HEZKURD’dan TBMM ve Cumhurbaşkanlığı’na Kürtçeyle ilgili rapor
Kürt Dil Hareketi (HEZKURD), Kürtçe anadilde eğitim hakkında “Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürtçe Politikaları” başlıklı rapor hazırladı.
Anadilde eğitimin gerekliliğini vurgulayan HEZKURD, hazırladığı raporda hükümetin gerçekleştireceği ve tüm tarafların katılacağı kapsamlı bir toplantı öneriyor.
Türkiye Cumhurbaşkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), İçişleri ve Milli Eğitim Bakanlıkları’na ulaştırtılmak üzere hazırlanan raporda, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan günümüze genel olarak Türkçe dışındaki dilleri ve özel olarak da Kürtçeyi hedef almış politikaları ve kurumsallaşmış pratikleri, kronolojik bir sıralamayla anlatıyor.
Nesnel veriler eşliğinde hazırlanan raporda, devletin Türkçeyi ilerletme ve geliştirme çabasından kat be kat fazlasını başta Kürtçe olmak üzere ülkedeki diğer dilleri baskılamak, sansürlemek ve yasaklamak uğrunda çaba harcandığına dikkat çekiliyor.
Kürt Dil Hareketi (HEZKURD), “Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürtçeye Yönelik Politikaları” başlıklı raporunu Kürtçenin Kurmanci ile Zazaki lehçelerinin yanı sıra Türkçe ve İngilizce olarak hazırladı.
Raporun tüm siyasi partilere gönderileceği de öğrenildi.
Söz konusu raporda Türkiye’nin Kürtçe politikasına dikkat çekilirken, okullarda Türkçeden başka dillerin anadili olarak okutulmadığı hatırlatılıyor.
Raporda ayrıca Kürtçe önündeki yasal engeller de yer alıyor.
Anadilde eğitim önündeki engellerin kaldırılmasının barış ve huzur için önemli bir etken olduğunu ifade eden raporda, Kürtçenin ilkokuldan liseye kadar en az iki saat zorunlu ders olarak okutulması gerektiği kaydediliyor.
HEZKURD raporunda ayrıca anadilde eğitim, seçmeli dersler ve Kürt sorununun çözümüne ilişkin kapsamlı bir toplantının teşvik edilmesi gerektiği ifade ediliyor. Hükümetin gerçekleştireceği toplantıya siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının ve sanatçıların katılımının önemli olduğuna işaret ediliyor.
Raporun yazılış gerekçesinde HEZKURD’un Cumhuriyetin kurucu unsurlarından Kürt halkının dili ve lehçelerinin, devletin eğitim ve öğretim politikalarında tanınmasını savunduğuna değiniliyor.
Kürtçe, hâlihazırda, okullarda “seçmeli ders” statüsünde öğretilmeye çalışılıyor olsa da birtakım eksiklikler ve sorunlar bulunduğuna işaret edilen gerekçede, seçmeli derslerin saatleri, öğretmen sayısı ve dil eğitimi yaygınlığının doğal sınırlarının çok gerisinde olması gibi biçimsel problemlerin yanında eğitimin sadece başlangıç düzeyinde kalması gibi içeriksel problemler de yaşandığına dikkat çekiliyor.
HEZKURD’un kuruluş gayesinin, bu sorunların devlet düzeyinde çözümüne sivil bir inisiyatif alarak katkı sağlamak olduğuna değinilen gerekçede, hareketin sivil bir örgütlenme olduğu hatırlatılıyor.
Sivil toplumda dil bilincinin gelişmesi için sivil ve gönüllü faaliyetlerde bulunan HEZKURD’un aynı zamanda, resmî otoriteden dilin gelişimi önündeki engellerin kaldırılmasını talep ettiğine vurgu yapılan gerekçede, şu ifadeler yer alıyor:
“Raporu hazırlama ve yaygınlaştırma gerekçemiz, 100 yıllık yasakçı ve sansürcü politikaların ülkenin her yurttaşına kaybettirdiklerini hatırlatmaktır. Türkiye’de Türkçeden sonra en çok konuşulan ikinci dil statüsüne sahip Kürtçenin kamusal ve özel hayattan silinmesi için birçok rapor hazırlandı; onlarca ‘kanuni’ ve ‘hukuki’ düzenlemeler yapıldı. Bu uğurda bürokratik ve kurumsal yapılanma için mebzul miktarda bütçe tüketildi. Bütün bu girişimlerin maksadı, Türkçenin ülkede kullanılan tek dil haline getirilmesi ve Türkçe dışındaki tüm dillerin tasfiye edilmesiydi. Bu çabalar ve politikalar, esasında, ülkenin adalet sisteminin gelişmesini engelledi; Türkiye kültür ortamını vasatlığa ve zenofobiye mahkûm kıldı; devlet aygıtını daha fazla baskıcı ve daha fazla ideolojik kılarak onu bir “halk devleti” kılma vizyonuna ket vurdu ve sâir. Bu rapor ve Hezkurd’un bütün sivil çabaları, geride bırakacağımız yüz yılın hatalarını bir daha tekrarlamama ve bahsi edilen hataların bizden alıp götürdüklerini geri kazanma yolunun açılmasına naçiz bir katkı sunarsa, maksat hâsıl olacaktır.”