Analiz

Depremler sonrasında Suriyeliler

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Ali Zafer Sağıroğlu “Seçim arifesinde gerçekleşen deprem sonrasında Suriyeliler üzerinde artan sosyal baskının daha fazla yükselmesi şaşırtıcı olmayacaktır” diyor.

Maraş depremlerinin ardından en çok merak edilen Suriyelilerin durumunun ne olacağıydı. Karar gazetesinde Ali Zafer Sağıroğlu’nun bugün Suriyelilerin durumuna ilişkin analizin yer aldığı yazıyı aktaralım:

Yerinden edilme sebeplerinden ilk akla gelenler arasında doğal afetler olmasa da 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler ve sonrasında devam eden bir tür “deprem fırtınası” acı bir gerçeği tekrar hatırlattı. Doğa kendi kanunlarının unutulduğu veya ihmal edildiği zamanlarda insanların toplumsal hayatında unutulmaz izler bırakmaktadır. Bu etkilerin izleri çok uzun zaman toplumsal ve kültürel hafızadan silinmeyecek türden hatıralar olabilmektedir.

Deprem gibi afetler insanları yerinden yurdundan edip göç etmek zorunda bıraktığı gibi toplum içindeki dezavantajlı grupları bir kat daha kırılgan hale getirmektedir. Afet sonrası kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelliler, göçmenlerin her biri farklı ve değişik zorluklar yaşarlar. Bunların arasında göçmenler ve özellikle zorunlu göçmenlerin özel bir yeri bulunur.

Suriyeli göçmen olmanın ağırlığı

Depremin Türk vatandaşlarına müzahir iç göç boyutu sürekli tartışılsa da, henüz hiç konuşulmayan ve çoğu zaman geri planda bırakılan bir başka boyutu bölgede yaşayan uluslararası göçmenlerdir. 33 bin kadarı farklı uyruklardan olmak üzere 1,7 milyondan fazla geçici koruma altındaki Suriyelinin depremin meydana geldiği bölgede yaşadığı bilinmektedir. Depremle ilgili yapılan konuşmalarda ve tartışmalarda hiç isimleri anılmasa da bu büyüklükte bir nüfusun sorunları göz ardı edilmemelidir.

Depremin ardından başta Suriyeliler olmak üzere bölgedeki yabancılar hakkında asılsız ve gerçek dışı pek çok talan ve hırsızlık haberi dolaşıma girmiştir. Hiçbirinin doğruluğu teyit edilemese de çıkan haberler özellikle Suriyelilere karşı öfkenin öbeklenmesine neden olmuş görünüyor.

Suriyeliler için yerleşim seçenekleri

Yaşanan süreçte yerinden olan Suriyeliler için birkaç seçenek görünüyor. Birinci olarak; bölgede kalarak kırılgan bir ortamda yaşamlarına devam edebilirler. Bu durumda zaten büyük hasar almış ve terk edilmiş evler Suriyeliler için tehlikeli, ancak kaçınılmaz bir barınma seçeneği olabilir. Zaten azalmış olan güvenli barınma imkânlarından Suriyelilerin en son ihtimalde yararlanabileceklerini tahmin etmek güç değildir.

Bölgedeki Suriyeliler açısından ikinci seçenek, bölgenin dışındaki çevre illere geçici veya kalıcı biçimde göç etmek olabilir. Depremin gerçekleştiği Gaziantep dışındaki tüm illerde Suriyelilerin nüfusu azalma ve dağılma eğilimi göstermektedir. Bu durumda depremin yıkıcı etkisinin olduğu illerin Suriyelilerin göç etme eğilimlerini daha fazla tetikleyebileceği değerlendirilebilir. Bu illerin başında Hatay ve Şanlıurfa gelmektedir. Göç İdaresi Başkanlığı’nın 2022 yılı Ocak ayı istatistikleri incelendiğinde Hatay’da 433.683 Suriyeli kayıtlı görünürken 2023 yılı Şubat ayında bu rakamın 354.648 olduğu görülmektedir. Şanlıurfa’da 2022 yılı Ocak ayında 427.818 olan sayı ise 368.223 seviyelerine gerilemiş görünmektedir. Bölgedeki diğer illerde ise kayda değer büyüklükte bir değişiklik göze çarpmamaktadır. Bu durumda Gaziantep, Mersin, Adana gibi illerin ağır hasar alan Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman gibi illerden Suriyelileri çekmesi muhtemeldir. Diğer bir halkada ise Konya, Kayseri, Ankara, Bursa gibi sanayi sektöründe çalışma imkânı sunan şehirlerin diğer Türk vatandaşlarıyla birlikte Suriyelileri de çekeceği öngörülebilir. İstanbul da seçenekler arasında olsa da Göç İdaresi Başkanlığı yayımladığı yazıda İstanbul’u Suriyelilerin kaydına kapattığı için İstanbul’da Suriyelilerin ancak düzensiz hareketliliklerin artışının izlenebileceği değerlendirilmektedir.

Üçüncü bir seçenek, Suriyeliler açısından Suriye’deki güvenli bölgelere dönüş gibi görünse de bu seçeneğin çok yaygın olmayacağı tahmin edilebilir. Zira deprem, Suriye’nin kuzeyinde de önemli ölçüde bir yıkıma sebep olmuş görünmektedir. Halen Suriyeliler arasından Suriye’ye yönelen nüfusun yakınlarını ziyaret etmek için geçici olarak bölgeye gittiklerini değerlendirmek daha akla yatkın görünmektedir. Gidenlerin ne kadarının kalıcı olacakları, ileriki günlerde açıklanması olası istatistiklerden sonra daha sağlıklı biçimde değerlendirilebilir. Bilakis Suriye’nin kuzeyinde de oldukça yıkıcı olan depremin bölgedeki 5 milyonu aşkın nüfusun arasında yeniden bir göç hareketini tetikleyebileceği düşünülebilir. Ancak depremden sonraki ilk iki hafta içerisinde buna dair herhangi bir işaret gözlemlenmemiştir.

Dördüncü bir seçenek ise Suriyelilerin üçüncü ülkelere geçişleri ve yerleştirilmeleridir. 2011 yılından beri Türkiye’deki Suriyelilerin arasından “yeniden yerleştirme programları” çerçevesinde üçüncü ülkelere yerleştirilenlerin sayısı 50 bin civarındadır. 10 yılı aşkın bir süredir son derece kısıtlı sayılarda çalışan yeniden yerleştirme mekanizmalarının deprem sonrası süreçlerde daha fazla çalıştırılabileceğini düşünmek fazlaca “iyimser” bir tahmin olabilir. Ancak Türkiye bu konuda uluslararası kamuoyunu daha fazla yük paylaşımına davet edebilir ve programların kapasitelerinin artırılması çağrısında bulunabilir. Diğer taraftan üçüncü ülkelere geçişlerin sadece düzenli yollardan değil, düzensiz yollardan da gerçekleştiği bir sır değildir. 2015 yılındaki “büyük akın”dan beri Avrupa’ya geçen 700 bin Suriyeli olmuştur ve halen geçişlerin durduğu söylenemez.

Yazının tamamı:

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu