GenelMakaleler

“Erdoğan, Kürt oylarının muhalefete gitmesini engellemeye çalışıyor”

”Tabii iktidar için yangın Kürt meselesi değil, Kürt oyları.”Musatfa Ali Aykol’un Serbestiyet’te ki ‘Ali Bayramoğlu’yla bugünler’ programından yazılı makalesinde asıl meselenin Kürt oylarını nasıl alabilirimde olduğununun vurgulandığı yazısının tamamı şöyle:

“AK Parti birçok adamını, birçok ‘kendi Kürdünü’ bölgeye göndererek ve hatta onlara yeniden partide önemli görevler vererek politik bir kuşatmaya soyunuyor. Bunu yaparken de en çok tarikatlarla, din adamlarıyla, Şerif Mardin’in deyişiyle ‘ara kanaat önderleri’ ya da ‘yerel kanaat önderleri’yle yol alıyor. Tabii tarih şekillendirilmez. Güneydoğu’da iki büyük kanal vardır, ırmak vardır. Bunlardan biri daha milli duyguları ile akar Kürtlerin. Diğeri ise dini duyguları ile akar. Bu iki yatağın bir tanesine baraj kurup suları o tarafa kaydırmanın çok mümkün olduğunu sanmıyorum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz haftalarda, ‘Edirne’deki İmralı’ya hesap verecek’ diye bir cümle kullandı. Ardından katıldığı bir televizyon programında bunu tekrarladı ve ellerinde ‘elbette’ bilgiler olduğunu söyledi. Türkiye seçimlere giderken bu açıklama, bu hamle ne anlama geliyor? Öcalan ile Demirtaş arasında bir çatışma mı var? Bu çatışmayı Erdoğan ne yönde etkilemek istiyor? Tüm bu resme baktığınızda siz ne görüyorsunuz?

Devletin elinde ne olduğunu, Erdoğan’ın zihninde ne olduğunu bilemeyiz ama kestirebiliriz. Öcalan’ın PKK’nın kurucusu olduğu ve PKK üzerindeki gücü biliniyor. Öcalan isminin Kürt hareketi üzerinde bir tabu oluşturduğunu da biliyoruz. Öcalan’a rağmen yeni liderler çok kolay çıkmaz Kürt hareketinde. Ama tarih öyle gelişti ki 2014’ten bu yana güçlenen bir figür oldu Selahattin Demirtaş. Bugün hapishanede olsa da HDP’nin hala en etkili liderlerinden biri olarak görünmeye, açıklamalar yapmaya devam ediyor. Dışarıdan bakıldığı zaman Öcalan’ın bu durumdan hoşlanmayacağı söylenir.

Erdoğan’ın açıklamasını önce buraya yerleştirmekte fayda var.  Cumhurbaşkanının ‘terör örgütü lideri’ dediği bir kişi ile yine ‘terör örgütünün siyasi ayağı’ dediği bir partinin eski genel başkanı arasındaki ilişkiyi bu şekilde kaşıyor olması manidar.

Peki ne demek bu? Siyasi iktidarın Kürt oylarını yönlendirmek, bölmek, manipüle etmek gibi bir arayışı var demek. Bu açıklamaların bu bağlamda iki muhtemel istikametinden söz edebiliriz. Bir tanesi ‘Acaba Öcalan’ı nasıl kullanabilirim?’ tarzı bir arayış olabilir. Muhtemelen MİT gibi yapıların İmralı ile teması, görüşmesi sürüyordur. Bu görüşmelerin bilgileri Erdoğan’ın önüne gidiyordur. Buradan hareketle, örneğin, ‘Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ne yaptı sizin için bu güne kadar’ tarzı küçücük bir cümleyi bile Öcalan’a sarf ettirerek bir kırılma yaratmayı düşünüyor olabilir Erdoğan. Öyle olur mu olmaz mı, elbette ayrı bir tartışma. Tamamen kurgusal bir şeyden bahsediyorum. Böyle olacağını da sanmıyorum. Ama burada mesele zaten iktidardaki manipülasyon arayışıdır.

İkinci istikamet şu; HDP etrafında toplanan Kürt oyları bugün seçimleri belirleyecek etki gücüne sahip. Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı arasında bıçak sırtı bir denge var. HDP ise yüzde 10’u koruyan bir blok oyla bu dengenin tam bozulabileceği bir açıda konumlanıyor. HDP muhalefete destek verir ve seçmenleri de oylarını oraya kaydırırsa bu AK Parti’nin seçimi kaybetmesi anlamına gelir. Dolayısıyla Erdoğan bunun oluşmasını engellemeye çalışıyor. Erdoğan, oyların muhalefet cephesine kaymasını nasıl engelleyebilir? Erdoğan’ın burada yapabileceği şeyler birbirine düşürmek, birbirine karşı hedef göstermek, HDP’nin seçmenini boykota itmektir.

Az önce bu oyların muhalefete gitmesini engellemek için iktidarın çeşitli adımlar atabileceğini söylediniz. Son zamanlarda dillendirilen senaryolardan biri de HDP’nin kapatılacağı ve yerine ‘İmralı onaylı’ yeni bir parti kurulacağı yönünde. Siz buna ihtimal veriyor musunuz, bu hem siyaseten hem de sosyolojik olarak nasıl sonuçlar doğurur?

Ayhan Bilgen’in kuracağı parti ile ilgili böyle söylentiler var. Bu tür arayışlar yeni değil, uzun süredir var. Yani, ‘Kürt meselesi tamam var da Kürt hareketi olmasın’ ya da ‘Kürtleri temsil edenler bu adamlar olmasın, bizim çocuklar olsun’ tarzında yaklaşımlar vardı hep, hala da var. Son dönemde daha çok var. AK Parti birçok adamını, birçok ‘kendi Kürdünü’ bölgeye göndererek ve hatta onlara yeniden partide önemli görevler vererek politik bir kuşatmaya soyunuyor. Bunu yaparken de en çok tarikatlarla, din adamlarıyla, Şerif Mardin’in deyişiyle ‘ara kanaat önderleri’ ya da ‘yerel kanaat önderleri’yle yol alıyor. Tabii tarih şekillendirilmez. Güneydoğu’da iki büyük kanal vardır, ırmak vardır. Bunlardan biri daha milli duyguları ile akar Kürtlerin. Diğeri ise dini duyguları ile akar. Bu iki yatağın bir tanesine baraj kurup suları o tarafa kaydırmanın çok mümkün olduğunu sanmıyorum.

Bu tür bir arayışın olduğunu zaten duyuyoruz. Ayhan Bilgen tam bu mudur, bilmiyoruz. Ayhan Bilgen’i tanıdığım ve sevdiğim için, ilkeli ve dürüst bulduğum için ona böyle bir şey yakıştırmak istemem. Ama olabilir mi, olamaz mı onu bilemem. Ayhan Bilgen HDP’nin PKK ile ilişkilerine dair bir dizi sıkıntıya sahip ve bir dizi eleştiride bulundu bu konuda. Dolayısıyla biraz daha farklı eğilimdeki Kürtlerle bir siyasi hareket oluşturmaya çalışıyor. Bu iktidar tarafından kullanılmak istenebilir.

Soruna gelirsek, böyle bir adım atılabilir mi? Evet. Bu gerçekçi olur mu? Hayır. Yani bir değil on parti de kurabilirsiniz ama bu partilerle o yatakların da değişeceğini düşünmek çok hayali bir şey olur. Bu Türkiye’de hiçbir zaman tutmamıştır.

Ama bütün bunlar, ortadaki bir yangının sonucu. Bunların başında da iktidar geliyor. Tabii iktidar için yangın Kürt meselesi değil, Kürt oyları. Onun için atılan bir dizi adım var. Ama ana gövdede ben bir değişiklik olduğunu sanmıyorum. Mesele gayet açıktır.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu