Kürt böreği mi, küt böreği mi tartışmasında Börekçiler Derneği Başkanı son noktayı koydu
Börekçiler Derneği Başkanı Bülent Dilbağı, son günlerde yaşanan ”Kürt Böreği mi Küt Böreği mi?” tartışmasına son noktayı koyarak söz konusu böreğin orijinal adını açıkladı.
Dilbağı, ”Kürt Böreği ismi esas olarak Mehmet Efendi’nin (böreği İstambul’da ilk kez yapıp pazarlayan) ismini bilmeyen müşterileri tarafından söylenen ‘Kürt’ten aldık, Kürt’ün böreği’ sözlerinden türemiştir. ‘Küt’ ismi son on yıldır kullanılmakta olup sonradan uydurulmuştur” dedi.
Kürt Böreği’nin 1890’li yılllarda Bingöl Kiğılı bir Kürt olan Mehmet Alkan (Rengo) tarafından pişirilip seyyar olarak satılmaya başlandığını ve bu şekilde yaygınlaştığını ifade eden Dilbağı, “Kürt Böreği, 1890’li yıllarda Kömbe denilen özellikle Doğu Anadolu bölgesinde evlerde pişirilen yağlı hamurdan yola çıkılarak Bingöl Kiğılı (Bilice Köyü) Mehmet Alkan (Rengo) tarafından pişirilip seyyar olarak satılmaya başlanmış. Kürt Böreği ismi esas olarak Mehmet Efendi’nin ismini bilmeyen müşterileri tarafından söylenen ‘Kürt’ten aldık, Kürt’ün böreği’ sözlerinden türemiştir. Daha sonraki yıllarda ‘Sade Börek’, ‘Kete Böreği’, ‘Tuğla Böreği’, ‘Hamal Böreği’ olarak da isimlendirilmiştir. ‘Küt’ ismi son on yıldır kullanılmakta olup sonradan uydurulmuştur” diye konuştu.
“Rengo Mehmet’in ilk müşterileri işçi sınıfıdır”
Haberler.com’a konuşan Bülent Dilbağı Kürt böreğinin serüveni hakkında şöyle devam etti:
“İlk zamanlar fırını olmayan Mehmet Efendi Kürt Böreği’ni Rum ve Ermenilerin kara fırınlarında pişirmeye başlamış, işleri büyütünce kendi fırınlarını açmıştır. İşin ilk başlangıcı yoğunlukla tersanelerde ve kum depolarında çalışan özellikle Karakoçan ve Kiğılı nufusun yaşadığı Kasımpaşa bölgesidir, Rengo Mehmet’in ilk müşterileri işçi sınıfıdır, Kasımpaşa ve Unkapanı’nda bulunan Kara Fırınlar daha sonra yol geçeceği için yıkılmıştır, börek Osmanlı döneminde özellikle Eminönü ve Karaköy bölgelerinde popülerlik kazanmıştır.
“Bir sınıf yiyeceği olarak doğdu”
Bir sınıf yiyeceği olarak doğan Kürt Böreği, Kasımpaşa kıyılarında bulunan Haliç tersane işçileri, kum depolarında çalışan işçiler ve o bölgede bulunan hamallar tarafından rağbet görmeye başladı daha sonra Haliç’in diğer kıyılarına yayıldı ve Kürt Hamalların uzun süre tok tuttuğu için tercih ettiği bir yiyecek oldu, hatta Kürt Böreğine “Hamal Böreği” de denmesi buradan türemiştir. Osmanlı döneminde Hamallık teşkilatları olan bir kurumdu ve yoksul Ermeniler tarafından yapılmaktaydı daha sonra Ermeniler yerlerini Doğu illerinden gelen Kürtlere bıraktılar. Kısacası işçiler arasında çok sevilen bu yiyecek seyyar satış ağları sayesinde normal vatandaşlarla buluştu ve daha çok kozmopolit semt merkezleri ile ekonomik gelir seviyesi alt ve orta gelir grubu insanların yaşadığı bölgelerde daha çok tercih edildi.
Rengo Mehmet işlerini oturttuktan sonra Kiğı Bilice köyünden çıraklar getirtmiş, Bilice Köyü ve yakın köylerden iş için İstanbul’a gelenler börekçi olmaya başladılar, o dönemlerde Börek fırınlarının üst katlarında genelde gurbetçi işçiler için odalar bulunmaktaydı. Bir kaynağa göre pudra şekeri, Sovyet Rus devriminden kaçan Beyaz Ruslar tarafından Kürt Böreği’nin üzerine dökülmeye başlanmış, (bir tatlılarından esinlenmişler) Pudra şekerinin olmadığı dönemlerde böreğin üzerine lokum tozu dökülürmüş.
Kürt Böreği tıpkı simit gibi İstanbul’un sokak lezzetleri ve şehrin sembolleri arasında yer almaktadır ve simitçilik ve ekmekçilik gibi fırıncılık altyapısından gelmektedir, ilk yıllarda ismine “Gülbank” denilen sandıklara önceden kesilerek yerleştirilir ve sokaklara dağılırdı daha sonra doksanlı yılların sonuna kadar yoğunlukla seyyar arabalarda satıldı. Salonların ve kafelerin çoğalması ile günümüze kadar varlığını sürdürdü. Bu gün İstanbul’da içlerinde tanınmış ünlü börekçilerin de yer aldığı beş binin üzerinde Kürt Börekçiliği kökeninden gelen işletme vardır.”