İlerlemeci Burjuvazi Aydınlanmacılığı ve Kürd Gericiliği
Toplum mühendisliği ürünü “Fakenews”; yalan haber vb. güdümlü bilgi akışı ile uyuşturulan toplumlar yaşadıkları travma ne kadar etkin olursa olsun, eşyanın tabiatı gereği tercihlerini tüketim dürtüsü, kapitalizmin rekabet olgusu ve teknolojik gelişmeler karşısında değişimden yana yapacaklardır.
4.5 milyar yıl yaşındaki dünyanın hikayesinin anlatıldığı masallar ile yetişen 21. yy. kuşakları için yaratacağınız dünyada;
“Din, Dil, Etniste” vb. kültürel farklılıkların yüceltilmesine ve bir diğerinin inkarına dayalı köhne politikalara dayalı “yarınların” günümüzdeki teknolojik gelişimler, iletişim ve bilgiye ulaşma hızı karşısında varolma çabaları boşunadır.
Akademik ünvanlarınız ne olursa olsun, hangi sınıf ya da zümrenin emekçisi, aydını veya entellektülelleri olursanız olun durumu kurtarmak adına yapacağınız bütün manipülasyonlar, bilgi sözkonusu olduğunda gerçekte neye hizmet ettiğinizin nafile çabasından öteye gidemeyecektir.
Etnisite, dil, inanç, mezheb vb. kültür farklılıklarının inkarı üzerine inşa edilmiş sentetik Fransız modeli milliyetçilik referans alınarak;
“Türk, Islam ve Sunnilik” kimlikleri üzerinden ayakta tutulmaya çalışılan Türkiye Cumhuriyetinin 100 yıllık, koca bir asırlık serüveninin temel problemleri başından beri hiç değişmemiştir.
Dünya ve Ortadoğudaki bölgesel hareketlenmeler karşısında iç ve dış müdahaleler, darbeler ve ekonomik krizler ile cebelleşen güdümlü seküler demokrasiden öteye gidememiştir.
Bir olgu ya da kavramı eleştirirken hiç kuşkusuz varoldukları dönemin değer yargıları ve koşulları üzerinden hareketle yargılamak gerekir.
Rönesans’ın Mimarlarından Medici Ailesi, Aydınlanma ve Gericilik
14. yy’ın Avrupasını, İtalyasını ve koşullarını unutmadan;
Medici Ailesi, 14. ve 17. yüzyıllar arasında Floransa’da yaşamış oldukça güçlü bir ailedir. Taşradan kente göç ettikten sonra ticaret ve bankacılık sayesinde gelişmiş olan Medici’ler soylu bir aile de değildir. Sanatçılara finansal destek sağlayan ve eski Yunan düşünürü Platon adına bir akademi kuran ailenin sürgündeyken kurdurdukları ünlü kitaplığı ise bilime verdikleri değerin bir kanıtı niteliğindedir.
Burjuva sınıfı ortaçağın bitiminde Batı Avrupa’da gelişen ticari ilişkiler, şehirlerin hareketlenmesi ve buna paralel olarak bilimsel gelişmelerle birlikte her geçen gün güç kaybeden feodal yapının üzerinde yükselmiştir. Sanayi Devrimi ile birlikte de artık kendisine has bir yapıya sahip olmuştur.
Sanayi Devrimi ile birlikte güç kazanan burjuva sınıfı ekonomik bütünleşmeyle birlikte mülkiyet hakkı ve siyasal haklar talebinde bulunmaya başlaması ile beraber Avrupa’da mutlak krallıklar yerine anayasa ile yönetilen modern devlet yapılarına dönüşmüştür. Burjuvazi sınıfı Avrupa’da devlet ve siyasal sisteme etki ettiği gibi kültür ve medeniyetin gelişmesine, daha küresel hale gelmesine de katkı sağlamıştır.
Goldmann’a göre :
“Sosyalist toplumlarda, biçimsel özgürlük, eşitlik ve hoşgörü kavramları tehdit altında olduğundan hem burjuva hem de batılı sosyalist düşünürler, Aydınlanma tarafından benimsenen dünya tasarımının köhnemiş ya da gereksiz biçimde yargılanmaması gerektiğini, önemle korunması gereken değerleri kutsal bir şey gibi saklamanın sosyalizmin bugün karşılaştığı acil sorunlardan biri olduğunu görmek zorundadırlar.” (1)
“Batı insanı, aralarında en başta sosyalistlerin bulunduğu eğitimli sınıflar aracılığıyla Aydınlanma düşüncesinin eşitlik, özgürlük ve hoşgörü gibi önemli kavramlarını yaşatmanın insan yaşamındaki büyük değerinin farkına varmıştır.” (2)
Albert Einstein, Stephen Hawking, Noam Chomsky, Jaques Fresco, Bill Gates, İsmail Beşikçi, Koçer Bîrkar, Elon Musk vb. bilim insanlarının, bütün sınıf temelli eleştirel eksiklik ve yanılgılarına rağmen, ekolojik, siyasal, ekonomik ve diğer toplumsal sorunların çözümü noktasında sarf ettikleri çabalar Burjuvazi Aydınlanmacılığı’nın geleceğin inşaasındaki rolünün tartışmasız kanıtıdır.
Kürd ve Kürdistan kavramlarından hareketle;
Türkiye’yi demokratikleştirmek gibi muğlak ve takkiyeci bir söylem üzerinden kaybettiği siyasal zemini, kendi milletinin sosyolojik gerçekliğinin inkarına dönük politikalar ile varolmak adına, ezen ulus şemsiyesi altında çözümlere yönelen marksist maskeli hareketler hiç tartışmasız “gerici” ve onları kendi bayrakları altında ve kendi üniversitelerinde bilime, bilgiye ve kendi devletlerini kurmaya çağıran hareketler ilericidir.
Eğer birileri size Kurdistan Burjuvazisini hedef gösteriyorsa, bilinizki onlar “Sömürgecilerinin Burjuvazisine” aşıktır.
Kurdistan’ın Burjuvazisine saldıran çakma Komunist ve Sosyalistlere Marksizimin “Burjuva Aydınlanmacılığı” konusunda okumalar yapmalarını önerin keza “Solumsu” retorikleri ile statükonun ta kendisine dönüştüklerinin farkındalığından yoksundurlar.
*Şerefxan’ın Şerefnamesi
*Bedirxan’ların Hawar ve Kurdistan gazeteleri
*Mûkriyanî’nin matbaası
*Daha 1893 te Chicago’da sergilenen Kürd Tiyatrosu
* Mesture Mah Şeref Xan Erdelan’ın Tarih ve Divan eserleri
Kürdistan Aydınlanmasının aklıma gelen en önemli mirasından sadece bir kaçı…
Kürd aristokrasini var eden Mîrler, Begler, Paşalar, Ağalar, Mollalar, Şeyhler ve diğer varlıklı ailelerin “bilgiye” ulaşmış okumuş, eğitimli çocuklarının “ilerlemeci” mirası!
Manipülasyon ve kontekste İhanet
Kürdistan’ın lokal ve kendi topraklarında kendi özgünlüğündeki Ulusal Kurtuluş mücadelesini, bütün dünyanın ortak, global sorunu olan “Kapitalist Modernite” sorununa kanalize ederek, muğlaklaştıran, ideolojik sentezlerle Kemalizm labirentlerine sürükleyerek hedefinden saptıran, sapkın tarikat ve örgütlerin ve onlarla ittifaklar arayanların sonu artık gelmiştir.
Mutlaka devrilmesi gereken birşey varsa o da, Kürdistan’ı babalarının malıymış gibi sömürgecilerinin sistemlerine entegre etmeye yeminli, Kürdistan’ın henüz emeklemekte olan Burjuva Aydınlanmasına ve Milliyetçiliğine düşman, sömürgecilerinin kardeşliğine iman etmiş, militarist kişiliksizleştirme, köleleştirme ve hiçleştirme teknikleri ile düşünme ve sorgulama yetileri ellerinden alınmış “putperestlerin” kutsadıkları “Putlar” ile son 40 yıldır Kürdistanı zehirleyen, faşist sömürgecilerinin kendisine dönüşmüş “Karşı Devrimci”, taşeron örgütleridir.
1- L. Goldmann, “Trajik Görüş: Tanrı”, Çev.: A. O. Alayoğlu, Ö. Yakupoğlu, Teori ve Politika 17, Kış s.128-129
2- A.g.e., s.126
Jîndar Ax