Makaleler

Kendine Kürt diyen herkes Kürt’tür

Türkiye’de kendine Türk diyen/diyebilen Müslümanlar ile kendine Kürt diyen Müslümanlar yaşamakta. Kürtler ise kendilerine Türk demeyi kabul etmediler. Türklük ile bir sorunları olduğu için değil. Böyle bir ihtiyaç hissetmediler. Türk olmak zorunda kalmadılar. Balkan ve Kafkas göçmenlerine benzer bir geçiş yasamak durumunda olmadıkları için. Kürtlerin çoğunluğunun tercihi Türkiye adını taşıyan bu vatanda haysiyetli bir şekilde birarada yaşamaktır. Türkiye, Türklerin ve Kürtlerin vatanı olmak gerçeğiyle barıştığı ölçüde Kürdistan’ın diğer parçalarının da katılımıyla daha geniş ve parlak bir geleceği yakalayacak.

Osmanlı belki değildi ama Türkiye Müslüman bir ülkedir. Müslüman bir devlet olarak kurulmuştur. Kuruluşunda Türkiye bir Anadolu-Kürdistan federasyonudur. Parçalanan bir imparatorluktan çıkan Müslüman Türkler ve Kürtlerin ortak devleti olarak temelleri atılmış, uğruna bağımsızlık mücadelesi verilmiştir. Kürtler bu devletin hem kurucusu (kurucu ortağı) hem de yeri geldiğinde itirazcısı olmuştur. Mesela, Şeyh Said hadisesi Türkler adına devlete hükmeden elitin Türkler ve Kürtler arasındaki Müslümanlık sözleşmesine ihanetine bir itirazdır. Kemalist dönemin din ve Kürtlük karşıtı politikaları maziye ait bir sapma olduğu gibi Şeyh Said Efendi’nin mücadelesi de o sapmaya bir tepki olarak ortak tarihin parçalarıdır. Kemalizm nasıl tadil edilebiliyorsa, Kürtlerin itirazları da tadil edilebilir ve Türkiye için mutedil bir gelecek inşası mümkün olur.

Serbestiyet‘ten Mücahit Bilici’nin ‘Türkiye bir Kürt devletidir’ başlıklı bugünkü yazısı şöyle devam ediyor:

Peki Türkiye kimindir? Türkiye kuruluşu itibariyle Müslümanların devletidir. Demokratik hukuku itibariyle içinde yaşayan tüm yurttaşlarının devletidir, öyle olmak zorundadır. Ancak demografisi itibariyle Türkiye’de kim yaşamakta? Türkiye’de kendine Türk diyen/diyebilen Müslümanlar ile kendine Kürt diyen Müslümanlar yaşamakta. Türkiye’de Türklük tanımını Müslümanlık karşılığı olarak benimsemiş muhtelif Müslüman etnisiteler Türkiye’de Türk olarak yaşamakta. Bunlar daha büyük bir imparatorluğun toprak kayıpları ile göçe zorlanan çoğu etnik olarak gayri-Türk ve fakat Müslüman unsurlarından oluşmaktadır. Aynı şekilde cebren veya rızaen, çeşitli şekillerde Müslümanlaşmış muhtelif gayrimüslim unsurların Türklük etiketini benimsemesinden oluşan bir kitledir. Bu kitle tıpkı Kürtler gibi bu devletin meşru sahibi ve ortağıdır. Bunlar, Boşnak, Arnavut, Çerkez, Gürcü, Arap vesaire olsalar da kendilerine Türk dedikleri için Türk’türler. Kendine Türk diyen herkes Türk’tür.

Kürtler ise kendilerine Türk demeyi kabul etmediler. Türklük ile bir sorunları olduğu için değil. Böyle bir ihtiyaç hissetmediler. Türk olmak zorunda kalmadılar. Balkan ve Kafkas göçmenlerine benzer bir geçiş yasamak durumunda olmadıkları için. Çünkü Kürtler için Türklük ve Müslümanlık arasında diğer unsurlar için oluşan özdeşlik ve zaruret hiç bir zaman oluşmadı. Kürtler kaybedilmiş topraklardan Kürdistan’a gelmediler. Bazı parçaları sınır ötesinde kalsa da Kürdistan’ın en büyük parçası hep yerindeydi, buradaydı. Kendine Kürt diyen herkes Kürt’tür.

Kürtler belki eğitimsizlikten, yoksulluktan ve ortak hareket kabiliyetinden yoksundular ama göçmen değildiler, vatansız kalmadılar. Bir vatanı sonradan bulup onun için birşeylerden taviz vermek zorunda kalmadılar. Onun için de o boşluğu telafi için faşizan bir Türkçülüğe tenezzül edenlerin durumuna düşmediler. Kaybedilmiş bağlardan gelenler, yerinde duran dağlardakileri kovamaz. Onlara yabancı veya harici muamelesi yapamaz. Türklüklerini ispat etmek için Türkçülükte aşırılaşma ihtiyacı hissedenlere Kürtlerin hiç bir borcu yoktur. Türkiye Kürtlerin devletidir.

Yazının tamamı:

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu