Analiz

Irak’ta Latif Reşid’in Cumhurbaşkanı Seçilmesi Kürt Siyasetini Nasıl Etkiler?

Irak’ta 10 Ekim 2021’de yapılan seçimlerinden bu yana devam eden siyasi çıkmaz 1 yıldan biraz daha uzun bir süre sonra sona erdi. Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ile rakibi Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) arasında 2003’ten beri Kürtlerin elinde olan cumhurbaşkanlığı makamı konusunda kıyasıya süren çekişmenin ardından, 13 Ekim’de parlamentoda yapılan oylamada KYB üyesi olmasına rağmen adaylığını bağımsız olarak koyan ve KYB’nin resmî adayı Berham Salih’e karşı KDP’nin de desteğini alan Abdüllatif Reşid yeni cumhurbaşkanı seçildi.

Reşid, seçilmesinin hemen akabinde İran yanlısı grupların da içinde yer aldığı Şii Koordinasyon Çerçevesi’nin başbakan adayı Muhammed Şiya es-Sudani’yi hükûmeti kurmakla görevlendirdi. Böylece KDP’nin de içinde yer aldığı büyük partiler yeni bir koalisyon hükûmetinin kurulmasını sağlayacak uzlaşıya aracılık ederek siyasi çıkmazın sonlanması için inisiyatif alsa da Reşid’in seçilmesi Kürt siyasetinde yarılmaları ve olası değişimleri tetiklemeye gebe görünmektedir.

Moral Üstünlük KDP’ye Geçti
Seçimlerden bu yana devam eden krizin asıl nedeni, Şii lider Mukteda es-Sadr ile İran yanlısı Şii gruplar arasındaki anlaşmazlık olsa da Kürtlerin cumhurbaşkanlığı konusundaki anlaşmazlığı da bu durumu etkiledi. Şii Koordinasyon Çerçevesi içerisinde İran’a yakın aktörler KYB’nin adayı mevcut Cumhurbaşkanı Salih’i desteklerken, eski Başbakan Nuri el-Maliki’nin Kanun Devleti Koalisyonu ve Sünni lider Muhammed el-Halbusi’nin Takaddum İttifakı, KDP’nin desteklediği Reşid’in yanında durdu. Şiilerin de bölündüğü bu tabloda asıl ilginçliğin rakip Kürt partiler arasında geliştiği görülmektedir. Zira KDP, kendi adayı Reber Ahmed’i seçimlerden bir gün önce çekerek KYB’nin önde gelen isimlerinden ancak partinin ilk tercihi olmayan Reşid’i destekleme kararı alırken KYB Salih hususunda ısrarcı oldu. İki parti idealde istediğini alamasa da KDP’nin Salih karşıtlığı üzerinden geliştirdiği tutarlı politika sonuç aldı.

ABD’nin 2003’te Irak’ı işgalinden sonra kurulan kota temelli düzende etnik ve mezhepsel kimlikler çerçevesinde cumhurbaşkanlığı Kürtlere, başbakanlık Şiilere ve parlamento başkanlığı Sünnilere tahsis edilmektedir. De facto (fiilî) statüdeki Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) 2005 Anayasası ile de jure (hukuki) bir zemin elde ederken, Mesut Barzani’nin IKBY Başkanı, KYB’nin unutulmaz lideri Celal Talabani’nin de Irak cumhurbaşkanı olmasıyla söz konusu iki makam, iki parti arasında gayriresmî şekilde paylaşılmıştı. Böylece Celal Talabani’nin 2005-2014 arasında iki dönem cumhurbaşkanlığı yapmasının ardından, KYB’den Fuad Masum ise 2014-2018 döneminde bu görevi yürüttü. Bu denge, 2018 seçimlerinde KDP’nin Fuat Hüseyin’i aday göstermesiyle bozulsa da KYB’nin adayı Berham Salih seçildi. Zira 2017’deki bağımsızlık referandumunun ardından, Kerkük başta olmak üzere tartışmalı bölgelerin Bağdat merkezî yönetimine geçmesi konusunda KYB’yi ihanetle suçlaması üzerine iki parti arasındaki ilişkiler kopma noktasına gelmişti.  Salih’in cumhurbaşkanı seçilmesi ise ayrışmayı pekiştirmişti.

KDP, KYB’ye nazaran Irak ve IKBY Parlamentosundaki temsil üstünlüğüne dayanarak cumhurbaşkanlığı pozisyonunu talep etmektedir. Ekim 2021 seçimlerinden sonra iki parti arasında yürütülen müzakerelerde tek aday çıkarma konusunda sonuç alınamadı. Nitekim KDP’nin gösterdiği Hoşyar Zebari’nin adaylığı, yolsuzluk iddiasıyla Federal Yüksek Mahkeme tarafından engellenmişti. Karar, Salih’i aday gösteren KYB milletvekillerinin Zebari’nin adının yolsuzluğa karıştığı şikayetiyle gündeme alınmıştı. Gerçekten de Zebari 2016’da mali ve idari yolsuzluklardan dolayı maliye bakanlığı görevinden azledilmişti. Bu durum, iki rakip arasındaki münafereti ivmelendirirken KDP, Ahmed’i aday gösterdi. Ancak adayının seçilmeyeceğinin farkında olan KDP, Ahmed’i seçimlerden bir gün önce çekerek KYB’nin eski tüfeklerinden Reşid’i destekleme kararı alarak KYB’ye karşı moral üstünlük elde etti. Maliki ve Halbusi “siyasi açmazı sona erdirmek” için Reşid’e oy verirken kendi adayından vazgeçen KDP’nin taviz vererek “açmaza son verme” konusunda inisiyatif alması bu üstünlüğü merkez siyasette konsolide etmektedir.

İki Parti Rekabeti Tırmanabilir
Kritik dönemeçlerde sembolik tanımını aşan bir işleve sahip olan Irak cumhurbaşkanlığı makamı KDP’nin ilgisini çekse de KDP son seçimde istediğini elde edemedi. Kendi adayını seçtiremeyeceğinin farkında olan KDP’nin beklenmedik hamleyle Reşid’i desteklemesi, etki kapasitesini gösterdiği gibi arzularına dair işaretler de vermektedir. Ciddi sorunlar yaşadığı Salih’in karşısındaki her adayı destekleyeceği bilinen KDP’nin, Reşid profilini tercih etmesindeki motivasyonun “güçlü figür” istememesinden kaynaklanmaktadır. Reşid’in, pek çok örnekte sembolik yetkilerini aşan Celal Talabani ve Salih’ten ziyade Fuad Masum gibi öne çıkmayan bir isim olacağı yönündeki öngörü, KDP’nin Bağdat siyasetindeki etkisine katkı sunabilir. Tabii ki Reşid’in KDP ile ilişkilerinin nasıl bir seyir izleyeceği ve nasıl bir liderlik eğilimi benimseyeceği beklentilerin yönünü belirleyecektir.

Cumhurbaşkanlığı konusunda ilk tercihi Salih olsa da seçimden hemen sonra Reşid’i ziyaret eden KYB lideri Bafel Talabani, Reşid’in KYB’nin bir üyesi olduğunu söyleyerek KDP’ye mesaj verdi. Reşid’in KYB ve KDP ortak adayı olduğu iddiasını reddeden Talabani, “KDP’nin adayı Kak Hoşyar’dı ki onu yendik, yine KDP’nin adayı Reber Ahmed’di onu da yendik” ifadeleri gerilimin devam edeceğine dair işaret olarak okunabilir. Buna karşın, Talabani’nin açıklamalarına dair KDP ise, “Yenilen asla KDP olmadı ne siz ne selefleriniz ne de ardıllarınız” ifadeleriyle her dönem üstün olduğunu vurguladı. Bu anlamda gerilimin sürmesi hâlinde Bağdat’ta moral üstünlüğü ele geçiren KDP’nin, KYB’yi hem merkez siyasette hem de IKBY’de sıkıştırması kaçınılmaz görünmektedir.

KYB’de Dengeler Değişir mi?
Reşid’in seçilmesi KYB içindeki karışık dengelere veya yedekli siyasete dair iki farklı senaryoya işaret etmektedir. Celal Talabani’nin bacanağı Reşid’in, Bafel Talabani’nin ilk tercihi olmadığı bilinse de Celal Talabani’nin eşi ve partinin gölge lideri Hero Talabani, Salih ile geçmişte yaşadığı problemler nedeniyle eniştesi Reşid’i destekledi. Yine Celal Talabani’nin diğer oğlu ve IKBY Başbakan Yardımcısı Kubat Talabani’nin de Reşid’i desteklediği bilinmektedir. Eğer seçime bağımsız aday olarak katılan Reşid, KYB’nin yedek adayı değilse bu durum anne Talabani’nin, Bafel Talabani’nin Salih konusundaki ısrarını onaylamadığı anlamına gelmektedir. Diğer senaryo ise ilk tercih olmayan Reşid’in, muhtemel uzlaşı adayı olarak yedekte tutulduğudur. Zira Reşid’in hem Bağdat siyasetini hem de KDP’nin çıkarlarını tehdit etmeyecek bir politikacı olarak görülmesi, KYB içi dengelerin Barzani’nin Salih konusundaki ısrarlı reddiyesini görmezden gelmediklerini göstermiştir.

KYB Eş Başkanları Bafel Talabani ile Lahur Talabani’nin çekişmesi ve Lahur’un ihracına varan süreç partiyi ciddi anlamda yıpratmış ve bölünmelere sebep olmuştu. KDP’nin cumhurbaşkanlığı konusunda tavizde bulunarak boşa düşürdüğü Bafel Talabani’nin KYB içindeki imajı olumsuz etkilenebilir. Zira Maliki ve Halbusi gibi aktörlerin hükûmette KDP’ye ihtiyacı öncelemesiyle KYB ve İran yanlısı grupların KDP’yi bypass etmesinin sonuç almayacağı görüldü. Bafel Talabani’nin seçimlerden önce Koordinasyon Çerçevesi ve diğer siyasilere hitaben Salih’i desteklemeleri çağrısı son bir çırpınış olarak değerlendirildi. Söz konusu aktörlerin Bafel’i yalnız bıraktığı dikkate alındığında, Barzani’nin Kürt ve merkez siyasetteki kurucu gücünün farkına varıldı ve KDP ile köprülerin atılmaması gerektiği hatırlanmış oldu. Bu anlamda kimi aktörlere göre, Bafel Talabani “Kürdistani” davranmamanın bedelini ödedi.

Kürt siyasetinde genç figürlerin son yıllarda öne çıktığı görülse de KDP’nin son anda Reşid’e dönmesi ve Hero Talabani dengesi, hâlen eski aktörlerin etkinliğinin boyutunu ve birbirlerini gözden çıkarmadıklarını göstermektedir. Bu anlamda her ne kadar iki parti arasında merkez siyasette sert bir rekabet yaşansa da IKBY’nin asıl yürütücü gücü olan KDP açısından iç siyasetin daha önemli olduğu hatırlanmalıdır. Bağdat ile Erbil arasında petrol ve tartışmalı bölgeler konusunda giderek gerilen ilişki, Kürtler arası uzlaşıyı zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda iç siyasette de rekabeti sürdüren iki partinin 2006’dakine benzer bir stratejik anlaşma yapması şaşırtıcı olmayacaktır. Her ne kadar Bafel Talabani’nin buna sıcak bakmadığı tahmin edilse de parti içindeki bazı dengelerin IKBY’nin kazanımlarının korunması yönünde tutum aldığı sır değil. Ancak her halükârda anlaşmanın KDP’nin oy oranının artışı nedeniyle 2006’dakine benzer paylaşım olmayacağı dikkate alındığında, KYB’nin Kürt iç siyasetinde vermek zorunda kalacağı ödün düzeyi süreci zorlaştıracaktır.

Salih’in Kariyeri Bitti mi?
Mesud Barzani ile sorunlu ilişkisinin ve Hero Talabani vetosunun, seçimi kaybeden Berham Salih’in siyasi kariyerini olumsuz etkilemesi beklenmektedir. Hatırlanırsa Salih, Celal Talabani’nin ölümünün ardından Hero ile anlaşamadığı için KYB’den ayrılarak parti kurmuş ancak 2018’de Bafel’in talebiyle cumhurbaşkanlığına aday olmuştu. Reşid’in seçilmesiyle KYB’nin “aile-egemen parti” kimliğinin daha da pekiştiği dikkate alındığında, Salih’in partide etkin olma arayışı daha da zorlaşabilir. Öte yandan Barzani’nin, Salih’in Kürt siyasetinde arzu ettiği alanı daraltacağı değerlendirilmektedir. Zira karizmatik bir lider olmasına ve merkez siyasette zaman zaman yetkisini aşarak kritik adımlar atmasına rağmen, Salih’in Erbil ile Bağdat arasındaki sorunlara duyarsız kalması Kürtler nezdinde eleştirilere neden olmuştu. Reşid, bu anlamda ilerleme sağlaması hâlinde selefinin imajını aşacak ve Kürt siyasetindeki prestijini konsolide edecektir. Nitekim Başbakan adayı Sudani’nin hükûmeti kurmak üzere görevlendirilmesinden sonra yaptığı ilk konuşmada Erbil ile Bağdat sorunlarını çözme yönündeki mesajı olumlu işaret olarak görülmektedir. Öte yandan, Salih’in Süleymaniye’deki nispi etkisinin hâlen devam ettiği ve Batı ile ilişkileri dikkate alındığında bir süre daha etkin aktör olarak kalacağı söylenebilir.

Bağdat ile yaşanan sorunların dışında IKBY içerisindeki gerilimler nedeniyle hem ekonominin hem de siyasetin sıkışması, Kürtlerin kazanımlarına ciddi zarar vermektedir. Nitekim 1 Ekim’de yapılması gereken seçimler partiler arası söz konusu açmazlar nedeniyle zamanında yapılamadı ve parlamentonun görev süresi bir yıl uzatıldı. Kürdistan Adalet Topluluğu (Komel), Yeni Nesil, Kürdistan İslami Birlik Partisi (Yekgirtu), bazı Goran Hareketi milletvekilleriyle bazı bağımsız milletvekilleri, sürenin uzatılmasına karşı çıkarken Yekgirtu parlamentodan çekilme kararı aldığını duyurdu. İç siyasetteki bu sıkışma hâli KDP’nin elini IKBY’de zayıflatacağından KYB ile yakınlaşma mümkün olabilir. Ancak uzlaşı sağlanamaması hâlinde aralarındaki rekabet gelecek yıl yapılması beklenen IKBY parlamento seçimlerine yansıyacağı gibi Bağdat siyasetinde de kızışabilir. Bu da Bağdat’ın Erbil’e baskısını kolaylaştıracaktır.(Ortadoğu Araştırmaları Merkezi)

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu