Yaşam

‘Kürtler kime oy verirse o kazanacak’

Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) Genel Başkanı Mesut Tek, Kürtlerin bir süredir seçimlerde tayin edici güç pozisyonuna geldiğini ve olası bir seçimde de bu pozisyonunu koruyacağını söyledi. “Kürtler kime oy verirse o kazanacak” şeklinde ifade ettiği bu pozisyonun sağladığı avantajın etkili şekilde kullanılması gerektiğini belirten Mesut Tek,  Kürtlerin tarihi bir fırsatın eşiğinde olduğunu kaydetti.

PSK Başkanı Mesut Tek, Kürtlerin bu tarihi fırsatı değerlendirmek için öncelikle taleplerini kamuoyuna ilan etmeleri ve ardından da iktidar olmayı hedefleyen partilerle deklare ettikleri talepleri için pazarlık masasına oturmaları gerektiğini kaydetti.

Mesut Tek, Kürtçe’nin seçmeli ders olarak tercih edilmesi için de ailelere bir kez daha çağrıda bulundu.

AK Parti’nin “din” ile “dil” derslerini birbirlerinin alternatifi gibi sunduğunu ve böylece din dersini işaret ettiğini ifade eden Mesut Tek, “Kürtlerin dini baskı altında değil ancak dilimiz baskı altındadır. Kürtler dillerini seçmelidir” dedi.

Rûdaw’a konuşan Mesut Tek, gündeme ilişkin soruları cevapladı.

Erken seçim beklentiniz var mı? Kürt partileri seçim yaklaşırken nasıl bir pozisyon belirlemeli?

Her halükarda bir seçim olacak. Kürtler seçme hazırlanmak zorundadırlar. Kürtler ‘bu seçim bizi ilgilendirmez’ diyemezler. Çünkü seçim siyasi bir prosedürdür. Özellikle de bu son seçim, içinde yaşadığımız süreç nedeniyle Kürtler açısından çok daha önemli olmuştur. Sadece AK Parti’nin geleceği açısından değil Kürtler açısından da önemli. Şimdi yeni seçim yasası, 50+1 sistemi Kürtleri sonuç belirleyici bir noktaya getirmiştir. 90 dakikada atılan gol gibidir. Kürtler kime oy verirse o kazanacak ya da bardağı taşıran son noktadır Kürtler. Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı’nın oylarının eşit olduğu söyleniyor. Kürtler bu süreçte birliklerini oluşturup, anlaştıkları ortak taleplerini kamuoyuna sunmalı ve ‘bu talepleri yerine getireceğiz’ diyenlerle ittifak yapmalıdır. Kürtler sonuç belirleyici bir noktaya gelmiştir. Bu biz Kürtler için tarihi bir fırsattır. Kürtler bu tarihi fırsatı elden kaçırmamalıdır diye düşünüyorum. Bunun için tüm Kürt tarafların, partilerin, sivil toplum kuruluşlarının, şahsiyetlerin, aydınların ortak taleplerde bir araya gelip bir program oluşturup bunu kamuoyu ile paylaşmaları lazım ki bu siyasi süreçte aktif rol alabilsinler. Biz PSK olarak önümüze iki hedef koymuşuz. Bunlardan birincisi Kürt mahallesi ile Kürt siyasi partileri ile görüşmek. Zaten onlarla 2 yıldır ittifak çalışmamız var, belli bir noktaya kadar da ulaştı, devam ediyor. Önümüzdeki iki ayda onu daha derli toplu hale getirmeyi düşünüyoruz. Bunu ete kemiğe büründürüp kamuoyu ile bu paylaşmak istiyoruz. İkincisi diğer partilerle de görüşmek istiyoruz.  Yani MHP dışındaki tüm partilerle görüşmek istiyoruz. Hatta AK Parti ile de. AK Parti ile görüşme talebimiz var ama henüz bize dönmüş değiller. Onlara da gidip düşüncelerimizi anlatacağız. Kürt sorununun çözümü için ne düşünüyoruz, programınız nedir, kendilerine anlatacağız. Biz bundan çekinmiyoruz. Doğru olan da budur. Eğer siz ‘Kürt sorununun çözümü barışçıl yoldan olacak’ diyorsanız o zaman siz bu sorunda taraf olan herkesle diyalog içinde olmak zorundasınız.

Yeni bir çözüm sürecinin başlatılacağından bahsediliyor. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?

‘Çözüm süreci başlamıştır’ diyenler var. AK Parti’nin belli bir hazırlık içinde olduğunu söyleyenler var. Ben de öyle düşünüyorum. Erdoğan’ın son açıklamaları, Siirt’te gerçekleştirdiği ziyaret bu intibayı uyandırıyor. AK Parti’nin böyle bir şeyi var. Zaten geçmişte Erdoğan, Diyarbakır’da çözüm süreci konusunda ‘sadece buzdolabına kaldırdık’ demişti. Dolayısıyla öyle anlaşılıyor ki AK Parti Kürt mahallesinde kaybettiği oyaları yeniden kazanmak için öyle bir süreci başlatabilir. Ama şunu da bilmek lazım ki; Erdoğan aynı zamanda ‘eski yol ve yöntemlerle değil yeni yol ve yöntemlerle, muhataplarla bu işi yapacağız’ diyor. Şimdi Erdoğan’ın muhatap dediği şey nedir bilmiyorum. Acaba aşiret reisleri midir, din adamları mıdır bunlar? Büyük ihtimalle onlardır ama bu çözüm değildir. Çözüm sürecinin muhatabı bir bütün olarak Kürt halkıdır. İşçisiyle, köylüsüyle, emekçisiyle, sosyalisti, demokratı ve liberal ile… Böyle bir süreçte bu kesimler mutlaka rol almak zorundadır. Çünkü Kürt sorunu sadece bir sınıfın ya da bir partinin değil bir bütün olarak bir ulusun sorunudur. Dolayısıyla çözüm süreci gibi önemli bir süreçte de Kürtler mutlaka talepleriyle yer almalıdırlar diye düşünüyorum.

Kürdistan Bölgesi ile ilişkileriniz hangi seviyede. Sık sık ziyaretler gerçekleştiriyor musunuz?

Biz geçmişte pandemi öncesi periyodik olarak Güney Kürdistanı ziyaret ediyorduk. Siyasi partileri ziyaret ediyorduk. Türkiye’deki ve buradaki gelişmelerden bahsediyorduk. Buradaki gelişmeleri kendilerinden dinliyorduk. Ama pandemi nedeniyle bu aksadı. Şu sıralar pandemi biraz yavaşlayınca geldik, kaldığımız yerden devam ettik. Siyasi partileri ziyaret ettik, görüşlerini dinledik. Bence başarılı bir ziyaret oldu. Biz her zaman Kürt örgütleri arasında iyi ilişkilerden yana olduk. Biz Kürtler arası diyaloğun öneminin  bilincindeyiz. Kürtler arası diyaloğa önem veriyorduk yine vereceğiz.

Kürt ailelerin çocukları için Kürtçeyi seçmeli ders olarak tercih etmeleri yönünde bir süredir yürütülen bir kampanya var. Sizin parti olarak bu alanda yaptığınız bir çalışma var mı? Bu konuda ne söylemek istersiniz?

Türkiye’de seçmeli ders kampanyasını yürüten kurumlardan birisi Kürt Dili platformudur. Platformun 9 kurucusundan biriyiz. Bugüne kadar önemli işlere imza attık. Ankara’da siyasi partiler nezdinde görüşmeler gerçekleştirdik. Kürdistan’ın bazı yerlerinde imza kampanyaları başlattık, bu kampanyalar halen hem online hem de birebir, yüz yüze devam ediyor.

Kürt Dili Platformu Urfa’da, Batman’da ve Mardin’de şubelerini açtı. Kürdistan’ın diğer illerinde de şubelerimize açacağız. Çünkü bu sivil bir alandır. Kürtçe tüm Kürtlerin dilidir. Tüm Kürtlerin diline sahip çıkması gerekmektedir. Elbette seçmeli dil dersi bizim taleplerimizi bir bütün olarak karşılamıyor ama hiç yoktan iyidir. Bu nedenle ben bir kez daha Kürt halkından nerede olurlarsa olsunlar Kürtçe dili dersini seçmelerini istiyorum. Bu anlamda AK Parti hükümeti biraz kurnazlık yapıyor. Dil ile din dersi diyor. Biz biliyoruz ki Kürtlerin dini elinden alınmamış. Kürtler dinlerini özgürce yaşayabiliyorlar ama dilimiz baskı altında. O nedenle de devletin bu kurnazlığına ya da AK Parti’nin bu kurnazlığına karşı dilimize sahip çıkalım. Halkımız dil dersini tercih etmeli, çocuklarına da bunu tercih ettirmelidir. Çağrım budur.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu