Kürtlerin tavırlarının adresi ulusal çıkarları olmalıdır!
Kürdistan’ın kuzeyinde Kürt Özgürlük Hareketi çok zorlu bir süreçten geçiyor. Çoğu zaman bu hassasiyet özel süreçlerde kendini gösterir. Bu seçimlerde Kürt hareketinin Kürt ulusunun meşru haklarını koruma talep ve programından ayrılmayacağını bir kez daha göstermiş, hatta ulusal çizgideki bazı olumlu tutumlar maalesef çok fazla kırılmaya neden olmuştur.
Her şeyden önce biz Kürtler olarak kendi doğrularımızı görmüyoruz ve çoğu zaman bazı kişisel veya örgütsel çıkarlar için ulusal çıkarlarımızı feda ediyoruz. Kürtlerin taleplerini temellendiremediğimizde, o standartta hareket etmediğimizde, buna göre bir ittifak kurmadığımızda, ulusal çıkarları standart olarak görmüyoruz demektir.
Çoğu zaman parti veya örgütün adının bir anlamı yoktur. Talepler ve pozisyonlar öne çıkar ve buna göre özel süreçlerde değerlendirilir. Bugün Türkiye’de ve Kuzey Kürdistan’da Kürt adı altında faaliyet gösteren parti ve kuruluşların çoğunun tamamen ideolojik meseleyi gündeme getirerek savundukları ideolojiyi ulusal çıkarların önüne koydukları ve bunu görmek istemedikleri ortaya çıkmıştır. Kuzey Kürdistan’daki Kürt hareketinin belki de en büyük handikapı budur.
Sol Yeşiller Partisi, yani HDP, PKK’nın politikasına çok açık. Amaçları sadece AK Parti’nin mevcut gücünü yok etmek mi yoksa Kürdistan’ın bazı ulusal haklarını kazanmak mı? Ne yazık ki PKÇ, ulusal taleplere ve Kürt haklarının elde edilmesine odaklanmadı. Hatta bu seçimlerde HDP’nin Sol Yeşiller Partisi adı altında Kürt kişilikleri bütünleştirerek Türkiye’ye doğru ilerlediği ve bir Türk sol partisi ya da Türkiye tercihi olmadığı gösterildi.
Kuzey Kürdistan’da milli duyguların geriliminden söz edildiğinde belki de bu acı bir gerçektir ve bu gerilimi ortadan kaldırmak için ciddi bir çaba sarf edilmelidir. Biz Kürtler olarak meşru taleplerimizi her türlü işbirliğinin temeli haline getirmez ve buna göre hareket etmezsek suya düşen bir kağıt parçası oluruz ve insanlar nerede duracağını bilemez hale gelir. Bu, Kürt hareketinin ve Kürt ulusunun en büyük sevincidir.
Şimdi belki de Yeşil Sol Parti’yi eleştirmeye hakkımız yok, çünkü onları da Kürt partisi olarak görmüyoruz. HDP, cumhurbaşkanı adayı çıkarmama kararı aldı. Ama HDP bunun nedenini hiçbir zaman ortaya koyamadı. HDP, Cumhur İttifakı’nın adayı CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu desteklemek için aday göstermedi. Ama HDP ile CHP neyin üzerinde anlaştı ve ne CHP ne de HDP bu anlaşmayı konuşmaya cesaret edemedi. Açık ve şeffaf bir işbirliği yapamayan ve işbirliğinin içeriğini kamuoyuna açıklayamayan taraflar için bu ne anlama geliyor?
Bizler bu seçim sürecinde Kürtler olarak Kürdistan’ın ulusal haklarını elde etme standardına göre hareket etmeli ve pozisyon almalıyız. Kürtlerin haklarından kim veya hangi parti daha çok bahsediyorsa, diğerlerine göre daha makul olmalı. Ayrıca hangi parti ve siyasi parti olursa olsun destek varsa kendine Kürt diyen, Kürt sorunundan bahseden, Kürt vatanseveri gibi davranan adaylardan destek alınmalıdır.
Bu tartışmadan farklılıklar çıkarılmaktadır, oysaki konumumuzun adresi Kürtlerin ulusal çıkarları olmalıdır.