Analiz

Erdoğan, Kürt meselesi ve dili için barışçıl çözümün kapısını açtı

Kürt meselesine barışçıl ve kalıcı bir çözüm bulma çabası, AK Parti’nin 22 yıllık iktidarı döneminde üzerinde en fazla mesai harcadığı ve en fazla risk aldığı konuların başında geldi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün Irak ve Kürdistan Bölgesi’ne resmi bir ziyaret gerçekleştirecek. Günübirlik ziyaretin ilk durağı başkent Bağdat, ikinci durağı ise Erbil olacak.

Erdoğan, Bağdat’a ilk olarak Irak Cumhurbaşkanı Latif Reşid ile görüşecek. Ardından Irak Başbakanı Muhammed Şiya es Sudani ile bir araya gelecek.

Erdoğan, Bağdat temaslarının ardından Erbil’e gelecek ve Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani ve Başbakan Mesrur Barzani ile birer görüşme gerçekleştirecek.

Erdoğan: Irak-Türkiye ilişkilerini genelleme çatısı altında ele alacağız

Erdoğan, Cuma günü İstanbul’da gazetecilere yaptığı açıklamada “Irak ziyaretimiz aslında ertelenen bir ziyaretti. Şimdi seçim de bitti ve Irak’a olan bu ziyaretimizi gerçekleştireceğiz. Günübirlik bir ziyaret. Önce Bağdat. Bağdat’taki Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile yapacağımız görüşmelerden sonra Erbil ziyareti gerçekleştireceğiz. Erbil’de de Kuzey Irak sorunlarını aynı zamanda merkezi yönetimle ilgili sorunları görüşme fırsatımız olacak. Irak-Türkiye ilişkilerini genelleme çatısı altında ele alacağımız konular olacak” dedi.

Sudani: Eroğan’ın Bağdat ziyareti hassa bir ziyaret

Aynı gün Washington’da konuşan Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani de Türkiye Cumhurbaşkanıyla yapacağı görüşmelerde birçok “hassas” konunun ele alınacağını söyledi.

Sudani, görüşmelerde ticari ilişkiler, Kalkınma Yolu Projesinin hayata geçirilmesi, Dicle ve Fırat nehirlerinden Irak’a akan su payı ve PKK ile mücadele konularının ele alınacağını söyledi.

 Erbil-Ankara arasındaki diplomatik ilişkiler

Erdoğan’ın Bağdat’tan sonra ikinci durağı ise Erbil olacak. Akşam saat 18:00’de Erbil’e ulaşacak olan Erdoğan, Erbil ile Ankara, Erbil ile Bağdat arasındaki ilişkiler ve bölgedeki gelişmeleri görüşmek üzere Kürdistan Bölgesi’nden üst düzey yetkililerle bir araya gelecek.

Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), 2001 yılında kuruldu ve 2002 parlamento seçimlerinde iktidara geldi.

Erdoğan hükümeti çok geçmeden dış politikada değişiklikler yapmak, bölge ülkeleriyle dostane ilişkiler kurmak için “sıfır sorun” politikasına yönelerek bir dizi değişiklik yapmaya başladı.

Erdoğan döneminde Kürdistan Bölgesi ile ilişkiler istihbarat ve askeri ilişkileri aşıp resmi ilişkilere dönüştü. Bu da karşılıklı endüstriyel ve ticari çıkarlara ve sosyal ilişkilere fayda sağlayan ekonomik ticari ilişkilerde büyümeye yol açtı.

Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani, 18 Nisan’da Süleymaniye’de yaptığı konuşmada, “Komşularımızla barış içinde ortaklık, ekonomik ilerleme ve ortak kalkınmanın çok güzel örneklerini oluşturduk” dedi.

Türkiye’nin Irak’la ilişkilerinde Saddam Hüseyin döneminde ve öncesinde sık sık sorunlar yaşanıyordu. Kürdistan Bölgesi, 1991’den sonra Türkiye ile ekonomik ilişkiler kurmuş, 2003’ten sonra ise büyük bir ekonomik ortaklık kurarak Türkiye ve Irak için ortak bir ekonomi kapısı haline gelmiş ve iki taraf arasında uzun süredir devam eden siyasi mesafeye son vermiştir.

İlişkilerin gelişmesi ve genişlemesi bağlamında, Erdoğan liderliğindeki Türk hükümeti ve Neçirvan Barzani liderliğindeki Kürdistan Bölgesi hükümeti, Erbil ile Ankara arasında resmi diplomatik ilişkilerin kurulması yönünde önemli adımlar attı. 11 Mart 2010’da Türkiye Erbil’de konsolosluğunu açtı, 29 Mart 2011’de dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Erbil’i ziyaret ederek Erbil Uluslararası Havalimanı’nın açılış törenine katıldı.

Erdoğan daha sonra dönemin Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani için “sevgili kardeşim” ifadesini kullanarak, Kürdistan halkının refahından memnuniyet duyacağını dile getirdi. Erdoğan, Kürdistan Bölgesi’ni ziyaret eden ilk Türk başbakan oldu.

Neçirvan Barzani’nin yaklaşık 20 yıldır sürdürdüğü düzenli temas ve ziyaretler ile Erdoğan’la yaptığı düzenli görüşmeler, Kürdistan Bölgesi ile Türkiye arasındaki ekonomik ve siyasi ilişkileri büyük ölçüde genişletmiş, genel olarak Türkiye ile Irak arasındaki ilişkilerin güçlenmesine katkıda bulunmuştur.

Erdoğan da birçok hassas konuyu görüşmek üzere Neçirvan Barzani’yi defalarca Türkiye’ye davet etti. Son olarak iki lider 3 Haziran 2023 tarihinde dünya liderlerini ile birlikte Erdoğan’ın yemin törenine davet edildi.

Ayrıca Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur Barzani de Erdoğan ve Türk yetkililerle sürekli ve güçlü ilişkiler içinde oldu.

Başkan Barzani’nin 2012 AK Parti Kongresi’nde yaptığı konuşma

Erdoğan, 2012 yılında dönemin Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani’yi Ankara’daki AK Parti Kongresine davet etti. Kongrede konuşma yapan Başkan Barzani, kürsüye çıkarken “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganları ile karşılandı.

Kongrede Kürtçe konuşan Başkan Barzani, “Hiçbir sorun bir çözümsüz değil” dedi ve “Kürt gençlerinin, Türk gençlerinin veya başka bir ulustan gençlerin kanının dökülmesi bizim için üzücü” dedi.

Erdoğan da burada yaptığı konuşmada ülkesinin diğer ülkelerle olan sorunlarının yanı sıra Kürt sorunu ve TSK ile PKK arasındaki çatışmaları bitirmek istediğini vurguladı.

Çözüm Süreci’nin başlatılması

Recep Tayyip Erdoğan, partisinin 2012 yılında Ankara’daki kongresinde açıkladığı fikir ve vaatler doğrultusunda, Türkiye’de Kürt sorununun çözümüne yönelik “açılım süreci” adı verilen bir süreci başlattı.

Açılım sürecinin en büyük adımı 2013 yılında barış sürecinin başlatılması oldu. Türkiye hükümeti ve Kandil, Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Kürdistan Bölgesi’nin katılımıyla görüş alışverişinde bulundu. Daha sonra HDP heyetleri, hükümetin bilgisi dahilinde İmralı Adası’na giderek tutuklu PKK lideri Abdullah Öcalan’la görüştü. Öcalan’la da doğrudan görüşmeler yapıldı.

Dönemin Milli İstihbarat Teşkilat Başkanı Hakan Fidan, Erdoğan’ın özel elçisi olarak müzakereleri yönetiyordu.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) bu açılıma şiddetle karşı çıktı; ancak Erdoğan, AK Parti’nin Kürt sorununun çözümünde ısrar ettiğini söyleyerek süreçte ısrarcı oldu.

Bu çerçevede Başkan Barzani, Recep Tayyip Erdoğan’ın barış sürecine katılım daveti üzerine 16 Aralık 2013 tarihinde Diyarbakır’a gitti. “Büyük Diyarbakır Buluşması” olarak adlandırılan bu programda Erdoğan, “Sizin aracılığınızla Kuzey Irak’taki, Kürdistan Bölgesi’ndeki sevgili kardeşlerime selamlarımı iletiyorum” dedi.

Başkan Barzani de burada yaptığı konuşmada, “Bugün Türkiye’de bir liderin öne çıkıp doğru yolu, yani kardeşlik yolunu seçmesinden mutluluk duyuyorum. Ortadoğu halkları birlikte yaşamalı. Savaş sınandı ve kimseye bir faydası olmadı. Barışın temel taşı cesur bir şekilde atıldı” diye konuştu.

Ancak bu çabalar başarısızlıkla sonuçlandı ve her iki taraf da birbirini süreci sabote etmekle suçladı. 2015 sonbaharında Türk ordusu ile PKK arasındaki çatışmalar yeniden başladı. Dönemin KCK Genel Başkanı Murat Karayılan, Haziran 2012’de “Çözüme çok yaklaşmıştık ancak Amed’in Silvan ilçesinde çıkan çatışmada 13 Türk askeri ve 7 gerillanın öldürülmesi sürece zarar verdi” dedi.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından bu çatışmada Gülen Cemaatinin parmağı olduğuna dair çok sayıda ifade sunuldu.

O dönemde yapılan bazı anketlere göre Türkiye halkının yüzde 57’si çözüm sürecini destekliyordu ve bu oran, geniş bir ekonomik toparlanma yarattığı için yükseliyordu.

Erdoğan’ın “Kürdistan” kelimesini kullanması

Erdoğan’ın o yıllarda defalarca “Kürdistan” kelimesini kullanması CHP ve MHP’li yetkilileri ve milletvekillerini de bir hayli kızdırmıştı.

AK Parti grubunun 19 Kasım 2013’te TBMM’de yaptığı toplantıda konuşan Erdoğan, CHP ve MHP’ye, meclisin ilk oturum protokolünde “Kürt” ve “Kürdistan” kelimelerinin yer aldığını söyleyerek yanıt verdi.

Erdoğan şu ifadeleri kullandı:

“Bu millet köksüz değildir. Bu millet reddi miras yapacak, ecdadını unutacak, ecdadına sırt çevirecek bir millet değildir. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Şurada 90 yıl 100 yıl öncesine gidin. MHP’nin, CHP’nin yöneticileri Meclis kütüphanesine gitsinler ilk Meclis zabıtlarını, gizli celse zabıtlarını okusunlar. Milletvekilidirler, okumaya hakları var. Bugün MHP ve CHP neye karşı çıkıyorsa, orada ilk Meclis zabıtlarında o karşı çıktıkları şeyi görecekler. Hem de en başta Gazi Mustafa Kemal’in nutuklarında görecekler. Kürt kelimesini o Meclis’te görecekler. Gürcü, Laz, Arap, Boşnak kelimelerini o zabıtlarda görecekler. Kürdistan kelimesini o Meclis zabıtlarında görecekler. Ana asır İslam kavramını o zabıtlarda görecekler. Kendi tarihini bilmeyen, okumayan cehalet ve karanlıktan başka hiçbir şey söylemez. Şöyle biraz daha geçmişe, Osmanlı’ya gittikleri zaman Doğu-Güneydoğu’nun Kürdistan eyaleti olduğunu görecekler. Doğu Karadeniz’in Lazistan eyaleti olduğunu görecekler. Bunlar bizim tarihimizin, bize devrettiği mirastır. Bunları görmemezlikten gelemezsiniz.”

Kürtçe eğitim ve Kürtçe televizyon

Recep Tayyip Erdoğan 30 Nisan 2013 tarihinde, 63 maddeden oluşan ve Kürtler açısından önemli bir dizi reform ve radikal değişikliği içeren demokratikleşme paketini açıkladı.

Erdoğan, “Özel okullarda farklı dillerde eğitime izin verilecek. Ana dilinde eğitimi yasaklayan yasayı kaldıracağız. Her parti kendi dilinde kampanya yapabilir” dedi.

Bu kapsamda Türkiye’nin tüm illerinde öğrencilerin seçmeli derslere başvurabilmesi için okullardaki seçmeli dersler listesine Kürtçe de dahil edildi. 10 veya daha fazla öğrencinin talep etmesi halinde her sınıflara bir Kürtçe öğretmeni atanması sağlandı. Erdoğan’ın bu hamlesi, 2002 öncesinde Kürtçe konuşmasının bile engellendiği bir dönemde geldi.

Aynı zamanda medyada Kürtçe diline önem verildi ve Türk hükümeti, devlet televizyonu TRT bünyesinde Kürtçe yayın yapan bir bölüm açtı. Tüm programlarını Kürtçe (Kurmanci, Zazaki ve Sorani) olarak yayınlayan TRT6, 25 Aralık 2008 tarihinde deney yayına başladı ve 1 Ocak 2009 tarihinde ise resmi olarak yayına başladı. Erdoğan, Kürtçe yayına başlayan TRT 6’nın çekimlerinde Kürtçe olarak “TRT 6 hayırlı olsun” dedi. 10 Ocak 2015 tarihinde TRT6’in adı TRT KURDİ olarak değiştirildi ve bugün hala yayınlarına devam ediyor.

Peşmerge Kobani’ye gidişi

IŞİD, Eylül 2014’te Rojava’nın Kobani kentine yönelik büyük bir saldırı başlattı. O dönemde IŞİD büyük bir güce sahipti, Irak ve Suriye ordularından çok sayıda silah ve mühimmat edinmişti. Kobani’de Halk Savunma Birlikleri (YPG) savaşçıları ile IŞİD arasında yoğun bir çatışma yaşanıyordu ve kent tamamen örgütün kontrolüne geçmek üzereydi.

Ekim 2014’te Kürdistan Bölgesi Parlamentosu, Başkan Mesud Barzani’nin talebi üzerine Peşmerge güçlerinin Kobani’ye konuşlandırılmasını onayladı. Ayrıca Türkiye de Peşmerge güçlerinin Türkiye sınırı içerisinden Kobani’ye girmesine izin verdi.

Dönemin Kürdistan Bölgesi Başbakanı Neçirvan Barzani, Peşmerge güçlerinin Kobani’ye geçişini sağlamak için Türkiye ile sürekli temas halindeydi.

Habur Sınır Kapısından Kobani’ye giden Peşmerge güçleri, Kürt bölgelerinden geçerken binlerce kişi yatarından karşılandı. Bu durum bazı muhalefet partilerinin eleştirilerine yol açtı.(Rudaw)

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu