Kürdistan Bölge Başkanlığı olarak bizim işimiz ve siyasi partilerin birlik olup birbirlerini anlamaları Irak Başbakanı’nın Bağdat’ta işini kolaylaştıracaktır eminim. Birlik ve beraberlik yönünde atılan her adımı destekliyoruz.”
*Sizce Kürdistan Bölgesi’nde 6. tur seçimler Kasım ayında yapılacak mı?
-“Kürdistan Bölgesi Başkanıı olarak anayasal görevim gereği seçim tarihini belirledim. Kürdistan Bölgesi’ndeki tüm siyasi partilerden seçimler için verilen süreye uymalarını istedim. Elbette seçimler demokratik bir süreçtir. Kürdistan Bölgesel Hükümeti (KBY) ve Kürdistan Bölge Başkanlığı (KRP) nezdindeki çabamız, Irak Anayasası’na göre anayasal bir hak olan Kürdistan vatandaşlarının hakkı olduğu için seçimlerin daha fazla ertelenmemesini sağlamaktır. Bölge ve demokratik bir süreç. Seçimler yapılmalı ve inşallah yapılacak”
*Sayın Muhammed Şii el-Sudani Irak hükümetinin başbakanı olarak atandıktan sonra altı ay önce onu ilk tebrik eden sizdiniz. Altı aylık hükümetinin bugünkü gidişatını nasıl değerlendiriyorsunuz?
– “Aslında bununla başlayayım. Bence bir hükümetin veya bir başbakanın performansını değerlendirmek için altı ay çok kısa. Altı ay çok kısa ama bir de şuna bakalım Sayın Başbakan göreve geldi. Rakamlardan bahsedecek olursak, Erbil ile Bağdat arasında ve genel olarak Iraklılar arasında çok daha iyi bir atmosfer olduğunu görüyoruz. Kürdistan Bölgesi’ne döndüm, bana aradaki farkı sordular. “Bey” dedim. Sayın Başbakan, rakamlarla konuşuyor.” Başbakan bir süre siyaset hakkında konuşabilir ama halka nasıl hizmet edeceğine, Irak’ta nasıl büyük projeler inşa edeceğine ve yabancı yatırımı nasıl çekmeye çalışacağına odaklanıyor. Bunun bir fark olduğunu hissettik ve bu büyük bir fark. Ama benim gördüğüm, başbakanın Irak’ı yeni bir aşamaya taşımaya çalıştığı. Bu sefer farklı olan şu ki, Irak’taki tüm topluluklar içinde ilk kez, birlikte devlet yönetimi çatısı altında, hükümetteki tüm taraflarca imzalanmış bir belgemiz var. Bu belge işlerin nasıl yapılması gerektiğine dair bir yol haritası da içeriyor mu? Hangi projeler önceliklidir ve nasıl uygulanmalıdır? Nitekim görüyoruz ki, sadece Kürdistan Bölgesi için değil, Irak’ın tamamı için, Kürdistan Bölgesi’nde bizim için memnuniyet verici olan bu program ve gündemin hayata geçirilmesi için Sayın Başbakanımız elinden geleni yapıyor. Irak’ın tamamı. Büyük projelerden bahsedelim. Total ile yapılan son anlaşmadan bahsedelim. Bu, Irak için ileriye doğru atılmış büyük bir adımdır. Bu, Irak’ta yıllar sonra yeni duyduğumuz bir dil. Irak halkı daha iyi bir yaşamı hak ediyor. Irak halkı derken Zaho’dan Faw’a kadar olan yerleri kastediyorum. Bugün Bağdat’ta duyduğumuz dil, sayıların dili, hizmetlerin dili, ülkeyi nasıl ileriye taşıyacağımızın, nasıl yatırım yapacağımızın, tüm Irak vatandaşlarına nasıl hizmet sunacağımızın dili. 2003’ten sonra olmayan dil bu ve şimdi görüyoruz. Hamdolsun bu dil ve bu rakamlar Irak’ta başladı. Bizim açımızdan, bu politika çerçevesinde bu, başbakanla kişisel bir mesele değildir. Başbakanla aramızda kişisel bir şey yok. Bizim meselemiz hükümetin programıdır ve biz Kürdistan Bölgesi olarak tüm siyasi güçlerimizle sevgili kardeşimiz Muhammed Şii el-Sudani liderliğindeki yeni Irak hükümetinin programını destekliyoruz. Desteğimiz Irak’ın tamamına verilen desteğin bir parçasıdır. Tüm güçlerin birlikte imzaladığı siyasi mutabakat çerçevesindedir.
*Geçmişte özellikle petrol ve gaz yasası konusunda Erbil ve Bağdat arasında birçok anlaşmazlık yaşandı, ancak şimdi bu hükümette bu konuya kökten bir çözüm bulmayı umuyor musunuz?
– “Irak’ta her zaman olmayan bir diyalog ve anlayış dili olduğunu düşünüyorum. Şimdi temel soru şu: 2003’ten sonra hepimiz hatalar yaptık. Kürdistan Bölgesi’nde hata yapmadık, Bağdat’ta hata yapmadık değil ama önemli olan geçmişten ve o hatalardan ders almamızdır. Nasıl bir Irak istiyoruz? Irak’ın nereye gitmesini istiyoruz? Irak’ta kimin güçlü, kimin zayıf olduğu ve Irak’ı buna göre yönetme mantığı hâlâ geçerli mi? Açıkça söylüyorum: Irak iktidar mantığına göre yönetilirse hepimiz kaybederiz. Başarılı olmak için tüm Irak toplumları kendilerini ülkedeki siyasi sürecin katılımcısı olarak görmeli ve bu sorumluluğu biz de taşımalıyız, Şii kardeşlerimiz de taşımalı, Sünni kardeşlerimiz de bu sorumluluğu taşımalı. Irak halkı bunca yıldan sonra durumun düzelmesini, Kürdistan Bölgesi ile Bağdat arasındaki ilişkilerin düzelmesini bekliyor. Kürdistan Bölgesi Başkanı olarak şunu söylemek istiyorum, bizim stratejik derinliğimiz Bağdat’tır. Sorunlarımızın çözümü Bağdat’ta, başka yerde değil. Önemli olan Irak diye bir coğrafyada birlikte yaşama modeli üzerinde anlaşmak. Tüm Irak topluluklarının kendilerini siyasi sürecin katılımcıları olarak görmeleri önemlidir. Bu bağlamda 2003’ten bu yana Irak’ta bir geçiş dönemi içindeyiz ama artık Irak halkına bize bir şans verin diyemeyeceğimizi tüm Irak toplumlarının düşünmesinin zamanı geldi diye düşünüyorum. Ne zamana kadar bize bir şans ver? Birbirimize karşı çok açık olmalı, müzakere masasına oturmalı ve Irak’ta var olan sorunları çözmeye çalışmalıyız. Hem Kürdistan Bölgesi ile Bağdat arasında, hem de Irak’taki diğer sorunları ilerletmek. Gerçekten de bu hükümete büyük umutlarla katıldığımızı ve 2003 yılından bu yana hep birlikte bu yeni Irak’ı kurmak için var gücümüzle yeni bir Irak’ın kurulmasına katıldığımızı sizden saklamayacağım. Hâlâ bir şansımız olduğunu düşünüyorum ve hâlâ birbirimizle konuşmamız gerektiğini ve sorunların nasıl çözüleceğine hep birlikte katılmamız gerektiğini düşünüyorum. Ama yine de vizyonumuz net. Vizyonumuz ve stratejimiz Bağdat’tır. Bağdat, Kürdistan Bölgesi’nin stratejik derinliğidir.” hep birlikte bu yeni Irak’ı kurmak için var gücümüzle yeni bir Irak’ın kurulmasına katıldık. Hâlâ bir şansımız olduğunu düşünüyorum ve hâlâ birbirimizle konuşmamız gerektiğini ve sorunların nasıl çözüleceğine hep birlikte katılmamız gerektiğini düşünüyorum. Ama yine de vizyonumuz net. Vizyonumuz ve stratejimiz Bağdat’tır. Bağdat, Kürdistan Bölgesi’nin stratejik derinliğidir.” hep birlikte bu yeni Irak’ı kurmak için var gücümüzle yeni bir Irak’ın kurulmasına katıldık. Hâlâ bir şansımız olduğunu düşünüyorum ve hâlâ birbirimizle konuşmamız gerektiğini ve sorunların nasıl çözüleceğine hep birlikte katılmamız gerektiğini düşünüyorum. Ama yine de vizyonumuz net. Vizyonumuz ve stratejimiz Bağdat’tır. Bağdat, Kürdistan Bölgesi’nin stratejik derinliğidir.”
*Bu sözler çok hoş Sayın Başkan. Son zamanlarda, özellikle Sayın Mesrur Barzani’nin Bağdat’ı ziyaret etmesiyle, Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile Bağdat arasında bir anlaşmaya varıldı. Özellikle Irak’ın Türkiye üzerinden petrol taşıma davasını kazanmasının ardından petrol konusunda anlaşmalara varıldı. Ne üzerinde anlaşmaya varıldı? Bu anlaşma Bağdat ve Erbil’in birlikte Türkiye’ye gidip petrol boru hattı açması ve petrol ihraç etmesi için yeterli mi?
-“Başbakan’a sabrı, sakinliği ve bu konudaki sürekli takibi için gerçekten teşekkür etmek yerinde olur. Başbakan Mesrur Barzani Bağdat’ı ziyaret ettiğinde iyi bir anlaşmaya varıldı. Elbette anlaşmanın sorunları var ama şu ana kadar anlaşmanın uygulanmasını engelleyen siyasi bir sorun var mı? Öyle düşünmüyorum. Bu anlaşmanın tam olarak uygulanması için çözülmesi gereken bazı teknik sorunlar var. Ama biz Kürdistan Bölgesi olarak bunun siyasi bir mesele olmadığına çok eminiz, yani bu kararın uygulanmasında sorun çıkaracak bir siyasi karar olduğunu düşünmüyoruz. İnşallah Sayın Başbakanımızın desteği ve yönetimi ile tüm bu hususlar hayata geçirilecektir. Irak’ın siyasi istikrara kavuşması için iki yasanın çok önemli olduğunu sık sık söylüyorum. Birincisi şu anda mecliste görüşülen ve umarım hayata geçeceğini umduğum bütçe kanunu. Diğeri ise, her ikisinin de Irak’ta siyasi istikrar yarattığı gelir dağıtım yasasıdır. Irak için siyasi ve ekonomik istikrar sağlayacak yasalara odaklanmamız çok önemli.”
*Sayın Başkan, özellikle Türkiye ile aranızdaki petrol boru hattı konusunda Türkiye ile ilişkileriniz çok iyi. Bu konuda Türk yetkililerle herhangi bir görüşme yapılıyor mu? Ya da bu konuda herhangi bir sorun var mı? Bu konuda ne diyorlar?
– “Türkiye ile bu konuda bizim takımımız ve Bağdat tek takımdır. Bunun için Türkiye ile ayrı bir ekibimiz yok. Bahsettiğim gibi, henüz ele alınmamış bazı teknik sorunlar var. Bu konulara gelince, ben bu toplantıya gelmeden önce Sayın Başbakanımızla konuştuk, tartıştık. Bu sorunların engel olmadığına, çözüleceğine ve hayata geçirileceğine eminim. Mutlaka bir anlaşmaya varacağız.”
* Anlaşmayla ilgili olarak Bağdat’ın her istediğini kabul edecek misiniz?
– “Birbirimizle bir anlaşmaya vardık. Şimdi Bağdat’la, hem Türkiye’yle hem de petrol şirketleriyle ekip olarak görüşmeler yaptık. SOMO tarafında ise karar alındı, firmalarla sözleşme imzalandı ve Türkiye’ye bildirilmesi gereken bazı hususlar kaldı. Çözülmesi ve anlaşmanın uygulanması gereken bazı bankacılık sorunları var.”
* Türkiye ile iyi ekonomik ilişkileriniz ve güçlü güvenlik ilişkileriniz var. Kürdistan Bölgesi’ndeki son bombalamalar, özellikle Süleymaniye havaalanının bombalanması ve Mazlum Abdi’nin hedef alınması hakkında Türkiye ile görüştünüz mü? Kürdistan Bölgesi’ne yönelik bu saldırılardan bahsettiğinizde Türkiye’nin tepkisi ne oluyor?
– “Bu konuda gerçekçi olmak gerekiyor. Gerçek şu ki, Türkiye’nin Irak’ın ciddiye alması gereken bazı güvenlik sorunları var. Gerçek şu ki, güvenlik sorunları var. Bombalamalardan bahsederken nedenlerinden de bahsetmek gerekir. Bu neden yapılıyor? Sebebi nedir? Irak’ın egemenliği meselesi var. Kürdistan Bölgesi’nde yapılanlar (bombalamalar) egemenlik meseleleriyle ilgili ve genel olarak Irak egemenliğiyle ilgili. Ancak bu bombalamalara neden olan sebepleri ortadan kaldırmamız gerekiyor. Diğer bir deyişle, Türkiye’nin ülke olarak Irak’tan ve Irak’ın bir parçası olan Kürdistan Bölgesi’nden, Irak ve Kürdistan Bölgesi’ndeki silahlı bir grubun Türkiye’ye gidip askeri faaliyette bulunamaması ve Kürdistan’a dönmesini bekleme hakkı vardır. Bölge. Bu İran için de geçerli. İran’a gelince, Kürdistan Bölgesi’nde veya Irak’ta komşularımız için bir tehdit haline gelmemiz mantıksız. Ne yazık ki şu anda yapılanlar (bombalamalar) bu nedenlerle yapılıyor. PKK sınırlarda değilse, Türkiye neden bazı yerleri (Irak içinde) bombalasın? O zaman nerede olursa olsun, İran belli eylemlerde bulunursa, Kürdistan Bölgesi’nin belli bölgelerinde muhalif askeri güçler olmazsa İran bombalamaz. Yine de bombalarlarsa, onlarla farklı şekilde başa çıkabiliriz. O halde ilk yapmamız gereken Türkiye ve İran’ın Kürdistan Bölgesi’ne saldırmasına neden olan sebepleri ele almaktır. Sayın Başbakanın hem İran hem de Türkiye ile bu konuda çok ciddi olduğunu biliyorum. Ayrıca her zaman iletişim halindeyiz ve şu ana kadar iyi ilerlemeler kaydettik. Önemli olan bölgede istikrarın sebebi olmaya devam etmek istiyoruz. Komşularımıza sorun çıkarmak istemiyoruz. Türkiye, Suriye, Suudi Arabistan ve İran ile en iyi ilişkilere sahip olmak istiyoruz. Elbette Kürdistan Bölgesi olarak değil, çünkü Irak’ın politikası bu, Kürdistan Bölgesi de Irak’ın bir parçası olarak biz bu politikaya bağlı kalacağız.”
*ABD ile ilişkiniz iyi. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Barbara Leaf, Muhammed Şii el-Sudani ile görüştü ve ardından sizinle görüştü. ABD-Bağdat ilişkileri bölgesel rekabet çerçevesinde mi gelişiyor? Bunu bölgenin ABD ile ilişkileri açısından olumlu bir gelişme olarak görüyor musunuz?
– “Aslında Kürdistan Bölgesi ile ABD arasındaki ilişkiyi ABD’nin Irak’la olan ilişkisinden farklı görmüyoruz. Bu istasyonlara bakarsak ABD’nin Irak’a yardım ettiğini görüyoruz. 2003’te rejim, ABD desteği olmasaydı yıkılmazdı. Tüm Iraklı muhalif güçler Tahran’da toplanmış olsa da, rejimin devrilmesinde asıl destek ABD’ydi. IŞİD geldiğinde, ABD Irak’a yardım eden önemli bir ülkeydi. ABD, Irak’taki Kürdistan Bölgesi’ne de yardım etti. Biz, yani Irak ve ABD’nin ortak noktası, Irak ile ABD arasında imzalanan stratejik bir anlaşmadır. Kürdistan Bölgesi, ABD ile ilişkilerine bu stratejik anlaşma çerçevesinde bakacak. Bence Irak bu anlaşmaya baktığında, sadece askeri ve güvenlik yönlerini görür. Gerçekten de bu anlaşma çok önemli bir anlaşmadır ve Irak’ın bu anlaşmadan hem ekonomik hem de kültürel açıdan büyük yararları olabilir ve Irak’ın ABD ile ilişkilerini geliştirmesi için büyük bir fırsattır. Irak’ın ABD ile ilişkisinin genel olarak stratejik bir ilişki olduğu bir sır değil. Irak’ın bir parçası olarak, ABD’ye hem askeri hem de siyasi olarak her alanda verdiği tüm destek ve yardım için teşekkür ediyoruz.” stratejik bir ilişkidir. Irak’ın bir parçası olarak, ABD’ye hem askeri hem de siyasi olarak her alanda verdiği tüm destek ve yardım için teşekkür ediyoruz.” stratejik bir ilişkidir. Irak’ın bir parçası olarak ABD’ye hem askeri hem de siyasi olarak her alanda verdiği tüm destek ve yardım için teşekkür ediyoruz.”
* Yeni bir ABD başkanı göreve geldiğinde bölgedeki ilişkilerinde genel olarak bir değişiklik olur. Bu Kürdistan Bölgesi için mi oluyor? Yani ABD’nin yeni başkanının göreve gelmesi, ister Demokrat ister Cumhuriyetçi olsun, özellikle IŞİD’le mücadele ve Peşmerge’ye silahlanma ve lojistik destek açısından destek ve ilişkiler açısından bir değişiklik getirecek mi?
– “ABD, Irak ile imzaladığı askeri anlaşma gereğince Kürdistan Bölgesi’ne her türlü yardımı yapmıştır. Bu, bilinen anlaşmaların dışında hiçbir şey almadığımız anlamına gelir. ABD’nin Kürdistan Bölgesi’ne yaptığı askeri yardım önce Bağdat’a, ardından Bağdat’tan Kürdistan Bölgesi’ne geldi. Yani Kürdistan Bölgesi olarak ABD’den Bağdat’ın bildiği anlaşmalar dışında bir şey almadık ve yardımın IŞİD’le mücadele için olduğu da belli oldu. Washington’da genel olarak aldığımız tepki, ister Cumhuriyetçiler ister Demokratlar olsun, nispeten bazen sıcak bazen soğuk olabilir, ancak genel olarak ABD kurumları Irak’ı gerçekten destekliyor ve Irak’ı her şekilde desteklemek istiyor. Yine deneyimlerime göre,
*Bağdat’tasınız. Arkadaş olarak yakın olduğunuz Iraklı siyasetçiler ve şahsiyetler var mı?
-: “Iraklı politikacıların çoğuna yakın olduğumu düşünüyorum. Bazılarını belki otuz yıldır ya da daha uzun süredir tanıyorum. Evet, biz arkadaşız ve bu ilişkiyi her geçen gün geliştirmeye çalışıyoruz. Örneğin, Başbakan ile olan ilişkimiz, herhangi bir yere seyahat etmeden önce onunla koordinasyon kurmamı ve nereye gidersem gideyim Irak’ı temsil etmemi sağladı. Yani mevcut hükümet ve başbakanla çok fazla işbirliğimiz ve koordinasyonumuz var ve olmaya da devam edeceğiz. Irak’ın tüm siyasi güçleriyle diyalog, anlayış, dostluk ve kardeşlik diline sahibiz. İnşallah bu ilişki ve dostluk Irak’ın tamamının hayrına devam edecektir.”
* Hükümet kurulmadan önce Bağdat’ı ziyaret ettiniz ve Hanana’yı ziyaret ettiniz. Onlarla herhangi bir temasınız var mı?
-“Hayır, maalesef bilmiyorum. Seyyid (Mukteda Sadr) ile en son görüştüğümüzde ve Hanana’da onu görmeye gittiğimizde çok nazikti ama ondan sonra herkesin bildiği gibi parlamentodan çekilme kararı aldı. Seyyid nerede olursa olsun ona büyük saygı duyuyoruz ve bu değerli aileye büyük saygı duyuyoruz ve o nerede olursa olsun Seyyid Mukteda ve Sadr hareketinin büyük bir itibara sahip olduğuna inanıyoruz. Görevinde başarılı olabilmesi için hükümeti ve başbakanı destekleyeceğini umuyoruz. Sadrcılardan oluşan bir delegasyonla görüştükten sonra mesajımız, onlardan mevcut hükümeti çalışmalarında başarılı olması için desteklemelerini istemekti.”
Daha sonra bir Reuters muhabirinin Kürdistan Bölgesi’nden petrol ihraç etme anlaşmasıyla ilgili sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
“Daha önce de söylediğim gibi, anlaşmanın uygulanmaması yönünde siyasi bir karar yok. Irak konusunda çözülmesi gereken bazı teknik sorunlar var. Umarım iki haftadan daha kısa bir sürede çözülürler. Çünkü bugün Sayın Başbakanımız toplantımızda çok önemli bir konuya değindi. Genel olarak Irak olarak kaybettiğimizi ve bu nedenle bir gelir kaynağı olan günde yaklaşık 450.000 varilin düştüğünü söyledi. Dolayısıyla Kerkük ve Kürdistan Bölgesi’ne ait olan bu 450 bin varil petrolün boru hattına sokulması ve yurt dışına ihraç edilmesi için bir an önce bu sorunları çözmeli ve süreci yeniden başlatmalıyız. Yani bu mesele sadece Kürdistan Bölgesi’ni değil, Irak’ın tamamını ilgilendiriyor. Bu sorun çözülürse tüm Irak’ın yararına olacaktır. Dürüst olmak, Kürdistan Bölgesi bir ayı aşkın süredir petrol göndermedi. Temel soru şu: Kürdistan Bölgesi çalışanları maaşlarını nasıl alacak? Bu Bağdat’ın görevidir. Bu görevi yerine getirmelidir. Irak vatandaşları olarak Bağdat bunu onlar için yapmalı. Bu sorun ne kadar çabuk çözülürse Bağdat’ın üzerindeki yük o kadar azalır ama devam ederse Kürdistan Bölgesi’nin maaşını Bağdat’ın vermesi yasal ve anayasal bir haktır. Dolayısıyla bu sorunun iki hafta içinde değil, bir an önce çözülmesini temenni ediyorum.” Bağdat’ın üzerindeki yük o kadar az olur ama devam ederse Kürdistan Bölgesi’nin maaşlarını Bağdat’ın sağlaması yasal ve anayasal bir haktır. Dolayısıyla bu sorunun iki hafta içinde değil, bir an önce çözülmesini temenni ediyorum.” Bağdat’ın üzerindeki yük o kadar az olur ama devam ederse Kürdistan Bölgesi’nin maaşlarını Bağdat’ın sağlaması yasal ve anayasal bir haktır. Dolayısıyla bu sorunun iki hafta içinde değil, bir an önce çözülmesini temenni ediyorum.”
ANP muhabirinin sorusu:
Bağdat ile Erbil arasındaki petrol anlaşmasından sonra Bağdat ile Erbil arasındaki ilişkilerin düzeldiğini söyleyebilir miyiz? Sözleşmedeki şartlar nelerdir? engelleyen faktörler nelerdir? Özellikle Kürdistan Bölgesi’ni hedef alan Türk ve İran bombalamaları sürerken Bağdat’la nasıl çalışabilirsiniz?
-“Konuşmamda bu konuların bir kısmına cevap verdiğimi düşünüyorum ama kısaca evet diyebilirim, Kürdistan Bölgesi ile Irak ilişkileri en iyi döneminde ve önceki dönemden farklı olan tarafımız yazılı bir anlaşma yapmış olmamız. Bağdat ile anlaşma Bu anlaşma, hükümetimizi oluşturan tüm tarafların imzaladığı bir anlaşmadır. Türkiye açısından mesele egemenlik meselesidir ve bence Irak başbakanı bu meseleye bir egemenlik meselesi olarak bakmış ve bu çerçevede gereğini ve mümkün olanı yapmıştır.”
Neçirvan Barzani, bir BBC muhabirinin Kürdistan Bölgesi ile İran İslam Cumhuriyeti arasındaki ilişkilere ilişkin sorusuna yanıt olarak şunları söyledi:
– “Birincisi İran, Irak ve Kürdistan Bölgesi için önemli bir komşudur. İran, Kürt mültecileri kendi topraklarında kabul edip barınma sürecinden IŞİD ile mücadeleye kadar birçok aşamada Kürdistan Bölgesi’ne istikrarlı bir şekilde yardım eden bir ülke olmuştur ve bunu asla unutmayacağız. Kürdistan Bölgesi, Irak politikası çerçevesinde İran ile her zaman iyi ilişkiler içinde olmak istemiştir. Bilgin olsun, gaz ve diğer maddeler hariç, Irak ile İran arasındaki ticaret hacmi yaklaşık 10-11 milyar dolar ve bunun yüzde 60-70’inden fazlası Kürdistan Bölgesi’nden yapılıyor. İran ile sahip olduğumuz tarihi ve kültürel bağların yanı sıra.
İkincisi İran’a karşı ne İsrail’e ne de Kürdistan Bölgesi’ni İran’a karşı kullanmak isteyen hiçbir ülkeye yardım etmeyeceğiz. Böyle gündemlerimiz yok. Geçenlerde başbakanın kararı üzerine İran heyetiyle Bağdat’ta görüştüm ve onlara dedim ki: Biz oturmaya hazırız ve Kürdistan Bölgesi’nin İran’a karşı herhangi bir partiye yardım ettiğine dair bir kanıt varsa hazırız. konuşmak. Geçenlerde başbakanın kararıyla İran ile bir anlaşma imzalandı ve Kürdistan Bölgesi Irak içinde taraf olarak bu anlaşmaya bağlı. İran ve Türkiye’nin güvenliği iki komşu olarak bizim için önemlidir ve sizi temin ederim ki dış politika açısından adımlarımız Bağdat’ta var olan politikaya uygundur. Bağdat’ın politikası İsrail’le ilişki kurmak değil,
Başkan Neçirvan Barzani, KYB ekibinin Bakanlar Kurulu toplantılarında yer almamasına ilişkin son soruya yanıt olarak şunları söyledi:
“Açıkçası KYB ekibinin hükümetten çekilmesinin doğru bir adım olduğunu düşünmüyorum. KYB, hükümetin ana katılımcısıdır. Bu hükümetin oluşumunda ana katılımcıdır. Uzlaşmadan bu yana KYB ile birlikte büyük adımlar attık. Sorunlar oldu ama büyük adımlar da attık. Rahmetli Mam Celal ve Başkan Mesud Barzani birlikte çok önemli adımlar attılar. KYB, hükümetten ayrılmakla, toplantılara katılmamakla KYB’ye ve Kürdistan Bölgesi’ne gerçekten hizmet etmemiştir. Çünkü hükümetin ana katılımcılarından biri olduğunuzda hükümette söz sahibi olabilirsiniz. Sorunlar varsa, hükümet içinde çözüm bulabilirsiniz. Şimdi bana sorarsan, evet derdim. Ben onlardan geri dönmelerini istedim ve KBY başbakanı onlardan dönmelerini istedi. Ben yine de söylüyorum, sorunların çözüm yeri Bakanlar Kurulu’dur. Bağdat’tan bu sorunu bir an önce çözmemiz için bize yardım etmesini ve hükümete geri dönmelerini rica ediyorum. Söyleyecekleri varsa mecliste söylesinler. Irak Başbakanı’nın bu sorunu çözmemize yardımcı olmasını istiyorum, çünkü bu sorun ne KYB’nin çıkarınadır, ne Kürdistan’ın çıkarınadır, ne de Irak’ın çıkarınadır.”