Analiz

‘Doğu bizim Batı hepimizin’

Necat Zanyar yazdı:

Geçtiğimiz günlerde sosyal medyaya düşen video kaydında, bir gezginle konuşan Kürt yaşlısı “Burası 2500 yıl önce Kürdistan’dı, şimdi de Kürdistan’dır” derken sıradan bir şeyden bahsetmiyordu.

Dünyada Kürdistan kadar köklü geçmişe sahip olup suç muamelesi gören çok az kavram var. Belki de hiç yok.

Angora’yı Ankara, Smyrna’yı İzmir, Trapezus’u Trabzon, Prusa’yı Bursa, Petrum’u Bodrum yaparak her yeri Türkleştirdiğini sananlar, Kürdistan’a Doğu (Şark) dediler.

Türkiye toplumu ülkeyi Doğu-Batı diye ayırır, Batı’yı duygusal olarak sahiplenirken, Doğu’yu ayrı bir dünya ve geri kalmışlığın yurdu görür.

Memurlar için Doğu, sürgün yeridir. Mecburi hizmet dışında kimse Doğu’da çalışmak ve yaşamak istemez.

Her Türk’ün bilinçaltı, Doğu’nun gerçekte Türkiye’nin bir parçası olmadığını bilir ve bunu dışa vurmaktan çekinmez.

Doğu; Kürdistan, Doğulu ise Kürt’tür. Kimse Türk demek için Batılı demez, ancak Kürt demek için Doğulu ifadesi sıklıkla kullanılır.

Türkleşenlerin çoğunlukta olduğu illerde, yani Batı’da, çoğu kez Doğulu’ya kız verilmez, ev kiralanmaz. Tanıştıkları kişiye sordukları soruların başında nereli olduğu gelir.

Türklüğe terfi etmiş Batılı’nın tanıştığı kişi Doğulu ise ya “Bir şey olmaz, hepimiz insanız” veya “Hiç benzemiyorsun” şeklinde farkında olmadıkları aşağılama ifadeleri kullanılır.

Doğulu’nun dili, kültürü, mutfağı, eğlencesi, söylencesi hatta dini-mezhebi bile ayrıdır.

Sadece toplumsal algı değil, neredeyse tüm istatistik haritaları da Doğu’nun ayrı bir ülke olduğunu gösterir.

Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu adıyla iki ayrı coğrafi bölgeye ayrılmasına rağmen, istatistiklerde Doğu’nun kendi içinde homojen ve Türkiye genelinden ayrı bir renge bürünmesi, Kürdistan’ın kendi içinde bütün ve Batı’dan ayrı olduğunu objektif bir dille anlatır.

Her seçimde partilerin birinci çıktığı il haritalarından Türkiye geneli seçime katılım oranı haritalarına, Türkiye etnik köken haritasından milli gelirin ülke ortalamasına oranı haritalarına, Türki kökenli insanların illere göre oranı haritasından tutulan futbol takımı haritasına, meteoroloji durum haritalarından kuraklık haritalarına, genç nüfus yoğunluğu haritalarından Türkiye’de ortanca yaş haritalarına, şehirlerde nüfusa göre aşılama oranı haritalarından motorlu kara taşıt sayıları haritasına, okuma yazma haritalarından yerlilik oranı haritalarına, Google’da en çok aranan kelime haritasından LGS’de illere göre ortalama İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük netlerine kadar yüzlerce konuda Doğu kendi içinde aynı, Batı’dan ayrı renge boyanır.

Nüfus istatistikleri de bir coğrafyanın tanınması ve tanımlanması için en önemli verilerden birini oluşturur.

1927’de yapılan cumhuriyet döneminin ilk nüfus sayımında tüm Türkiye’de Kürtçe konuşanların oranı %9 civarıdır ve neredeyse tamamı Doğu’da yaşamaktadır. Doğu’nun hakim dili Kürtçedir.

Örneğin o dönemde Hakkari’nin %89’u, Van’ın %76’sı, Diyarbekir’in %69’u Kürtçe konuşmaktadır.

Kürdistan’da %50’lerin üstünde çıkan oranlar, Türkiye’nin geriye kalanında ise hiçbir ilde %7’yi geçmez. Aradaki uçurum, ancak ayrı ülke olmakla açıklanabilir.

1925’ten sonra sıkıyönetim ilan edildiği, Kürtlüğün ve Kürtçenin tamamen yasaklandığı göz önünde bulundurulursa, gerçek oranları yansıtmadığı bilinen bu veriler bile Kürt nüfusunun homojen dağılımını anlamak bakımından hayli açıklayıcıdır.

O dönemde Türkiye’de diğer dillerin oranı Arapça %0,98, Ermenice %0,48, Çerkezce %0,70 olup hayli düşüktür.

1935-1965 yılları arasındaki nüfus sayım istatistiklerini inceleyen Bristol Üniversitesi’nden bir araştırmacı, Kürt nüfusunu %16 civarında tahmin etmiş, bazı kaynaklarda ise o dönemde Türkiye’deki Kürt nüfusunun %24 civarında olduğu yazılmıştır.

Yazının devamı için tıklayın.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu