Hakan Fidan: 3. dünya savaşı riski var
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Amerika Birleşik Devletleri ile PKK-YPG konusunda görüşmelerde belli bir noktaya gelindiğini söyledi. Bakan Fidan, Rusya-Ukrayna savaşı ile ilgili de uyarıda bulunarak “Dünya 3. Dünya Savaşı tehdidini ciddiye almalı böyle bir risk var” dedi.
Dışişleri Bakanı Fidan, Habertürk televizyonunda canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Bakan Fidan, Avrupa’nın daha bağımsız ve kendinden daha emin bir jeostratejik aktör haline gelmesi için Türkiye ile işbirliği yapmasının önemli olduğunu vurguladı.
Brics üyesi ülkelerle ilişkilerimizi iyi tutmaya çalışıyoruz
Fidan, Türkiye’nin BRICS’e katılmasını “eksen kayması” olarak görenler olduğunu ancak Türkiye’nin dış politikasında eksen kaymasını gündemden çıkaralı çok uzun zaman olduğunu, Türkiye’nin BRICS meselesine bakarken özellikle alternatif ekonomik platformların dünyada nasıl şekillendiğini çok yakından takip ettiğini ifade etti.
Bakan Fidan, BRICS’in G7’nin bir alternatifi olup olmadığına ilişkin soruya, “G7 daha fazla siyasi konuların, aynı stratejik hedefleri, aynı medeniyet alanını düşünen ülkelerin bir araya geldiği bir yer. BRICS ise biraz da o noktada ekonomik amaçlı başlamış bir platform, bir kural temelde yapısal bir hali yok” yanıtını verdi.
BRICS’in AB’ye göre bütün medeniyetleri, ırkları, dinleri içerisinde barındıran bir platform olduğunu dile getiren Fidan, platformun AB’de olduğu gibi yapısal hale getirildiğinde, kurumsal hale dönüştürüldüğünde ciddi fayda üretebileceğini anlattı.
Fidan, Türkiye’nin buradaki tutumunun, arayışının, diyaloglarının son derece normal olduğunun altını çizerek, Türkiye’nin BRICS üyesi ülkelerle ikili ilişkilerinin özellikle ekonomik alanda iyi düzeyde tutulmaya çalışıldığını söyledi.
Putin ile hangi konuları masaya yatırdı?
Fidan, sonrasında Putin’in Rus Dışişleri Bakanlığında yaptığı bir görüşmede ülkesinin Ukrayna ile savaşını durdurmadaki şartlarını madde madde sıraladığını hatırlattı.
Fidan, Putin’in bu şartları dile getirmesinin önemli olduğuna değinerek, bu şartlar karşısında diğer tarafın da maddeler için “olur” ya da “olmaz” diyerek niyetini ortaya koyması gerektiğini dile getirdi.
Bakan Fidan, “21. yüzyıldayız, 500 binden fazla insanın öldüğü, bir ülkenin altyapısıyla üstyapısıyla yok olmak üzere olduğu, milyonlarca insanın yerinden edildiği ve savaşın Rusya’nın içine taşındığı bir durumdayız. Bu yaygınlaşmayı artık kaldıracak durumda değiliz” şeklinde konuştu.
Fidan, Rusya ile Ukrayna arasında İstanbul müzakere sürecine dair zemin olup olmadığına ilişkin, her zaman müzakere süreci için bir zemin gördüğünü kaydederek, tarafların bu zemini kullanmak isteyip istemediğinin önemli olduğuna işaret etti.
Tarafların barışı, müzakereyi ve diyaloğu ilk dillendiren olarak pozisyonlarında hem karşı tarafa hem de kamuoylarına zayıflık göstermek istemediklerini aktaran Fidan, Avrupa ve ABD’de yapılacak seçim süreçlerinin de beklendiğini söyledi.
Rusya’nın nükleer silah da dahil her türlü silahı kullanma konusunda tereddütleri olmayacağını defaatle ifade ettiğini hatırlatan Fidan, savaş başladığında kullanılan silahlar ve menzillerle şimdi kullanılanlar karşılaştırıldığında çok ciddi bir metodik yayılmanın olduğuna dikkati çekti.
Fidan, Türkiye’nin savaşın başından itibaren bu konuda uyarıda bulunduğuna değinerek, “Savaş devam ettiği sürece bu risk devam edecek. Bundan kaçış yok. Çünkü her iki taraf da birbirine daha fazla hasar vermek için nitelikli daha farklı silahları, oyun değiştirici daha farklı yöntemleri kullanmak durumunda kalacaklar. Her şey devrede, dolayısıyla proxyler de devreye girdikten sonra bu kıvılcımla başka yerlere sıçrama imkanı var” dedi.
Fidan, Suriye’deki durumu da değerlendirerek, “Suriye’yle ilgili esas itibarıyla Rusların da bizim tarafın da şu ana kadar başardığı en önemli şey, rejimle muhalifler arasındaki savaşın şu an itibarıyla devam etmiyor oluşu” dedi.
Suriye ile ilgili Rusların ve bizim tarafın başardığı en önemli şey rejimle muhalifler arasında savaşın şu an itibariyle devam etmiyor oluşudur. Astana süreçleri başka formatlar şu anda bunu mümkün kılıyor. Bu sessizlik dönemini Suriye rejimi akıllıca değerlendirse. Yurt dışına kaçmış gitmiş milyonlarca insanı geri getirip, ülkeyi yeniden yaparak fırsat olarak değerlendirmeli. Rus meslektaşlarımızla yaptığımız görüşmelerde bunun altını çizdim. Suriye’nin kendisi için yapması lazım bunu. Mültecilerin geri dönmesini önemli görüyoruz. İktidarı, muhalefetiyle bütünleşik bir hale gelmiş Suriye’nin, PKK terörü ile mücadelede önemli aktör olacağını düşünüyoruz. İsrail’in operasyon yapıyor olması, çeşitli milis gruplar meseleyi daha karmaşık hale getiriyor. Bizim dinamik politika önemli önemli.
PG konusunda ABD, İngiltere ve biraz da Fransa ile problemli olduklarını dile getiren Bakan Fidan, şu ifadeleri kullandı:
“Güney tabanlı tehditlerin yakından gözetilmesi önemli NATO ittifakı çerçevesinde. NATO üyelerinin kendi içinde dayanışmasının sayın Cumhurbaşkanımız tarafından gündeme getirilmesi söz konusu olacaktır. Bu konuda 2,5 aktif üye var YPG konusunda problemli olduğumuz. ABD, İngiltere ve biraz da Fransa. Amerika’nın oradaki varlığını devam ettiriyor. Biz her düzlemde bu sıkıntıyı gündeme getiriyoruz. Bunun ittifakın ruhuna aykırı olduğu, Türkiye’nin böyle bir gerçeklikle yaşamayacağı konusunda mümkün olan en üst diplomasiyi yürütüyoruz. Karşı taraf size anlamsız davranıyorsa burada kendi çıkarından ziyade size yönelik kasıt olduğu açıktır. Ortaya koyacağınız başka davranış modelleri var.
Amerika ve İngilizlere hep şunu söylüyoruz; sizin terörle mücadelede hassasiyetin daha fazlasını biz PKK ile mücadelede taşıyoruz. Bu tehdit kendi kendini kaldırana ve başka şekilde kaldırılana kadar devam edeceğiz. Belli bir anlayış düzeyine ulaştığımızı düşünüyorum. Karşı tarafın elinde herhangi haklı argüman yok. Bunların bize karşı olmadıklarına dair ellerine argüman yok. Niyetlerimizin ne kadar ciddi olduğumuzu biliyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesini defaatle göstermiş durumdayız. Sabır ve akılla bu konuda belli bir noktaya gelinmesini, PKK’nın aramızdan çekilmesini istiyoruz.”
Bakan Fidan, “Dünya, 3. Dünya Savaşı beklentisi de dahil olmak üzere bölgesel, küresel bir savaş beklentisi içinde olmalı mı?” şeklindeki soruya işe şöyle yanıt verdi:
”Dünya bu tehdidi ciddiye almalı böyle bir risk var baştan beri bunu diyoruz. Bu gerçekten hesabı kitabı yapılmış mesele. Gazze’deki katliam, soykırım insanlığı ortadan ikiye bölen soykırım. İnsanlığın aynı noktaya geldiği konu. Bunun karşısında duran bir yapı var. Bu yapının Ukrayna’da devam eden bir sorunsalı var. İki savaş, dünyadaki ekonomik rekabet, yapay zekanın beklenmedik atağa kalkmasıyla ‘teknolojik üstünlük kimde olacak?’ sorusunu birdenbire öne çekilmesi. Normal piyasa şartlarında giden bir konu. Şimdi burada ortaya çıkan potansiyeli o kadar büyük ki” ifadelerini kullandı.