Mehmet Metiner: ”Suriye’de Kürt otonom bölgesine itirazımız olmaz”
AKP’li Mehmet Metiner, ”Suriye halkı yarın kendi anayasasını yapar ve o anayasada tıpkı Irak’takine benzer Kürt otonom bölgesinin kurulmasına karar verilirse buna hiç bir itirazımız olmaz. Bizim itirazımız, yıllar yılıdır ülkemizle savaşım halinde olan PKK’yadır. PKK eliyle oluşturulmak istenen “İkinci İsrail” devletçiğine ülkemizin güvenliği ve birliği açısından asla izin vermeyiz.”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Parti ile el sıkıştı. Bahçeli’den Abdullah Öcalan için, “Türkiye’ye getirilirken ‘her türlü hizmete hazırım’ diyen terörist başı buyursun terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin” ifadelerinin ardından AKP’li Mehmet Metiner’den dikkat çeken Suriye’de ‘Kürt otonom’ bölgesi çıkışı geldi.
AKP’li Mehmet Metiner Yeni Şafak’taki “Öcalan’la görüşme, DEM’in muhataplığı ve Suriye’nin kuzeyi…” başlıklı köşe yazısındaki değerlendirmede şu ifadelere yer verdi:
Öcalan’la devlet dilediği zaman görüşmeli. Zaten görüşüyor. Bu tür görüşmelerde hiç bir sakınca görmediğimi açıkladığım için birileri beni tekrar hedef tahtasına oturttu. Vız gelir tırıs gider. Şu an konjonktür müsait değil. O nedenle silah bırakma meselesinin Öcalan’la müzakere edilmesini ve bu vesileyle tekrar DEM Parti’nin itibarlı bir aktör olarak konumlandırılmasını son derece yanlış ve zararlı buluyorum. Bunu açıkça belirttiğim halde o birilerinin sanki ben Öcalan’la Hükümet otursun görüşsün ve yeni bir çözüm süreci başlatsın dediğimi varsayarak algı operasyonuna girişti. Hiç tınmam bile. Yarın şartlar olgunlaştığında devletin ilgili birimlerinin Öcalan’la müzakere etmesinde asla bir sakınca görmem, Öcalan’ın talimatıyla PKK’nın silah bırakmasını sağlayacak süreçlerin de destekçisi olmak gerektiğine inanırım.
Devlet bu süreçte de Öcalan’la elbette görüşebilir. Gerekli görüyorsa görüşür. Bunda bir sakınca görmem. Şayet Öcalan örgütünün ABD-İsrail aparatına dönüştürülmesinden rahatsızsa ve bu rahatsızlığını da duyurmak istiyorsa buna imkan sağlamanın ülke yararına olacağına inananlardanım. Bu cümleden olarak DEM siyasetine de bütünüyle Türkiye partisi olma yönünde bir ayar çekecekse bunun da siyasi bir iklimin oluşmasına katkı sağlayacağına inanırım. Bu yönde bir irade beyanı varsa bu mülahazalarının paylaşılmasını her bakımdan yararlı görürüm. Dediğim bu benim. Öcalan bu süreçte böyle bir rol üstlenir mi bilmem. Buna son tahlilde devletin ilgili birimleri karar verecektir. Bunda bir sakınca görmem demem, Öcalan’ı devlet-hükümet ne pahasına olursa olsun muhatap alsın görüşsün anlamına gelmez elbet. Her sözümüze de şerh düşme mecburiyetinde bırakmazsanız diyorum.
“Kürt Otonom Bölgesinin Kurulmasına İtirazımız Olmaz”
Biz Kürtlerin kazanımından rahatsızlık duyan bir parti değiliz. Bizim Hükümetimiz Suriye’deki Kürtlerin ne yönetiminden ne de kazanımlarından rahatsızlık duyar. Tersine memnuniyet duyar. Çünkü Kürt de biziz, Türk de biziz. Türkiye Kürtlerin de devletidir. O yüzden partimizin ve hükümetimizin Kürtlere düşmanlık beslediği veya onların kazanımlarından rahatsızlık duyduğu iddiası asılsızdır, yalandır. Eğer öyle olsaydı Irak’taki Kürt yönetimiyle derin kapsamlı ilişkiler kuran bir hükümet olmazdık.
-Suriye halkı yarın kendi anayasasını yapar ve o anayasada tıpkı Irak’takine benzer Kürt otonom bölgesinin kurulmasına karar verilirse buna hiç bir itirazımız olmaz. Bizim itirazımız, yıllar yılıdır ülkemizle savaşım halinde olan PKK’yadır. PKK eliyle oluşturulmak istenen “İkinci İsrail” devletçiğine ülkemizin güvenliği ve birliği açısından asla izin vermeyiz.
-Biz hükümet olarak dinci terör örgütü DEAŞ ile de mücadele ediyoruz. Nasıl ki DEAŞ ile mücadele etmek İslamiyet düşmanlığı anlamına gelmiyorsa terör örgütü PKK ile mücadele etmek de Kürt düşmanlığı anlamına gelmez.
Ekleyerek bitiriyorum:
PKK sadece Türkiye için değil Kürtler için de bir güvenlik sorunudur. PKK Suriye’nin kuzeyinde orada yaşayan Kürt halkını arkasına aldığı ABD-İsrail marifetiyle silahla baskılayarak tahakküm altına almıştır. Kürtler üzerinde oluşturduğu korku ve baskı rejimi kelimelerle tarif edilemez. PKK gibi düşünmeyen Kürtler adeta esaret altındadır. O yüzden AK Parti Hükümetimizin PKK tehdidini ortadan kaldırmaya odaklı mücadelesi, aynı zamanda Kürtleri de özgürleştirme mücadelesidir. Bunun Kürt düşmanlığı be katliamı biçiminde sunulması büyük bir yalandan ibarettir.