Analiz

Cemalettin Taşcı: “Demirtaş’ın yerel seçimlerden önce serbest bırakılacağını düşünüyorum”

Anayasa Mahkemesi’nde devam eden kapatma davası nedeniyle Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) çatısı altında seçime giren ve istediği sonucu alamayan Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) sonbaharda olağanüstü kongreye gidecek. HDP’nin eş genel başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar aday olmayacakları ve yapılacak kongreyle partide büyük değişimin yaşanacağı söyleniyor.

“KÜRTLERİN SİYASALLAŞMASINA DİRENENLER SADECE BUGÜNKÜ MEVCUT İKTİDAR VE TEMSİL ETTİĞİ SİYASİ ÇİZGİ DEĞİLDİ”

Siyasi yorumcu Cemalettin Taşcı Gerçek Gündem’in yeni program “Ve Fakat”ta Kürt siyasi hareketinin gündemdeki tartışmaları değerlendirdi.

Taşcı programda sözlerine Kürt siyasi hareketinin geçmişten bugüne kadar hangi duraklardan geçtiğini özetleyerek başladı:

“Kürt siyasi hareketi, devlet tarafından bastırıldı ve buna karşı koyacak enstrümanları olmadığı için sürekli bir isyanlar ve bastırılma döngüsü yaşadı. Ama işte seksenlerden sonra yine şiddet yoluyla Kürt nüfus siyasallaştı ve bu sefer elinde daha çok imkan vardı. Toplumsal olarak da daha çok imkan vardı. Akabinde de işte bildiğimiz bu yakın tarihte işte bir partinin kendi başına ayakta durabilecek, parti olarak kendisini içine konmuş olan barajı aşabilecek kapasiteye ulaştığını hissettiği döneme geldik. O döneme kadar sonuçta bağımsız adaylarla seçimlere girip sadece belirli bir bölgeden yoğunlaşmış Kürt nüfusu oylarını alarak ve onu da çok iyi organize ederek parlamentoya giriyorlar, kovuluyorlar, giriyorlar, kovuluyorlar… Bu hikayeyi defaatle yaşadık.”

Türkiye’deki bütün siyasi çizgilerin Kürtsüz bir siyaseti talep ettiğini söyleyen Taşcı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şimdi bu süreç içinde Kürtlerin siyasallaşmasına direnen ve buna barikat kurmuş olan sadece bugünkü mevcut iktidar ve temsil ettiği siyasi çizgi değildi. Bütün siyasi çizgiler Türkiye’de Kürtsüz bir siyaset talep ettiler. Ama Kürtler, Kürt siyasetini şiddetten bağımsız ya da en azından şiddetin bir siyasi kolu olarak ısrarlı bir biçimde takipçisi oldular ve 2015’te bir karar vermeleri gerektiğinde mevcut iktidardan yana karar vermediler. Pekala iktidardan yana karar verebilirlerdi. Yani ‘seni başkan yaptırmayacağız’ demek yerine ‘seni başkan yaptıracağız’ diyebilirlerdi ve bir ihtimal yaptırabilirlerdi de.

Kürtler bir tercih yaptılar, bu tercih çok aşikar bir biçimde Gezi direnişinin arkasındaki toplumsallığa eklemlenmek oldu. Ve işte senin sözünü ettiğin o Türkiyelileşme projesi buradan çıktı.”

2019 yılında yapılan yerel seçimlerde HDP’nin şartsız bir şekilde muhalefeti desteklemesinin stratejik olarak büyük bir hata olduğunu düşündüğünü söyleyen Taşcı, bu hatanın telafisinin çok zor olacağını anlattı:


“Kürt siyasi hareketler açısından ve HDP açısından bakıldığı zaman asıl büyük hata orada yapıldı. Hiçbir pazarlık yapılmadan, aday çıkartılmadı ve muhalefetin adayları desteklendi.

Hiçbir talepte bulunulmadan bu yapıldı ve şu kanaat oluştu: Kürtler, Kürt siyasi hareketi bize mahkum. Ne istersek onlara yapabiliriz ama yine de bize oylarını verecekler gibi bir atmosfer oluştu.

2019 seçimlerinden hemen sonra bunun yarattığı deformasyonun giderilmesinin çok zor olacağını tahmin ettiğimi söylemiştim. Gerçekten de oradan sonra kabul görmüş bir liderlik, heyecan uyandıran bir liderlik de olmadığı için zaten strateji de yanlış olduğundan işler tepetaklak gitmeye başladı ve işte 2023 seçimindeki sonuçları gördük.”

“ESKİSİ KADAR KENDİ KAMUOYUNUN NABZINI TUTMA KABİLİYETİ YOK”

Peki, HDP siyasetinin uzun yıllar gündemde tuttuğu Türkiyelileşme projesi yeniden canlandırabilir mi?

Taşcı bunun zor göründüğü görüşünde:

“Bu iktidar istemiyor veya başkaları istiyor diye değil. HDP bütün siyasi partileri içinde son tahlilde kendi tabanına en hassas olan partidir. Bunu eskisi kadar iyi başaramıyor olabilir. Bilmiyorum yani ben partinin içinde de değilim de ama uzaktan baktığımda görülen o ki eskisi kadar kendi kamuoyunun nabzını tutma kabiliyeti de yok. Ama ona rağmen kendi kamuoyunun ne istiyor olduğunu ölçüp, ona göre davranma hassasiyeti var.

“DEMİRTAŞ DIŞARI ÇIKTIĞI ZAMAN HDP YÖNETİMİNİN ONU BAĞRINA BASABİLECEĞİNİ SANMIYOR

Selahaddin Demirtaş’ın serbest bırakılacağını düşündüğünü ifade eden Taşcı, bunun nedenini de şöyle açıkladı:

“Ben Demirtaş’ın iyi bir insan olduğunu, akıllı bir insan olduğunu düşünüyorum. Fakat abartıldığı kadar iyi bir siyasetçi olduğunu düşünmüyorum. Demirtaş’ın içeride olmasının HDP’nin yaşadığı bu açmazın sebeplerden bir tanesi olduğunu düşünebiliriz. Ama dışarıda olmuş olsaydı da hem kendisine hem de partiye ciddi zarar verebilecek olduğunu düşünüyorum. Yani bende bıraktığı intiba bu. Bunu tespit etmiş olayım.

Demirtaş, o zekaya veya o örgütleme kabiliyetine sahip bir siyasetçiymiş gibi görünmüyor. Buna mukabil tabii ki içeride olmuş olmasının da kattığı bir hal var Demirtaş’a. Ve ben Demirtaş’ın dışarı çıkmasının hatta seçimlerden önce dışarı çıkmasının Osman Kavala’nın dışarı çıkmasından çok daha yüksek ihtimal olduğunu düşünüyorum.

İktidarın her şeyi tayin etme, her şeyi belirleme, her partinin akış yönünü, istikametini belirleme kabiliyeti yok ama belli noktalara müdahale etme şansı var ve bu bunlardan en önemlisi Kürt hareketi açısından bakıldığında Demirtaş’ın serbest bırakılması olur.

Şahsi kanaatim, Demirtaş dışarı çıktığı zaman HDP’nin bundan sonra seçilecek olan yönetiminin onu çok coşkuyla karşılayacağını, bağrına basabileceğini sanmıyorum. Kamuoyu önünde olmaz ama içeride böyle bir sıkıntı yaratır Demirtaş’ın serbest bırakılması diye düşünüyorum. Demirtaş’ın da çok gönüllü olarak partinin işlerini hemen seçimden önce müdahil olmaya kalkmayacağını da düşünmüyorum.”(Gerçek Gündem)

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu