Kürt Meselesine ‘Dönüş’
Bir ay kadar kısa bir zamanda Kürt meselesi etrafında çokça gelişmenin yaşanması şunu gösteriyor: Erdoğan ya da iktidar Kürt meselesinde yaratıcılık göstererek 2023 seçimlerini kazanmaya, Kürt meselesini manipüle ederek bir çıkış yolu bulmaya çalışacak. Aynı gelişmeler, sadece Erdoğan’ın değil, bütün yatırımını Erdoğan’a yapmayı riskli bulan devlet aktörlerinin ve muhalefetin de Kürt meselesini ya da etrafındaki gelişmeleri manipüle ederek seçimlere gireceğini gösteriyor.
Yakın zamanda olup bitenler şunu göstermiş oldu: Erdoğan ve Cumhur İttifakı önümüzdeki seçimleri esas olarak Kürt meselesini manipüle ederek kazanmaya çalışacak. İktidar, kültür savaşları etrafındaki kutuplaştırma adımlarından ve ekonomide şapkadan tavşan çıkarma girişimlerinden elbette vazgeçmeyecek, lakin Sezen Aksu bahsinde yapılan tornistan ve enflasyondaki gidişat da gösteriyor ki buralarda oyun alanı daralmış durumda. Bu alanlarda yapılabilecekler seçimlerin kaybedilmesi ihtimalini ortadan kaldıracak gibi görünmediğinden Erdoğan’ın ve Cumhur İttifakı’nın daha yaratıcı olmaktan başka çaresi yok. Olanlar, yaratıcılığın Kürt meselesi siyasetinde, Kürt meselesi manipüle edilerek gösterileceğine işaret ediyor. Yine olanlar, söz konusu yaratıcılığın birkaç ayaklı olacağını, Kürt meselesinin farklı ‘yerlerinden’ manipüle edileceğini gösteriyor. Olanlar bir şey daha gösteriyor: Kürt meselesini manipüle etme girişiminde Erdoğan ve Cumhur İttifakı yalnız değil. Devlet aklının Erdoğan ve Cumhur İttifakı’nın dışına taşan kısımları da 2023 seçimlerine Kürt meselesini manipüle ederek girmek istiyor.
‘Olanlar’
Kürt meselesini kimin nasıl manipüle etmeye hazırlandığına geçmeden önce geride kalan birkaç haftaya saçılan bir grup gelişmeyi hatırlamakta fayda var. ‘Olanların’ başlangıcına İmamoğlu hakkında canlandırılan kampanyayı koymak mümkün görünüyor. Malum, belediyede istihdam edilen personel üzerinden İmamoğlu’nun Kürt siyasetine ‘yakınlığını’ hedef alan bir kampanya başlatıldı ve kampanyaya devlette özel bir grubun sahiplik ettiği anlaşıldı. Numan Kurtulmuş’un kampanyayı ‘sınırlarına oturtmaya’ çalışan açıklamalarına Bahçeli’nin verdiği cevap ve Soylu’nun kampanyayı sürdürme biçimi ve nihayet İngiltere Büyükelçisi’yle yenilen yemeğin MOBESE kameralarından alınan fotoğraflarının ‘servis edilmesi’ İmamoğlu kampanyasının özel sahipleri olduğunu gösterdi. Ardından, HDP’nin kapatılma davası etrafındaki iklimi şekillendirmeye ve davayı hızlandırmaya matuf adımlar geldi. Anayasa Mahkemesi siyaset yasağı konulmak istenen HDP’lilerin bireysel savunmalarını almadan savcıdan mütalaa talep ederken, HDP’li bir vekilin bir PKK kampında çekildiği anlaşılan fotoğrafları seneler sonra servis edildi. Aynı günlerde Erdoğan, Kürt siyasetinde bir çatlak olduğunu ve Öcalan’ın Demirtaş’tan hesap soracağını duyurdu. Geçen hafta katıldığı bir programda Erdoğan bu hesap sorma iddiasını tekrar etmekle kalmadı, AK Parti cenahından gelen başka açıklamalarda da yapıldığı üzere, devletin elinde bir Öcalan beyanı ya da mektubu olduğunu ihsas etti. Son olarak, bir grup AK Partili Kürt siyasetçi ve Diyarbakır Valisi’nden Kürtçe seçmeli ders kampanyasına destek geldi.
İktidar cenahı Kürt meselesi etrafında bu adımları atarken muhalefet aktörleri de kendi zaviyelerinden Kürt meselesine dahil oldu. Burada iki ayrı tutum ortaya çıktı. Uzun zamandır Kürt meselesinde iyi kötü liberal bir tutum almaya çalışan CHP’nin lideri Kılıçdaroğlu Türkiye’nin Kürt meselesi siyasetinde kilometre taşlarından biri olmuş eski bir sözü uyarlayarak tekrar etti ve Türkiye’de demokrasinin yolunun Diyarbakır’dan geçtiğine inandığını duyurdu. Buna mukabil İYİ Parti üst yönetiminden hem Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır açıklamasını eleştiren hem de HDP’nin kapatılması gerektiğine işaret eden açıklamalar geldi.
Olanlar kaba hatlarıyla bunlar. 2015’ten bugüne Kürt meselesi etrafında yaşananların tekdüzeliği hesaba katıldığında bunca çeşitli gelişmenin bir ay kadar kısa bir zamana sığması şunu gösteriyor: Erdoğan ya da iktidar Kürt meselesinde yaratıcılık göstererek 2023 seçimlerini kazanmaya, Kürt meselesini manipüle ederek bir çıkış yolu bulmaya çalışacak. Aynı gelişmeler, sadece Erdoğan’ın değil, bütün yatırımını Erdoğan’a yapmayı riskli bulan devlet aktörlerinin ve muhalefetin de Kürt meselesini ya da etrafındaki gelişmeleri manipüle ederek seçimlere gireceğini gösteriyor.
Zemin
Bu farklı çıkış stratejilerinin dökümüne geçmeden önce bir şey daha yapmam, 2023 seçimleri öncesi siyasi zemini resmetmem gerekiyor. Gerekiyor, çünkü aşağıda resmedeceğim türden bir zemin olduğu için iktidar, devlet ve muhalefet hepsi birden çıkış ya da seçim stratejilerinin merkezine Kürt meselesini ya da etrafındaki gelişmeleri manipüle etmeyi koymuş durumda. Zemin şu: