Kürtçenin Miri: Celadet Ali Bedirhan
Celadet Ali Bedirhan (Mîr Celadet Alî Bedirxan) , Kürt milliyetçisi dilbilimci, yazar, diplomat ve siyasetçi.
1893, İstanbul doğan,15 Temmuz 1951, Şam’da hayata veda eden Kürt Dil Bilimci ve yazar Celadet Ali Bedirhan üzerinden 71 yıl geçti.
Cizreli Bedirhan Bey’in torunu ve Kürt Teali Cemiyeti kurucularından Emin Ali Bedirhan’ın oğlu olan Celadet Ali, öğrenimini İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde tamamlamıştır. Daha sonra Münih Ludwig Maximilian Üniversitesinde doktorasını tamamlamış olan Celadet Ali Bedirhan, Kürt milliyetçi örgütü Hoybun’un (Xoybûn) ilk başkanıdır.
Bedirhan, 1. Dünya Savaşı sırasında, Osmanlı ordusunun Kafkasya Cephesi’nde subay olarak görev yaptı.
Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasının ardından Kürt aşiretlerinin birliğini sağlamak için çaba göstermesine rağmen başarılı olamayan Celadet Ali Bedirhan, 1922 yılında kardeşi Kamuran Bedirhan’la birlikte Almanya’ya gitti. Almanya’da öğrenimini sürdüren Celadet Ali, 1925’te önce Kahire’ye geçti, bir süre sonra da Fransız mandası altındaki Suriye’ye yerleşti.
Bedirhan, Suriye’de Haco Ağa, Ekrem ve Kadri Cemilpaşa ve önde gelen diğer Kürt aydınlarıyla birlikte Xoybûn’un kuruluşunda aktif rol oynadı.
Celadet, 1930’dan sonra daha çok dil ve edebiyat çalışmalarına yönelip Kürtler için paha biçilmez çalışmalar yapar. Kürtçenin yanında yedi dil bilen iyi bir dil bilimcidir aynı zamanda. Daha önce Şêx Seîd İsyanı ve Ağrı isyanından dolayı Suriye’ye birçok Kürt aydını gitmek zorunda kalmıştı. Böylece Suriye, biraz da siyasi şartlardan dolayı, Kürt dili ve edebiyatı üzerinde çalışmalar yapmaya müsait bir alan haline gelmişti. Bu sebeple Celadet, 15 Mayıs 1932’de Kürt edebiyatının modernleşmesinde büyük etkisi olan Hawar ve Ronahî dergilerini çıkarır. Celadet; Hawar’ın etrafında Kamuran Alî Bedirxan, Osman Sebri, Nurettin Zaza, Qedrican, Cegerxwîn vb. Kürt aydınlarını toplayarak adına “Hawar ekolü” denilecek bir kimlik yaratır. He ne kadar daha önce Xelîl Xeyalî, Latin alfabesini Kürtçede ilk defa kullanmış olsa da Celadet, Hawar dergisinde Latin alfabesini Kürtçeye uyarlayıp pratiğe geçirmiştir. Bu amaçladır ki Hawar’ın yazarları; Kürtçede standardı sağlamak ve nesirde bir gelişme kaydetmek için bilinçli davranmışlardır. Hawar ekolünde yazarlar, Osman Sebri’nin “Li Goristana Amedê” öyküsünde örneklediği şekliyle öbür dünyada bile bir masa kurup Kürt dili ve edebiyatı için mücadele ettiler.
Hawar Dergisi ile birlikte ilk kez Arap karakterli Kürt alfabesinin yanında Latin karakterli Kürt alfabesi de kullanılmaya başlandı. İlk 23 sayısı hem Latin harfleri hem de Arap harfleriyle yayınlanan Hawar Dergisi, 24. sayıdan itibaren bütünüyle Latin harfleriyle yayımlandı.
Kürtlerin, günümüzde kullandığı Kürtçe Latin alfabesi ilk kez Hawar dergisinde kullanıldı. Hawar Dergisi’nin ilk sayısının yayınladığı 15 Mayıs her yıl “Kürtçe Dil Bayramı” olarak kutlanıyor.
Hawar dergisinde çoğunlukla Kurmanci olmak üzere düzenli bir biçimde Sorani ve az sayıda da Zazaki yazılar yayınlandı.
Osmanlı dönemi Kürt basınından ayrı olarak Hawar’da Türkçe yazılara yer verilmemekle birlikte, dergide Fransızca bölümü vardı ve bazı Kürtçe yazılar Fransızca’ya da tercüme ediliyordu.
Hawar dergisi hem Kürtçenin standartlaştırılması hem de Kürtçe yazan kadronun yetişmesi anlamında bir okul işlevi gördü. Hawar’ın yazar kadrosu içinde Celadat Bedirhan dışında, kardeşi Kamuran Bedirhan, Osman Sebri, Nureddin Zaza, Cegerxwin, Kadri Can gibi bir çok ünlü Kürt yer aldı. 57 sayı yayımlanan Hawar, 1943’de yayın hayatına son verdi.
Bedirhan, 1942’de Şam’da Hawar’ın yanı sıra Ronahi ismiyle resimli bir Kürtçe dergi çıkardı. Başta Hawar’ın bir eki olarak çıkan Ronahi, Hawar’ın yayınına son vermesinin ardından bir süre yayınına bağımsız olarak devam etti.
Meşakkatli ve badirelerle dolu sürgün yaşamının son dönemlerinde, Şam’a bağlı Hecan köyünde çiftçilikle uğraşırken su kuyusunun çökmesi ile 15 Temmuz 1951’de yaşama gözlerini yuman Kürtçe latin alfabesinin kurucusu Celadet Bedirhan’ın mezarı Şam’dadır. Ölümünden sonra hayattayken yaptığı Kürtçe dil çalışmaları bir araya toplandı.
Eserleri
Elifba Kurdî (Kürtçe Alfabe)
Rûpelên Elfabê
Rêzimana Elifbaya kurdî
Rêzimana Kurdî (Kürtçe Gramer) (Roger Lescot ile birlikte)
Ferhenga Kurdî (Kürtçe Sözlük)
Günlük Notlar
De La Question Kurde / Kürt Sorunu Üzerine (Fransızca ve Türkçe)
Were Dotmam (Hawar Dergisi’nde yer alan şiirler)
Edirne Sükutunun İç Yüzü (Kamuran Bedirhan ile birlikte)
Mustefa Kemal’e Mektup
Dîbaca nimêjên Êzdiyan
Hevind
Celadet, ömrü boyunca hem siyasi hem de kültürel anlamda verdiği mücadelede hem “kalem”in hem de “hançer”in hakkını verdi. Bu yüzdendir ki Kürt dili, alfabesi, lehçeleri üzerine birçok eser yazdı. Bugün Kürtlerin, belli kurallara sahip bir dille okuyup yazmalarının önünü açtı ve sonraki kuşaklarının dillerinin önemini fark etmeleri için elinden geleni yaptı. Bu nedenledir ki Celadet’in “Gazinda Xencere Min” kitabına yazdığı önsözde Dilawer Zeraq haklı olarak “Celadet Elî Bedirxan, Kürt beylerinden bir ailedendi. Şimdi çalışma ve eserleriyle Kürt dilinin miri oldu” diyordu. Kürtçenin miri Celadet bu yüzden Kürtlere, Hawar’ın 27. sayısında Xwedîyê Hawarê mahlasıyla yazdığı yazıda şöyle sesleniyordu:
“Yavrum ayıptır, ya kendi dilinizi öğrenin ya da ‘biz Kürt’üz’ demeyin. Dilsiz bir Kürtlük size hiçbir saygınlık kazandırmaz, bu bizim için büyük bir utançtır. Kendi dilleriyle okuma yazmayı öğrenerek varlıklarının anahtarını ceplerine koyanları ve böylece kendilerini yabancıların etkisinden kurtaranları kutluyorum, ne mutlu onlara! Diğer dillerin alfabeleriyle okuma yazmayı bildikleri halde kendi dillerinin alfabesini henüz tanımayanlara da bin kez yazıklar olsun diyorum“