Genel

Diyarbakır’da yeni bir deprem riski var mı?

Bilim Akademisi kurucu üyesi ve Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Diyarbakır’ın deprem riski altında olmadığını söyledi.

Prof. Dr. Naci Görür, Diyarbakır’ın bir fay üzerinde kurulmadığını ancak Doğu Anadolu Fay Hattı’nın üreteceği olası depremlerin tehdit oluşturabileceğini vurguladı.

Diyarbakır’da zemin etütlerine dikkat edilmesi ve sağlam binaların inşa edilmesi durumunda ciddi bir risk olmadığını kaydeden Prof. Dr. Naci Görür, özellikle vadilerde, daha önce deprem geçirmiş olan Lice ilçesinin içerisinde yapılaşmaya gidilmemesi gerektiğini vurguladı.

Diyarbakır’da alüvyal zeminlere bina yapılmaması gerektiği uyarısını yapan Prof. Dr. Naci Görür, “Diyarbakır’ın içinden, yanından, çok yakınından geçen faylar yoktur. Bir Karacadağ’da volkana neden olan Kuzey-Güney yönlü kırık vardır. Yani öyle çok fazla aktif fay yok. Dolayısıyla emniyettedir. Görece olarak Diyarbakır fazla riskli değildir” ifadelerini kullandı.

Diyarbakır 6 Şubat depremlerinden etkilenen 11 ilin arasında yer alıyordu. İlde birçok bina yıkılmış ancak diğer illere göre büyük can kaybı ve hasar yaşanmamıştı.

Prof. Dr. Naci Görür, katıldığı “Depreme Dirençli Kentler Diyarbakır Çalıştayı”nda Rûdaw Diyarbakır muhabiri Abdulselam Akıncı‘nın Diyarbakır ve deprem konusundaki sorularını cevapladı.

-‘Deprem dirençli kentler oluşturun’ dediniz. Çağrınız karşılık buluyor mu?

Prof. Dr. Naci Görür: Bu zamanlarda, yani 6 Şubat depremlerinden sonra siyasilerimiz, yerel yöneticilerimiz daha duyarlı, daha dikkatli diyelim. Benimle zaman zaman temasa da geçiyorlar, konuşuyorlar, bilgi alıyorlar. Yani bir değişiklik görüyorum.

-Bir deprem bakanlığı kurulması, buna ayrı özel bir fon ayrılması gerektiği tartışıldı, konuşuldu, aynı fikirde misiniz?

Prof. Dr. Naci Görür: Tartışıldı, konuşuldu değil. Onu ilk kez ben ortaya attım. Ben söyledim ve aynı fikirdeyim. Bu ülkede muhakkak bir afet bakanlığı olmalı. Deprem en önemli konusu olmalı. Deprem kuşaklarını deprem dirençli hale getirecek çalışmaları yapmalı. Bunu yapabiliriz, başarabiliriz. Bilgimiz var, becerimiz var. Yalnız bu siyaset üstü bir bakanlık olacak. Ciddi bir bütçe verilecek. Liyakate dayalı bir yapılanma olacak ve bu bakanlık yarın işe başlasa 10-15 sene içerisinde bütün Türkiye’yi depreme hazırlamak mümkün. Bunun dışında da bir yolumuz yok. Çünkü bu depremler milyonlarca senedir olagelmekte. 13 milyon seneden beri. Daha milyon sene devam edecek. Biz millet olarak, Türk milleti olarak bu topraklarda yaşayacaksak, varlığımızı idame ettireceksek gerçek beka sorunu budur. Muhakkak bu işi başarmalıyız. Yerleşim alanlarımızı deprem direncini yapmalıyız.

 -6 Şubat depremlerinden sonra 11 il için hali hazırda bir risk var mıdır?

Prof. Dr. Naci Görür:  Deprem olan yerlerde büyük ölçüde risk azalır. Çünkü enerji boşalır ancak bu kırılan fayların yanında zaman zaman göreceli olarak çoğunlukla daha küçük bazı kırılmamış parçalar kalır. Onlar deprem üretebilir, onlar da büyük afetler yaratmazlar. Yani bu illerde çok büyük ölçüde tehlike ortadan kalkmıştır.

 -Diyarbakır 2 milyonluk bir şehir. Sağlam olmayan çarpık yapılaşmalar söz konusu. Diyarbakır için, Diyarbakır özelinde Diyarbakırlılara neler söylersiniz? Korkmalılar mı, bir risk var mı, yakın zamanda ya da uzun vadede?

Prof. Dr. Naci Görür:  Diyarbakır deprem açısından yani kendisi özel bölge olarak çok önemli sorunla karşı karşıya değil. Diyarbakır’ı tehdit eden iki fay zonu var. Bunlardan biri nispeten Diyarbakır’a daha yakın ama Diyarbakır’dan uzak, kuzeyde. Bu bizim Bitlis Zagros dağ kuşağı dediğimiz bindirme zonu veya sütür zonu dediğimiz bir sütür zonu. Burası deprem üretebilir, özellikle sıkışmaya bağlı olarak. İkincisi ise Doğu Anadolu Fayı. Şimdi Doğu Anadolu Fayı’nda olan her deprem Diyarbakır’ı öyle veya böyle etkiler. Bu Doğu Anadolu fayı büyük ölçüde depremleri oluşturduğuna göre oradan Diyarbakır’a çok daha az bir etki gelecektir. Muhtemel etki işte Adıyaman’dan Hakkari’ye kadar devam eden o bindirme kuşağında olacaktır. O da nispeten Diyarbakır’dan uzaktır ve Diyarbakır’ın içinden, yanından çok yakınından geçen faylar da yoktur. Bir Karacadağ’da volkana neden olan Kuzey-Güney yönlü kırık vardır. Yani öyle çok fazla aktif fay yok. Dolayısıyla emniyettedir. Görece olarak Diyarbakır fazla riskli değildir. Maraş’ta MTA’nın haritasına geçirilmemiş tek bir fay vardı, o da önemli değil, o her zaman olur. Diyarbakır’ın tek dikkat edeceği şey bu fay zonlarına, kuzeydeki, o kendi tehdit alanıdır. Onu iyi şekilde inceleyecek, ondan sonra yapısına, binasına dikkat edecek, zemin etütlerine dikkat edecek. Vadinin içinde olmayacak. Lice’nin içerisinden, vadi içerisinden uzak duracak. Özellikle alüvyal alanlardan uzak duracak. Zemini de sağlam. Ama bazı yerlerde zeminde sorun olabilir. Oralarda dikkatli halletmesi şartıyla bir sorun olmayacaktır.

 -Jeologlar hep bizi uyarıyorlar sağlam evlerde oturun diye. Siz nasıl bir evde oturuyorsunuz? Korkuyor musunuz, endişeniz var mı, sevdikleriniz için ya da kendiniz için?

Prof. Dr. Naci Görür: Benim endişem var, yani kendi insanıma bunu anlatmak isterim. Ben hayatımı buna adadım. Bahçeli iki katlı bir evde oturuyorum. Bir ev hafif olursa, anormal derecede yüksek, gereksiz yere ağırlık olmazsa, usulüne göre de bina yapılmışsa; yani bir takım ondan bundan tasarruf etmeden mühendislik hizmeti almışsa hiçbir şey olmaz. Yani düşey de olsa kaidesine göre o zamanki yönetmeliğine göre iyi malzeme iyi mühendislik hizmeti ile belli ölçüde yapılabilir.

 -Kızgın mısınız, kırgın mısınız yöneticilere. Sitem ediyor musunuz?

Prof. Dr. Naci Görür: Ben sadece halkıma karşı sitem ediyorum. Halkın suçu demeyelim de halkın gücü var. Hükümetleri hükümet yapan, cumhurbaşkanlarını cumhurbaşkanı yapan, bakanı bakan yapan en sağlam güç halktır. O olmazsa bunlar olmaz. Yani yerel yönetimi de başa getirip başkan yapan halktır. Halk istesin, talep etsin. Yine hangi partiyi isterse ona oy versin ama o partiye desin ki ‘bizim yerleşim alanımızı deprem dirençli yapabilecek plan programla bana gel. Eğer gelmezsen benden oy alamazsın.’ Bunu demesi zor mu? Bak EYT’liler (Emeklilikte Yaşa Takılanlar) duyurdular kendilerini. Emekli oldular. Yani pazardaki limonun fiyatını söylediğimiz kadar can güvenliğimizi söylemiyoruz. Böyle bir mantık olur mu? Halk bir şey yapsın istemiyoruz, halk her kimi istiyorsa ona da oy versin. Deprem partiler üstü bir konudur. Kime oy verirse versin, kime yanaşırsa yanaşsın, ‘oturduğumuz yerleri deprem dirençli yapmanızı istiyoruz. O koşulla size oy veririz’ demeli, demeliyiz.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu