Yaşam

Dil Haritası Projesi ilk saha bulgularını yayınladı

Kürt Çalışmaları Merkezi, Dil Haritası Projesi kapsamında Diyarbakır, Mardin, Urfa ve Van illerinde yürüttüğü ve ana dil kullanımındaki duruma dair en güncel verileri sağlayan saha araştırmalarının bulgularını yayınladı.

Friedrich Ebert Stiftung Türkiye Temsilciliği’nin iş birliği ve Rawest Araştırma’nın saha desteğiyle başlatılan projenin amacı, bir “dil barometresi” geliştirerek dilin kullanımının periyodik olarak izlenmesi, bir veri tabanı oluşturulması ve dil temelli taleplerin yoğunluğunu inceleyerek bu verilere dair kamuoyunun bilgilendirilmesi.

Duvar’ın haberine göre, projenin ilk ayağı söz konusu dört ilde, 18 yaş üzeri kişilerle yüz yüze anket uygulaması şeklinde gerçekleştirildi. Katılımcıların %79’u Kurmanç, %9’u Zaza, %11’i Arap; üçte biri ilkokul ve altında bir eğitim seviyesine sahip iken, yaklaşık yüzde 45’i ortaokul, lise ve dengi okullardan mezun. Dört katılımcıdan biri ise üniversite mezunu veya öğrencisi.

GÜNDELİK HAYATTA ANA DİL

Buna göre; ana dil –her ne kadar konuşma ve anlama becerisi devam etse de- gündelik hayatta çok sık kullanılmıyor.

Dört kentte de katılımcıların %90’a yakın bir kısmı Kürtçeyi farklı düzeylerde de olsa konuşabildiklerini ve anlayabildiklerini paylaşıyorlar.

Diyarbakır’da ortalamanın üstünde bir Kürtçe okuma-yazma becerisine sahip olanların oranı üçte bir düzeyinde.

Diyarbakır’da katılımcıların üçte biri ebeveynleriyle konuşurken sadece ana dil, yüzde onu ise sadece Türkçe kullanıyor. Eş / sevgili ile konuşurken ise sadece ana dil kullanma oranı yüzde 12,8’e geriliyor, sadece Türkçe kullanımı ise yüzde 20’ye yükseliyor.

Dört kentte de katılımcıların tamamına yakını ana dilin eğitim sistemi içinde yer alması gerektiğini düşünüyorlar ve yine büyük bir kısmı Türkçe ile ana dilin bir arada verildiği bir sistemi tercih ediyorlar.

Van’da ise, ortalamanın üstünde bir Kürtçe okuma-yazma becerisine sahip olanların oranı 1/5 – 1/4 civarında.

Van’da katılımcıların üçte biri ebeveynleriyle konuşurken sadece ana dilini kullanıyor. Eş/sevgili ile konuşurken sadece ana dili kullananların oranı %14,1. Çocuklarla konuşmada sadece ana dil kullananların oranı %7,4’e geriliyor.

Mardin’de ana dilinin konuşma ve anlamada Arapların oranı Kürtlerden yüksek iken okuma-yazma oranlarında geride kalıyor. Ebeveynle konuşma ile çocuklarla konuşma arasında sadece ana dil kullananların oranı her hem Kürtlerde hem Araplarda çarpıcı şekilde azalıyor. Bununla birlikte Mardin’de Kürtler ana dillerini Araplara kıyasla daha yaygın kullanıyorlar.

Mardin’de ebeveynle konuşmada sadece ana dil kullananların oranı Kürtlerde %35,4 iken Araplarda %17,4. Çocuklarla konuşmada sadece ana dil kullananların oranı Kürtlerde %15 Araplarda %4,7.

ANA DİL KULLANIMINDA ERKEKLER VE KADINLAR

Araştırma kapsamındaki kentlerin ortalamasına bakıldığında, erkekler, kadınlara göre ana dillerini daha iyi biliyor ve daha sık kullanıyor. Bunun sebebi ise, bölgedeki erkeklerin toplumsal hayata daha fazla katılımıyla ve birbirleriyle daha çok Kürtçe konuşmalarıyla alakalı olarak yorumlanıyor.

“Katılımcıların büyük kısmı ev hanımı olup, dışarı çıktıklarında da Türkçe sosyalleşiyorlar” diye açıklıyor Kürt Çalışmaları Merkezi Direktörü Reha Ruhavioğlu.

Öte yandan, katılımcıların ebeveynleriyle konuşma ile çocuklarla konuşma arasında ana dili kullanma oranları dörtte üçe yakın azalıyor.

Ruhavioğlu’na göre; bunun sebebi, bölgede kent hayatının daha çok Türkçe akıyor olması ve insanların bu toplumsal hayata ayak uydururken kendi dillerini ikinci plana atmaları.

“Çocuklar okula gittiklerinde ağırlıklı olarak Türkçe duyuyorlar, TV’de Türkçe film izliyorlar. Bazı aileler ise, az bir oranda olsa da, dilin politize edilmesi ve devlet tarafından kriminalize edilmesinden dolayı çocuklarına ana dili aktarmıyorlar; çocukların başının belaya girmemesini istiyorlar. Ama bu, katılımcılar arasında küçük bir orana karşılık geliyor. Daha ziyade, sosyal hayatın ağırlıklı dilinin Türkçe olması, yeni neslin ana dilden uzaklaşmasıyla sonuçlanıyor” diye ekliyor Ruhavioğlu.

Öte yandan, “Türkiye’de katı asimilasyon politikaları gevşemiş olsa da etkileri hala önemli biçimde sürüyor. Dolayısıyla süreç Türkçe lehine ve ana dil aleyhine işliyor. Kuşak değiştikçe ana dilin kullanımı bu faktörlerin etkisine bağlı olarak azalıyor” diye ekliyor Ruhavioğlu.

KENT MERKEZLERİNDE DAHA AZ KULLANIM

Araştırmaya göre, ana dil, kent merkezlerinde kırsala göre daha az kullanılıyor. Ayrıca, eğitim düzeyi yükseldikçe ana dil daha az biliniyor ve daha az kullanılıyor.

“Eğitim hayatına katılım genelde Türkçe oluyor; eğitim düzeyi de yükseldikçe Türkçe ile ilişkiniz daha fazla oluyor. Kentte kırsaldan daha yüksek eğitim olunca da bu iki faktör birbirini etkiler hale geliyor. Türkiye’de bu illerde eğitim hayatı zaten Türkçe oluyor. Kürtçe okuyup yazmanız ekstra bir çaba gerektiriyor. Eğitim düzeyi ve entelektüel seviye artıkça Kürtçe okuryazarlık ta bununla birlikte artıyor” diye açıklıyor bu durumu Ruhavioğlu.

Araştırmanın bir diğer sonucu ise, ana dillerini en çok bilip kullananların HDP seçmenleri arasında oluşu.

“Ana dili bilmeyle kullanma arasında bir makas var. Bilmede de kullanmada da HDP’liler AK Partililerden daha yoğun şekilde ana dillerini sahipleniyorlar ve dil hassasiyetleri gelişiyor” diyen Ruhavioğlu’na göre, aynı zamanda ana dille ilişkisi güçlü olan seçmen de HDP’ye yöneliyor.

AK PARTİ SEÇMENİNDE ANA DİLE YAKLAŞIM

Ancak, Ruhavioğlu, “Geçmişe nazaran, AK Parti seçmeninde de Kürtçeyle ilgili bir sorun yok artık” diyor ve ekliyor:

“AK Partili siyasetçiler arasında da Kürt meselesinden bağımsız bir hal alıyor. Bu da anket sonuçlarına yansıyor. AK Partililer de kamusal olarak dil taleplerini artırmış durumdalar.”

Öte yandan, araştırma kapsamında ortaya çıkan bir diğer sonuca göre; Urfa’da Arapça bilgisi, Kürtlere nazaran Araplarda daha güçlü. Urfa’da ana dilini iyi derecede bilenlerin oranı Araplar içinde %75-80 arasında iken Kürtlerde %55 civarında. Ana dilinin konuşma ve anlamada Arapların oranı Kürtlerden yüksek iken okuma-yazma oranlarında geride kalıyor. Araplar ana dillerini Kürtlere kıyasla daha yaygın kullanıyorlar.

“Fakat Araplarda da dil kullanımı kuşaklar-arası dramatik bir şekilde azalıyor” diye ekliyor Ruhavioğlu.

SİYASETTE KALDIRAÇ POTANSİYELİ

Genele bakıldığında; katılımcıların yüzde 73,8’i “Kürtlerin yaşadığı bölgelerde Kürtçe ikinci resmi dil olarak kabul edilmelidir” derken, yüzde 80’ine yakını “Ana dili Türkçe olmayan çocuklar için okullarda ana dilin öğretildiği dersler de olmalı” ve “Kürt vatandaşların yoğun yaşadığı illerde, belediyelerde Kürtçe hizmet de verilebilsin” diyor.

Rapor’un sonuçları arasında yer alan bir tespite göre; “ana dil meselesi, önümüzdeki süreçte Kürt sahasında ve Kürt siyaseti için bir kaldıraç olma potansiyeli taşıyor.”

BAYETAV’ın KONDA’ya yaptırdığı 2022-Mart Türkiye geneli araştırmasına göre; ‘Türkiye’deki Kürt çocukların ana dilleri olan Kürtçe eğitim alamaması insan hakları ihlalidir’ diyenlerin oranı %51 iken, ‘Türkiye’deki Kürt çocuklar ana dillerinde eğitim alabilsinler’ diyenlerin oranı %40.

Benzer şekilde, TEAM’in 2020-Ocak Türkiye geneli araştırmasına göre; ana dili Türkçe olanların; %41’i ‘isteyenlere devlet okullarında Kürtçe öğretilsin’; %44,5’i ‘Kürtlerin yoğun yaşadığı illerde belediye hizmetleri Kürtçe de verilsin’ diyor.

ANA DİL KONUSUNDA TOPLUMSAL KONSENSÜS

Dolayısıyla, ana dil konusunda toplumun farklı kesimlerinin yaklaşımlarında olumlu bir tablo göze çarpıyor.

Ruhavioğlu’na göre, “Türkiye toplumunda ana dil meselesi, Kürt meselesiyle alakalı diğer konulara göre toplumun rızasının daha fazla olduğu bir mesele. Türk toplumu da artık buna sıcak bakıyor. Dilin korunması, bürokraside ve eğitimde kullanılması, bir statüye kavuşması, tabularımızın olduğu diğer alanlar kadar zor değil. Dolayısıyla siyasetin ortak vatan, eşit yurttaşlık meselesinde Kürtçeye bir statü kazandırarak daha mümkün görünüyor.”

Kürt Çalışmaları Merkezi adına 11 şehirde (İstanbul, Adana, Diyarbakır, Mardin, Van, Ağrı, Bingöl, Hakkâri, Urfa, Malatya, Adıyaman) yürütülen “Kürtlerde Değerler ve Tutumlar 2021 Araştırması” ise 27 Mart günü kamuoyuyla paylaşılmış ve bu araştırmada da ana dile dair talepler gündeme gelmişti.

Söz konusu araştırmaya göre ise anadilde eğitimde ve Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı illerdeki kamu hizmetlerinde Kürtlerin çift dilli (Türkçe ve Kürtçe) eğitimden yana olduğu ortaya konmuştu. 

Araştırmanın sonucu şunu gösteriyor ki, Kürtler ana dillerini kullanmak konusunda zayıf kalıyor. Yine bu sonuca göre kırsal alan merkeze göre ana dil konuşan kişi sayısı daha fazla ve en ilginç olan ise kadınlarda Kürtçeyi konuşmak erkeklere oranla daha az..

Kürt meselesinin, Türkiye’nin en temel meselelerinden biri olduğu saptaması hemen herkes tarafından paylaşılan ortak bir görüştür. Sorununun kalbi ise, “dil sorunu”dur. Kürt meselesinin ortaya çıkışında Kürt dili üzerinde uygulanan baskı ve yasakların tayin edici bir role sahip olduğu dikkate alındığında, dil sorununun ne denli önemli olduğu daha iyi anlaşılır. Hâl
böyle olmakla birlikte, dil sorunu, hiçbir zaman bütün yönleriyle birlikte Kürt meselesi etrafında yaşanan tartışmalarda hak ettiği ilgiyi görmedi. Hafizalarımıza şöyle bir baktığımızda öyle dil ile ilgili kavram ve taleplerin belirgin bir yeri yoktur.

Anket sonuçları yayınlanıyor veya araştırma sonuçları şunu gösteriyor ki Kürtler kendi dillerini konuşamamaktan şikayetçi ama bir o kadar da çabasız değil mi? Eğer her Kürt birey kendi dilini konuşsa bilmese de bir şekilde çabalayıp öğrense düşünsenize kaç milyon insan yapar….

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu