Politika

Karar yazarı Mustafa Karaalioğlu: Erdoğan’dan çok muhalefetin tavsiyeye ihtiyacı var

Daha kötü ekonomi, daha verimsiz dış politika ve gayet tabii daha gergin bir ülke tablosu mukadder olur.

Yeni döneme dair tahminlerin tıpkı seçim sonuçlarında olduğu gibi -yaklaşık- 50’ye 50 bir iyimserlik veya kötümserlik arasında gidip gelmesi şaşırtıcı değildir. İktidarın bir yandan zaten ne yapabileceğinin bilinmesi, öte yandan ise ülkenin büyük problemleri karşısında ne yapacağının belli olmaması iyimserlikle endişeyi eşitliyor. İktidarı destekleyen kesim için bugüne kadar yaptıklarını yapmaya devam etmesi yeterli olacak; muhalif kesim için ise bugüne kadar yaptıklarına devam etmek felaket getirecek.
İki kesim arasındaki fikir ayrılığına seçmen sandıkta karar verdiği için söylenecek söz yok… Çoğunluk, en azından genel hatlarıyla Erdoğan’ın yaptıklarından ve yönetme biçiminden memnundur. Bundan sonrası için de ona güvendiğini oylarıyla destek vererek göstermiştir.

Asıl mesele, seçim kampanyalarının polemik ve sertlik ekseninde yapılmış olması, siyasetsizlik ve vizyonsuzlukla tamamlanmasının önümüzdeki dönem için ne kadar referans olup olmayacağıdır. Erdoğan eski bildiği yoldan yürümekle yetinirse, geçen beş yılın sonunda olduğu gibi siyasal gücünü bir şekilde korumayı yine başarabilir ama büyük problemler daha da büyür. Muhalefet de sandıktan kalan hayal kırıklığına mahkum olursa, iktidar üzerinde dahi iyiyi yapmak istikametinde baskı gerçekleşmez. Dönem sonunda kim kazanırsa kazansın, beş yıl siyasi projesiz ve kavgayla gürültüyle geçtikten sonra Türkiye asla kazanamaz. Daha kötü ekonomi, daha verimsiz dış politika ve gayet tabii daha gergin bir ülke tablosu mukadder olur.

Erdoğan’ın elinde eski bildiği yolla yürüyüp siyasi gücünü ayakta tutmayı garanti eden sert ve şahıs merkezli yönetim tarzını sürdürme imtiyazı var. Siyasi hikayesi çok güçlü olduğu için, bu hikayeye dayanarak sorunlarla yüzleşmeden gücünü devam ettirebilir. Ama elinde aynı zamanda kolları sıvayarak bütün problemlerle gerçekçi şekilde yüzleşerek dönem sonunda birçok problemi çözülmüş bir Türkiye yaratma imtiyazı da var. Bunu yaptığında öncekine oranla siyasi gücü ve hikayesi daha güçlü olacaktır.
Bugün seçim yenilgisinin şokuyla siyaset geliştirmenin bir hayli uzağında kalan muhalefetin, nasıl muhalefet sergileyeceğinin de olup bitecekler üzerinde etkisi vardır ve olabilir. Ne var ki mevcut haliyle muhalefetin sözünün tesiri bir hayli zayıflamış bulunmaktadır. Sadece iktidar seçmeni değil, kendi tabanları üzerinde de tesir azalmıştır. Özellikle Millet İttifakı partileri hiçbir şey olmamış gibi yola devam edecek olursa gerçek anlamda bir muhalefet gücünden bahsetmek dahi imkansız olacaktır. Faturasını kimsenin ödemediği seçim yenilgisi olmaz, olursa oradan siyaset çıkmaz. 14/28 Mayıs mesajlarına kayıtsız kalmak, Türkiye’nin gerçek anlamda bir muhalefet gücünden mahrum kalmasından başka sonuç da doğurmaz.

Herkesin önümüzdeki beş yıl için, ekonomi için, dış politika için vesaire Erdoğan’a akıl verme yarışına girişmesi, akla ve tavsiyeye asıl ihtiyacı olanın muhalefet olduğu gerçeğini unutturmasın. Kaybedenlere gerçeklerin hatırlatılması lazımdır. Düne kadar belki bir siyasi sataşma malzemesiyle ama “Türkiye’nin asıl sorunun muhalefet olduğu” iddiası bugün bariz bir siyasi gerçek haline gelmiştir. Liderler bir şey olmamış ve seçim kaybedilmemiş gibi davranmayla devam ederse; yani mezarlıkta ıslık çalarsa yüzde 50’nin altına takılıp kalan muhalefet enerjisini zayıflatırlar. Demokrasinin hayrı için bu gerçeği yok saymamaları gerekir.

Neyi nasıl yapacaklarını kendileri bilir ama bugüne kadar yaptıklarının işe yaramadığı gerçeğini kabul ederek yola çıkmalarında fayda vardır.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu