Bütün Kürt siyasi aktörleri Kürt halkının temel talepleri etrafında birleşerek sürece müdahil olabilir
Türkiye ve Kürdistan’da TBMM ve Cumhurhurbaşkanlığı seçimleri hararetli bir şekilde tartışılıyor. Bu da gösteriyor ki artık seçim sürecine girilmiş bulunuyor.
Bu seçimlerde değişik ittifaklar oluşmuştur. Fakat Kürt sorunu gündemde gözükmüyor. Kürt sorunundan ziyade taraflar Kürt oylarının nasıl elde etmenin hesaplarını yapıyor.
Bu gündemden dolayı Kürdistan Sosyalist Partisi Genel Başkanı Sayın Bayram Bozyele bazı sorular yönelttik. Kürt partilerinin seçimlerle ilgili düşüncelerini sorduk.
PSK Genel Başkanı Bayram Bozyel: PSK olarak önceliğimiz en genişlikte Kürt tarafının ortak ulusal demokratik talepler atrafında birleşerek sürece müdahil olması ve gidişatın yönünü Kürtlerin lehine çevirmesidir…
Bayram Bozyel
Bayram Bozyel’e Kuzey24 olarak sorduğumuz soruları ve Sayın Bozyelin verdiği yanıtları aktaralım sizlere:
Kuzey24: Türkiye bir seçim sürecine girmiş bulunuyor.Size göre bu seçim süreci ve olası sonuçlar ne olur ve bu Kürt sorununu nasıl etkiler?
Bayram Bozyel: Seçim sonuçları ve Kürt sorununa etkileri konusunda bir öngürüde bulunmak için Türkiye’nin içinde bulunduğu mevcut tablo ve buna yol açan temel nedenlere bakmakta yarar var.
Şurası bir gerçek; Türkiye tarihinin en derin ve çok yönlü krizlerinden birini yaşıyor. Ekonomiden siyasete, kültürel alandan diplomasiye kadar uzanan topyekün bir krizdir bu. Türkiye’nin ekonomisi dip yapmış, sosyal dokusu bozulmuş, toplum cinnet noktasına gelmiştir. Başka bir ifade ile mevcut sistem açısından deniz tükenmiş, ülke yönetilemez hale gelmiştir.
Bu çok yönlü ve topyekün krizin temelinde Kürt meselesinin yattığına şüphe yoktur. Başka bir ifade ile Kürt meselesi hal yoluna girmeden Türkiye’nin mevcut kirizi aşması, demokratik ve barışçıl bir iklime ulaşması mümkün değil.
Türkiye, Kürt meselesinin hem içerde hem de dışarda bütün sıcaklığı ve ağırlığı ile kendini hisettirdiği bir dönemde, 6-7 ay sonra seçime giriyor.
Seçim sürecine paralel olarak mevcut başkanlık sistemi tartışılıyor, yeni anayasa tartışmaları giderek canlanıyor, bütün baskı ve inkar politiklarına rağmen Türk siyasi aktörleri Kürt halkının oylarına göz dikmiş bulunuyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin getirdiği % 50 + 1 kuralı ise Kürtlerin Cumhurbaşkanlığı seçimindeki etkisini artırıyor.
Tam bu noktada Kürt siyasi aktörleri bakımından önemli bir fırsat zemini görünüyor. Buradan kastettiğimiz nokta şu: Bütün Kürt siyasi aktörleri Kürt halkının temel talepleri etrafında birleşerek sürece müdahil olabilir, Kürt taleplerini hem siyasal gündeme taşıyabilir hem de bu talepleri Türk siyasi aktörleriyle (Cumhur ve Millet İttifakı ile) müzakere konusu yapabilir. Bize göre Kürt tarafı bu tarzda ve bir blok halinde siyasal sürece müdahil olduğunda, Türk tarafının bu gerçeği görmezlikten gelmesi mümkün değil.
Sorunuzun yanıtı, Kürt tarafının seçim sürecine nasıl bir birlik ve proğram etrafında müdahil olmasına bağlı olarak değişebilir. Kürt tarafı bir bütün olarak ve net bir siyasi program etrafında hareket ettiğinde seçim sonuçlarını etkilemesi ve sürecin yönünü Kürtlerin lehinde evirmesi kaçınılmazdır. Aksi halde mevcut değişim potansiyelinin heder olması işten bile değildir.
Kuzey24: Türkiye’de Cumhur ve Millet ittifakları bulunmaktır. HDP”de bazı sol partilerle Emek ve Özgürlük ittifakını oluşturmuştur. Kürdistan’da HDP’nin öncülüğünde ”Kürdistan İttifakı” diye bir ittifak var. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Siz parti olarak bu mevcut ittifakların neresindesiniz?
Bayram Bozyel: Yukarıda çerçevesi çizilen çok yönlü kriz ve Kürt sorununun çözümsüzlüğünün yol açtığı baskı bütün siyasi aktörleri belli arayışlara itmiş görünüyor. Mevcut siyasi kirizin sorumlusu Cumhur İttifakı bir yandan Kürt meselesinde şiddet ve çatışmanın dozunu artırarak milliyetçi-şoven oylarını konsolide temeye çalışırken, diğer yandan Kürt seçmenlerin kafasını karıştırmak ve daha çok muhalefete kaymasını önlemek için belli ataklar geliştiriyor. AKP’nin mecliste HDP’yi ziyaret etmesi ve S. Demirtaş’ın hasta babasını ziyaret etmesine izin verilmesi gibi girişimler seçim gününe dek devam edebilir. AKP’nin Kürt seçmenleri kararsızlığa itmek için bavuracağı yöntemler ve hamleler ne olursa olsun, onun yakın zamanda Kürt meselesinde ciddi bir açılıma gitmesi mümkün değil.
Millet İttifakı ise Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerisi etrafında bir kampanya yürütüyor. Bir kaç gün önce Altılı Masa’nın yaptığı anayasa değişiklik önerileri sistem açısından bazı iyileştirmeler öngörse de, Kürt meselesi konusunda herhangi bir olumlu çözüm içermiyor.
Ancak bu durum, Kürt tarafının ortak bir duruş ve mücadele ile mevcut aktörleri etkiliyemeyeceği, ya da olumlu yönde adım atmaları için onları zorlayamayacağı anlamına gelmez.
HDP’nin öncülüğünde kurulan iki ittifaka gelince; demokrasi ve Kürt sorununda belirli açıklamaları olsa bile bu iki ittifakın hem demokrasi hem de Kürt sorunuyla ilgili kapsamlı ve tutarlı programlarının olduğu söylenemez.
Biz PSK olarak bu her iki ittifakın dışındayız. Üç dört yıldır PAK ve TEVGER gibi Kürt siyasi partileriyle ulusal demokratik bir ittifakın inşası için çalışıyoruz. Bu alanda katettiğimiz önemli bir mesafe var ve kapsamlı bir ulusal işbirliği/ittifakın örülmesi için çabalarımızı büyük bir kararlılıkla sürdüreceğiz.
Kuzey24: Türkiye de bazı çevreleri ısrarla Kurtt sorununu sadece HDP ile ozdeslestiriyor ve HDP yi Kürtlerin tek temsilcisi gibi gösterme çabasındalar, siz bunu nasil degerlendiriyorsunuz?
Bayram Bozyel: Türk devletinin Kürt meselesinde izlediği bilinçli bir tercih var; Kürt meselesini PKK ile özdeşleştirmek, bir adım sonra ise onu terörle özdeşleştirip kriminalize etmek. Benzer şekilde Türkiye’de bazı çevreler HDP’yi Kürtlerin tek partisi olarak nitelendirerek ulusal demokratik Kürt hareketini gözlerden saklamak istemektedirler. HDP’nin, devletin Kürt sorununda izlediği katı şiddet ve inkar politikasının yol açtığı toplumsal mağduriyet ikliminden büyük ölçüde besleniyor olması ise söz konusu iddia sahiplerinin işini kolaylaştırmaktadır.
Oysa gerçek başkadır. Kürt ulusal hareketinin uzun bir geçmişe uzanan bir tarihi mirası söz konusudur. Kürt ulusal bilincini bir bakıma yoktan bugünlere taşıyan PSK gibi tarihsel bir birikim ve derinliğe sahip Kürdistan partileridir. HDP’nin kendini bir Kürt partisi olarak nitelendirmekten özenle kaçındığı bir vasatta, HDP’yi Kürtlerin tek temsilcisi saymak bizat bu partiye yapılan bir haksızlıktır.
Kuzey24: Şu ana kadar parti olarak siz herhangi bir ittifakta yer almıyorsunuz bir seçim ittifakı oluşturma durumunuz var mı? Siz İttifakla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Bayram Bozyel: Dediğim gibi biz PSK, PAK ve TEVGER olarak bir kaç yıldır ulusal demokratik bir ittifakın inşası için çalışıyoruz ve bu yönde işleyen bir işbirliğimiz söz konusu. Biz üç parti olarak aynı zamanda değişik konulara ilişkin olarak başka Kürt yapılarıyla da ortak işler yapıyor ve daha kasamlı bir ittifakın alt yapısını oluşturmaya çalışıyoruz.
Şu aşamada özel olarak seçime ilişkin bir işbirliğinin içinde değiliz. Biz esas olarak önümüzdeki siyasal sürece ve onun barındırdığı değişim potasiyeline odaklanmaktan yanayız, seçim sürecini söz konusu siyasal sürecin bir parçası/aşaması olarak değerledirmeyi doğru buluyoruz.
Kuzey24 : Siz HDP ile herhangi bir seçim ittifakında yer alabilirmisiniz?
Bayram Bozyel: Yukarıda ifade ettiğim gibi PSK olarak önceliğimiz en genişlikte Kürt tarafının ortak ulusal demokratik talepler atrafında birleşerek sürece müdahil olması ve gidişatın yönünü Kürtlerin lehine çevirmesidir. Böyle bir sürece hizmet edecek ve denk düşecek her türlü seçim ittifakının içinde olabiliriz, HDP de buna dahildir.
Kuzey24 : Görülüyor ki hem AK Parti hem de CHP, HDP nin oylarını kendi taraflarına çekmek için bir çalışma içindeler, bunu nasıl degerlendiriyorsunuz?
Bayram Bozyel: Bu sorunun cevabını birinci soru kapsamında açıklığa kavuşturduğumu düşünüyorum.
Kuzey24: Siz Kürt halkının haklı istemlerine cevap verebilecek Kürt sorununu tam anlamıyla gündeme getirecek Kürdistani bir platformun oluşturulmasını gerekli görüyormusunuz? Bunun için yapılması gerekenler nelerdir?
Bayram Bozyel: Bizim PSK, PAK, TEVGER olarak tam da yaptığımız budur. Bugün Kürt halkının üzerinde ittifak kurduğu talepler bellidir; Kürt kimliğinin tanınması, Kürtçenin eğitim ve resmi dil olarak kabul edilmesi, Kürtlerin kendi kimlikleriyle, Kürt ve Kürdistan ismiyle özgürce örgütlenebilmesi, Kürt halkına kendi ülkesinde kendini özgürce yönetebilme hakkının tanınması vs haklar bütün siyasi aktörlerin üzerinde uzlaştığı konulardır.
Bu temel talepler paydasında bütün siyasi aktörlerin bir araya gelmesini ve oluşturacakları mekanizmayla Kürt halkını içerde ve dişarda temsil etmesinden yanayız.
Böylesi bir ulusal birlik/ittifak Kürt halkı için stratejik değerde bir ihtiyaçtır, bu ihtiyaç içinde geçtiğimiz koşullar ve konjonktör nedeniyle bugün daha da yakıcılık kazanmıştır.