Yaşam

”Diyarbakır’da seyyah maskesi altında ‘casusluk’ yapılmış”

Diyarbakır’da 18 ve 19. yüzyıllarda, seyyah kimliği adıyla gelen bir çok kişinin casusluk faaliyetleri yürüttüğü bildirildi.

Tarihi kaynaklarda yer alan bilgilere göre, 19. yüzyıl, Osmanlı topraklarında batılı güçlerin nüfuz mücadelesinin en kızıştığı dönemlerden biriydi. Bu dönemde, seyyah kimliğine bürünen sayısız casus ve misyoner, imparatorluğun dört bir yanını gezerek bilgi topladı. Diyarbakır’ın da bu casusluk faaliyetlerinin yoğun yaşandığı şehirlerden biri olduğu belirtiliyor.

GİZEMLİ ŞEHİR DİYARBAKIR

Tarihi İpek Yolu üzerinde önemli bir konuma sahip olan Diyarbakır, farklı din ve kültürlerin bir arada yaşadığı kozmopolit bir şehir olduğu belirtilerek, bu çeşitliliğin, batılı güçlerin dikkatini çektiği ve şehri casusluk faaliyetlerinin merkezi haline getirdiği ifade ediliyor.

Seyyahların, şehir hakkındaki gözlemlerini not defterlerine yazarken, asıl amaçlarının siyasi ve ekonomik istihbarat toplamak olduğu kaydediliyor.

Seyyahların anlatılarına göre, Diyarbakır’ın nüfusu oldukça karışıktı. Ermeniler, Süryaniler, Araplar ve Kürtler gibi farklı etnik ve dini grupların bir arada yaşadığı şehirde, yaklaşık 50 bin kişinin yaşadığı tahmin ediliyordu. Ancak bazı seyyahların, nüfus rakamlarını abartarak şehir hakkında yanlış bilgiler yaymaya çalıştıkları bildiriliyor.

Seyyahlar, Diyarbakır’ın tarihi dokusu, kültürel çeşitliliği ve ticari canlılığına rağmen, şehir hakkında genellikle olumsuz yorumlarda bulundukları da anlatılırken, şehrin dar sokakları, bakımsız evleri ve salgın hastalıklar nedeniyle şehrin ”yaşanmaz” bir hale geldiği savunuluyor.

Diyarbakır’a gelen seyyahlardan bazılarının kadim kent hakkında yazdıkları şöyle:

”V. Pollington: Diyarbakır, şimdiye kadar gördüğüm en nahoş yer gibi görünüyor.

J. P. Badger: Diyarbakır’da kara taşlar, kara köpekler ve kara kalpler vardır.

H. C. Barkley: Diyarbakır’ı ‘ölüler şehri’ olarak nitelendirmiştir.

G. Hepworth: Şehrin suyundan içmemiş, çünkü ‘Diyarbakır Çıbanı’ adlı bir hastalığa yakalanmaktan korkmuştur.”

Kaynaklarda, seyyahların bu olumsuz yorumlarının ardında, şehir hakkında yanlış bir algı oluşturarak batılı kamuoyunu etkileme ve Osmanlı Devleti’ni zayıflatma gibi amaçlar yattığı kaydedilerek, ”Seyyahlar, elde ettikleri bilgileri ülkelerine götürerek, siyasi karar alıcıları yönlendirmeye çalışıyorlardı. Diyarbakır, batılı güçlerin ilgi odağı haline gelmiş ve sayısız casus ve misyonerin ziyaret ettiği bir şehir olmuştur” deniliyor.
 

(CEGA Medya/ Diyarbakır Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Ahmet Selçukoğlu)

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu