Nagehan Alçı: Öcalan, Kandil ve Rojava’nın hazır olmamasından dolayı çağrı yapmıyor
Gazeteci Nagehan Alçı, Abdullah Öcalan’ın beklenen çağrısının yapılmamasının Kandil’in hazır olmamasıyla alakalı olduğunu söyledi
Türkiye’de Kürt sorununun çözümü adına sürdürülen görüşmelerde dikkatler, Abdullah Öcalan’ın PKK’ye yönelik olası bir “silah bırakma” çağrısı çevrilmişken beklenen çağrı geldi.
Rûdaw’a konuşan gazeteci Nagehan Alçı devlet ve Öcalan arasında yürütülen temaslarda hem Kandil’in hem de Rojava’daki YPG’nin bu çağrıya uyacak bir noktaya gelmesi kritik önem taşıdığını söyledi. Alçı’ya göre şu an için bu konuda net bir ilerleme kaydedilmediği belirtiliyor.
Öcalan’ın olası talebinin karşılanması, Kandil ve YPG’nin silah bırakma kararı alınmasına bağlı olduğunu ifade eden Alçı, “Abdullah Öcalan’ın bu çağrıyı yapabilmesi için daha güncel çağrı oluşturulduktan sonra bu çağrının karşılık bulabilmesi için Kandil’in ve YPG’nin, Rojava’nın daha güncel bu çağrıya uyan bir üreme olması gerekiyor. şekilde ulaşılabilmiş değil maalesef. Benim anladığım kısmın ilerlemesinden hala bu noktalarda sorun vardı” dedi.
“Suriye’deki yapı Abdullah Öcalan’ın parçaları daha kolay dinleniyor”
Devlet cephesinin esas sorunu Kandil’de yayımlanan Alçı, “Kandil’deki bir grup Abdullah Öcalan’a direnip kendi varlıkları silahlara bağlı oldukları için ne olursa olsun biz bu silaha saklanmıyoruz yerlerdeyiz. Orada çözülemeyen esas sorun oradaki gibi görünüyorlardı. Suriye’yi daha kolay çözebilir. Çünkü Suriye’deki yapı Abdullah Öcalan’ın yapıları daha kolay dinlenen bir yapı diye çalışıyorlardı. Şimdi aradan geçen bir hafta on günde bu denklem değişti mi? Abdullah Öcalan’a ziyaretlerin gerçekleşmesinin nedeni bugün somut bir şekilde beklediğimiz o artık silahları gömün buluşması geldi. Burada benim kafam belli ki, Suriye denklemleri karışıyor. Yani Suriye’de beklendiği gibi. Merkezi hükümetteki YPG silahlarını teslim etmeye devam edecek ve ordunun parçası olacak strateji şu aşamada henüz hayata geçebilmiş değil. YPG orada direniyor, orada hala varlığını da devam ettiriyor ve zannediyorum o pürüz aşıladığı için Türkiye’de de, Abdullah Öcalan’ın beklenen organ yapılamıyor” değerlendirmesinde bulunuyor.
En geç Şubat’ın ortasında Nevruz’a saklanan Abdullah Öcalan’ın PKK’nın silahlarını gömmesi yönünde çağrı yapılmasının beklendiğini belirten Alçı, ”DEM heyetinin çalışması da bu şekildeydi. Durumun kaynağı de bu yöndeydi. Şimdi hani olmazsa ben yanıldım diyemem olmazsa o zaman Kandil ve Suriye direniyor, YPG direniyor, Abdullah Öcalan da dinlenip dinlenmeyeceği bir tabloya karşı konuşma tırnak tırnak içinde varlığını sorgulamak istememek gibi bir sonuç çıkar. Ama burada ayrıntılı tepkimeye bakın de çok sert olur. Bunun nedeni, devletin de şunu söylemesi, bu defa silahların gömüleceği. Net bir şekilde barış ilan edilecek ondan sonra önce şu olacak bu olacak sonra barışırız konuşuruz filan bu tip olaylar geçmiş süreçte olduğu gibi yok. Şayet PKK’ya direnirse o zaman biz çok sert kullanırız döneriz diyorlar. Dolayısıyla böyle bir şeyin olmamasını diliyorum. Bakın bu Türkiye’nin barışı için, Orta Doğu’nun barışı için Kürt kardeşlerimiz için çok çok önemli” diye konuştu.
“Kürt sorunu terör sorunundan ibaret değildir”
Kürt sorununun “terör sorunundan” ibaret olmadığını savunan Alçı, şöyle devam etti:
“Terör sorunu Türkiye’nin sırtındaki çok büyük bir kamburdur. Şimdi devlet şu şekilde bir strateji güdülüyor, benim anladığım kadarıyla, sizin anladığınız gibi. Terör kamburundan kurtulduktan sonra Bir sonraki aşamaya geçilip yani silahların saklanmadığı çok daha rahat konuşulabilir diyor. Şimdi geçmişe ulaşmayan çözüm sürecinde bunu biz uzun süre konuşmuştuk. Çözüm mü barış mı önce çözüm sonra barış hayır önce barış sonra çözüm vesaire sonra o süreçte çok ciddi hatalar yapıldı. Tabi Suriye denklemi, uluslararası güçlerin oradaki iktidar savaşları devreye girdi ve o süreç çöktü PKK maalesef en sonunda Türkiye’de de hendek terörüyle birlikte işler çok farklı bir şekilde desteklendi. Terör sorunu çözüldükten sonra Türkiye’de özgürlüğün önünün açılmasını istemeyenlerin elindeki en büyük koz çalışması olur diye düşünüyorum. O nedenle şu aşamadaki sistem stratejisini çok değerli ve önemli buluyorum.
“Abdullah Öcalan da devlete ben bu işi başarabilirim” dedi
Bakın PKK tehdidinden Türkiye kurtulduktan sonra şiddet tehdidi olduktan sonra her şeyin birileri ister istemez birilerine rahatsız edici olur olmaz önemli değil. Önemli olan bu ülkeyi bölmez birdir Türkiye Cumhuriyeti kalıcılığı olarak. Bence Türk’üyle Kürd’üyle herkes de bu ülkelerde yaşamak istiyor ama eşit vatandaş olarak yaşamak istiyor. Ancak silahların korkusundan, dehşetinden, bizi geri bırakan tehditten kurtulduktan sonra bunlar konuşulabilir. Abdullah Öcalan da devlete ben bu işi başarabilirim dedi bu kez ama başarılabilip başaramayacağıyla ilgili tartıp biçmeler devam ediyor.
Kolay bir şey değil tabii yani Abdullah Öcalan bunu yapacak mı? Yapabilecek mi? YPG burada tamam ben silahımı Suriye merkezine vereceğim mi? Yoksa orada ısrarla terör üretmeye devam edecek mi? Bakın bu hem Türkiye’ye zarar hem Suriye’ye zarar. Kürtlere zarar diye düşünüyorum burada bir bu ayrılıkçı yapılar çekildikten çekildikten sonra elbette ki Kürt kardeşlerimizin eşit hakları için nerede olurlarsa olsunlar özgürce yaşamaları için hep birlikte bir tartışma zemini yaratabiliriz yaratmalıyız diye düşünüyorum.”